20.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Aydın Hasan
Seçim, 12 Ekim 1969’ta yapıldı. Demirel yine Başbakan’dı. AP, yüzde 46,6 ile 256 milletvekili çıkardı. CHP, yüzde 27,4’lere inmiş ve 143 milletvekili çıkarmıştı. AP’den adaylığı Demirel tarafından veto edilen Necmettin Erbakan ise bu seçimde Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek Meclis’e girecekti. Erbakan’ın liderliğinde Milli Görüş çizgisi, yeni bir hareket olarak siyaset sahnesinde yerini almaya başlıyordu.
Ecevit, İnönü’ye karşı
Ordunun komuta kademesi, 12 Mart 1971’de Süleyman Demirel hükümetine muhtıra verdi. Demirel istifa edince yeni hükümeti kurma görevi, Nihat Erim’e verildi. Askerin arzusuyla teknokrat nitelikte bir hükümet kuruldu. Muhtıra, sadece hükümette değil muhalefetteki CHP’de de sarsıntıya neden oldu. Erim CHP’li idi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Erim hükümetinde partisinin yer alması taraftarıydı. CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit ise 12 Mart tahakkümüne karşıydı. CHP içindeki mücadele, 14 Mayıs’ta genel başkan seçimli olarak yapılan özel kurultay ile sona erdi. Ecevit, CHP’nin yeni genel başkanı oldu.
CHP, Karaoğlan ile şahlandı
1973 seçiminde CHP’nin başında artık İnönü değil Bülent Ecevit vardı. Ve bir döneme damgasını vuracak Ecevit-Demirel çekişmesi başlıyordu. 1973 seçiminde Ecevit liderliğindeki CHP atağa geçti ve oyların yüzde 33,3’ünü alarak 185 milletvekili çıkardı. AP, yüzde 29,8’e gerileyerek 149 milletvekili çıkarabildi. Erbakan’ın liderliğindeki MSP ise yüzde 11,8 oy ve 48 milletvekili ile siyasetin aktörlerinden biri oluyordu. CHP birinci partiydi, ancak milletvekili sayısı tek başına iktidar olmasına izin vermiyordu. Siyasetin çok farklı görüşlere sahip iki partisi olan CHP ile MSP’nin koalisyon hükümeti Ecevit’in başkanlığında kuruldu. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı bu hükümet tarafından yapıldı. Ancak bu hükümet yıkılıcak ve AP-MSP-MHP’den oluşan milliyetçi cephe dönemi başlayacaktı.
1970’in kâbus yılları
1970’li yıllarda Türkiye genelinde sokak huzursuzdu. Ekonomi bozuktu ve temel ihtiyaç maddeleri için uzun kuyruklar oluşuyordu. Silah ve sigara başta olmak üzere her türlü kaçakçılık artmıştı. 1970’li yılların ikinci yarısı, Cumhuriyet tarihinin ülke genelinde huzursuzluğun ve terörün doruk noktaya çıktığı kabus yıllarıydı. Sağ ve sol gruplar, silahlı eylemlere yönelmişti. Sokak çatışmaları 1974’ten itibaren katlanarak tırmanışa geçti. Şiddet, 1977 ile 1980 arasında doruk noktasına çıktı. Günde ortalama 20 kişinin öldürüldüğü bu dönemde, 5 binden fazla kişi terör sonucu hayatını kaybetti. 1977 yılının 1 Mayıs kutlamalarında Taksim’de yaşanan katliamda 34 kişi öldü. 1978’de Kahramanmaraş’ta Alevi vatandaşlara yönelik saldırılarda 105 kişi yaşamını yitirdi. Bir hafta süren Maraş olayları, Sünni - Alevi gerilimini tırmandırdı ve çatışmalar Çorum’a sıçradı. Çorum’da meydana gelen olaylarda ise 26 kişi öldü. Türkiye’nin iç barışı ciddi yaralar alıyordu.
Suikast bilgisi
Kanlı 1 Mayıs sonrası seçim kararı alındı. Bülent-Rahşan Ecevit çiftine İzmir Çiğli Havaalanı’nda suikast girişiminde bulunuldu. Seçim kampanyasının son ayağı 3 Haziran’da yapılacak olan İstanbul mitingi öncesi Başbakan Demirel, Ecevit’e suikast yapılacağını telefonla iletti. Ecevit, bu ihbara rağmen İstanbul mitingini yapmakta tereddüt etmedi. 1977’de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan Mustafa Yiğit, anılarında dönemin Başbakanı Demirel’e bu bilginin Alman İstihbarat Örgütü tarafından verildiğini dile getirecekti.
Karaoğlan Çoban Sülü’ye karşı
Seçim, 5 Haziran 1977’de yapıldı. Seçimin başroldeki aktörleri Çoban Sülü ile Karaoğlan idi. Sağdaki yardımcı rollerde de Erbakan ile Türkeş vardı. CHP, 1977 seçiminde oyların yüzde 41,4’ünü alarak, 213 milletvekili ile birinci parti oldu. 189 milletvekili çıkaran AP, oyların yüzde 36.9’unu aldı. Ancak Meclis’te güvenoyu için yeterli çoğunluğa sahip olmadığı için Ecevit’in kurduğu hükümetin ömrü kısa oldu. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, bu kez hükümeti kurma görevini ikinci partinin lideri olan Demirel’e verdi. Demirel, 21 Temmuz 1977’de İkinci Milliyetçi Cephe hükümetini kurdu. Bu hükümet, 31 Aralık 1977’de CHP’nin verdiği gensoru ile düşürüldü. Korutürk, hükümet kurmakla yeniden Ecevit’e görevlendirdi. Siyasi literatüre, “Güneş Motel Vakası” olarak geçen 11 bağımsız milletvekilinin transferi ile Ecevit, CHP hükümetini kurdu. 17 Ocak 1978’de kurulan bu hükümet, ara seçimde boş bulunan beş milletvekilliğini de muhalefetin kazanması üzerine Ecevit’in istifası sonucu aynı yılın Kasım ayında sona erdi. Korutürk, yeniden hükümeti kurma görevini Demirel’e verdi. Demirel’in azınlık hükümeti, 25 Kasım 1979’da Meclis’te güvenoyu aldı. Bu hükümet, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe ile yıkılacaktı.
Emir komuta içinde darbe
Ordunun komuta kademesi, 12 Eylül 1980’de cumhuriyet tarihinde ilk kez emir komuta zinciri içinde yönetimi el koydu. Darbenin ardından oluşturulan Danışma Meclisi’nin hazırladığı 1982 Anayasası referandum ile kabul edildi. 3 yıllık bir kesintinin ardından yeniden demokratik hayata, 6 Kasım 1983’te yapılan seçimle dönüldü. Eski liderler yasaklıydı ve 1983 seçimine yeni liderler ile girildi: Turgut Özal, Necdet Calp ve Turgut Sunalp.
Özal, Evren’i öptü
ANAP oyların 45,1’i ile 211, Halkçı Parti yüzde 30,5 ile 117, Milliyetçi Demokrasi Partisi yüzde 23,3 ile 71 milletvekili çıkardı. Partisi birinci olmuştu, ancak Özal endişeliydi:
6 Eylül 1987’de yapılan referandum ile siyasi yasaklar kaldırıldı. Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş yeniden siyaset sahnesine döndü. Özal’ın yeni rakipleri siyasetin eski kurtlarıydı. Özal, baskın seçim kararı alınca 29 Kasım 1987’de sandığa gidildi. ANAP’ın oy oranı yüzde 36,3’e gerilese de ANAP 292 milletvekiliyle yeniden tek başına iktidara geldi. SHP yüzde 24,8 ile 99, DYP yüzde 19,1 ile 59 milletvekili çıkardı.
1988’de yapılan parti kongresinde, Turgut Özal kürsüde konuşurken Kartal Demirağ’ın silahlı saldırısına uğradı ve elinden yaralandı. Özal, 1989’da ANAP’lı milletvekillerinin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildi.
Altı kez gitti yedi kez geldi
Seçim, 20 Ekim 1991’de yapıldı. DYP yüzde 27, ANAP yüzde 24, Sosyal Demokrat Halkçı Parti yüzde 20.8, RP yüzde 16.9, DSP yüzde 10.8 oy aldı. Darbe sonrası başlayan ANAP iktidarları dönemi sonlandı. Altı defa giden Demirel, 7. defa geliyordu. SHP’nin başında İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü vardı. 70’lerin sağ sol kavgası, yerini uzlaşmaya bırakıyordu.
Siyasette yeni isimler
DYP-SHP hükümeti Demirel’in başkanlığında kuruldu. Bu uzlaşma, Özal’ın vefatından sonra Demirel’i SHP’li milletvekillerinin de oylarıyla Çankaya Köşkü’ne taşıyacaktı. Demirel, parlamentoda Cumhurbaşkanı seçilerek Köşk’e çıkınca DYP Genel Başkanlığı’na olağanüstü kongrede Tansu Çiller seçildi. İnönü siyaseti bırakınca Çiller’in SHP’li ortağı Murat Karayalçın oldu.
1995’te CHP Genel Başkanlığı’na Deniz Baykal seçilince hükümet bozuldu. Ufukta erken seçim görünmüştü. Seçim mevzuatında yapılan değişiklikle de milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıkarılırken, seçmen yaşı da 20’den 18’e düşürüldü.
100 bin madenci yürüdü
Özal; Çankaya Köşkü’ne çıkarken, genel başkanlığı dolayısıyla da Başbakanlığı Yıldırım Akbulut’a bırakmıştı. Ancak Mesut Yılmaz, 16 Haziran 1991’de yapılan ANAP kongresinde, Akbulut’tan bu koltuğu delegenin tercihiyle devraldı.
Bunun öncesinde Türk işçi tarihine geçecek önemli bir gelişme yaşandı. 4 Ocak 1991’de 100 bin madenci, hakları için Zonguldak’tan Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti.
Bu Türkiye’deki en büyük işçi yürüyüşüydü ve siyasi iktidarın değişmesini de etkileyecek bir dalgaya neden olacaktı.