Cumartesi "Türkçede en çok güle güleyi severim"

"Türkçede en çok güle güleyi severim"

25.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Micaela Ioio üç yıldır Türkiyede yaşıyor ve İtalyanca öğretmenliği yapıyor. Milliyet Pazar yazarı ve "en medyatik İtalyanca öğretmeni" Donatella Piatti bu iki konuda biraz daha tecrübeli, 20 yıldır buralarda. Bu ikilinin sohbetinden çıkan sonuç; aile hasreti, yemek ve biraz da dedikodu oldu.

Türkçede en çok güle güleyi severim

35 yaşındaki İtalyan, Türkiyeye 3 sene önce geldi. İzmirde oturuyordu, 4 ay önce İstanbula taşındı. Carlsberg Türkiye Pazarlama Direktörü Erkan Güzelle evli. İtalyanca öğretmeni. İtalyan Kültür Merkezinde çalışıyor. Pazar günü erken saatlerde Kalamış Marinada buluştuk. Ve hemen gevezelik etmeye başladık. Birbirimize söyleyeceğimiz ne kadar da çok şey varmış meğerse. Yıllar sonra karşılaşmış eski dostları andırıyorduk. Oysa ki Micaela Ioioyu ilk kez görüyordum. Çinde tanıştılar Seni buraya getiren neydi? (Gülmeye başlıyoruz. O da, benim yıllar önce aynı sebepten dolayı aynı seçimi yaptığımı biliyor) Tabii ki aşk. Onu nerede tanıdın? Çinde. İkimiz de Çince öğrenim görüyorduk. Ben Doğu Dillerinden mezun oldum ve orada mastır yapıyordum. O da Çince öğreniyordu. Bir İtalyan ve bir Türk, Çinde... Bu da ilginç. Kocanın en çok nesinden hoşlandın? Sempatik, sıcak ve bana benzeyen bir karakteri vardı. Hafif çatlak... Türk oluşu senin için sorun yarattı mı? Kocamı hiçbir zaman bir "Türk" olarak görmedim. O da beni hiçbir zaman bir İtalyan gibi görmedi. Birbirimiz sevdik işte! Ailelerimiz de bizi sevgi ve saygıyla kabul ettiler. Hayır, onun Türk oluşu bana kesinlikle problem yaratmadı! "Eşlik görevinin" yanında başka nelerle uğraşıyorsun? İtalyanca öğretiyorum, aynı senin gibi! Öyleyse... Rekabet var aramızda! Boş veer! Hem sen Asya kıtasındasın! Benim burada en ilginç bulduğum şeylerden biri, birçok deyişin oluşu... Bizim dilimize çevirmesi imkansız olan ve hayat felsefelerini yansıtan cümleler. Mesela "Her şeyde bir hayır var", "Ellerine sağlık", "Güle güle", "Kurban olayım" gibi. (gülüşmeler) Sen hangisini tercih ediyorsun? "Güle güle"... Hemen sevdim bu cümleyi. Sevimli ve neşeli bir dil fikri uyandırıyor. (Sorumun onu çok eğlendirdiğini kahkaha atışından anlıyorum) Buralara oldukça iyi uyum sağladığını biliyorum, ayrıca bu dili iyi konuştuğunu görmek hoşuma gitti. Aşmak durumunda kaldığın en büyük engel ne oldu? (Alnını buruşturarak düşünüyor) Burada olmadı. Dediğim gibi, sıcak bir şekilde karşılandım. Ama İtalyadaki ailemin sevgisinden yoksun kalacağımı düşünmek beni korkutuyor. Ben leziz yemek yediğim yerde kendimi iyi hissedenlerdenim! Yani buraya hemen uyum sağladım. Sende de aynı şey geçerli mi? Tabii... Türk mutfağına hemen alıştım ve çok sevdim. Düşünsene, tüm sevdiğim yemekleri pişirmeye başladım hemen. Gerçekten mi? Evet, kocama tatlı sürprizler yapıyorum. Bakla, tüm zeytinyağlılar, mercimek köftesi... Portakal suyu ile pişirilmiş zeytinyağlı kereviz... Bunu hiç duymamıştım. Ben de bir Türk arkadaşımdan öğrendim. Sana, 20 yıldır bana sordukları "Türkleri seviyor musun? İtalya mı güzel, Türkiye mi?" gibi klasik soruları sormak istemiyorum. Ama Türklerin seni en sinirlendiren tarafı nedir? Türkleri seviyorum. Onları tatlı ve toleranslı buluyorum. Tek hoşlanmadığım tarafları, başkalarıyla fazlaca ilgili oluşları! Burunlarını mı sokuyorlar yani? (Gülüyoruz) Evet! Her şeyi ve herkesi biliyorlar. Her şeyden, herkesten konuşuyorlar! Türk erkeğinde beğenmediğin şey nedir? Hımmm... Türk erkeği... (Yan masada oturan kocasına gülerek bakıyor.) Kocam dahil olmasa da, Türk erkekleri biraz fazla maço, kıskanç ve anasının kuzusu! Senin İtalyan oluşunda kocanın rahatsız olduğu taraf nedir? Bir sürü... (Gülüyor) Şaka şaka! Onu en rahatsız eden taraf, benden beklediği kadar albenili ve törensel olamayışım.