Siyaset 'Derdi makam olsa riske girmezdi'

'Derdi makam olsa riske girmezdi'

22.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Erdoğan’ın derdinin makam olmadığını vurgulayan Arslan, “Eğer derdi makam olsaydı, o zaman kaybetme riskine girmezdi. Türkiye’yi bulunduğu pozisyondan, ligden başka bir lige taşımak ve her anlamda daha güçlü kılmak. Bunun olabileceğine tam inancı var” dedi...

Derdi makam olsa riske girmezdi

Mücahit Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 yıldır en yakınındaki birkaç isimden biri. Partinin kurucusu ve kendisi için yapılan tanımla Ak Parti’nin kurumsal hafızası. Milliyet’e konuşan Arslan’ın açıklamaları şöyle:

Haberin Devamı

- Yaklaşık bir aydır sahadasınız. Sahaya ilişkin tespitleriniz ne?

Seçim döneminde sahayı son 2 seçimle değerlendiriyoruz. 7 Haziran’da aldığımız düşük oy var ve 1 Kasım’da aldığımız, partimizin genelde, 3 aşağı 5 yukarı aldığı seviyelerde oy var. 1 Kasım’a daha yakın
olduğumuzu görüyoruz.

- Her seçimde sahadan çıkan bir ders vardır. Sizin çıkardığınız bir ders var mı?

Ders anlamında değil ama bir gözlemim var. Artık altyapı sorunlarının veya projelerin insanların ilgisini çok çekmediğini gördüm. Çevre duyarlılığı artmış. Eğitimle ilgili şeyleri önemsiyorlar. Yol, köprü, tünel. ’Zaten yapacaksınız’ diyorlar. Gençlerin bir bölümü ise bursların, sosyal yardımların artmasını istiyor.

‘Amaç ülkeyi başka lige taşımak’

Haberin Devamı

- Ak Parti’nin reformcu niteliğinin süreç içerisinde sekteye uğradığı görüşü için ne dersiniz?

Türkiye’de yeni tanıklık edilen bir şey var... Bu daha önceki liderlerin yaşamadığı bir şey... Türkiye’nin Atatürk’ten sonraki en güçlü lideri Recep Tayyip Erdoğan. Güç anlamında söylüyorum. Parlamentoda çoğunluğu var, halkta teveccühü var, vesayet odaklarının çoğu da dağılmış durumda, üstüne vesayet koyacak bir kurum da yok. Böyle bir potansiyele sahip bir kişinin ufku başka bir şeydir. 100 bin liralık bir portföyü yöneten insanla, 1 milyar liralık portföyü yöneten insanın zihni aynı değildir. Belli bir gücü üstünde taşıyıp, hakkını veren, hazmetmiş birisinin ufku farklılaşır. Farklılaşan ufukla bir yere ulaşmaya çalışır. Ve başka engellerle karşılaşmaya başlar. Yaşanan şu anda bu. Bir gücü üzerinde barındıran bir liderin artık hedefe yönelmek gibi bir arzusu var. Türkiye’yi bulunduğu pozisyondan, ligden başka bir lige taşımak ve her anlamda daha güçlü kılmak. Bunun olabileceğine tam inancı var.

- Hedef ne?

Hedef, dert iktidarda kalmak değil. AK Parti şu andaki sistemle zaten hem Meclis’i, hem yürütmeyi yönetebilecek potansiyele sahip. Biz böyle de kalabilirdik. Bu partinin lideri niye bir seçimde 50 artı 1 alamayınca komple bu işi bırakmayı göze alsın? Akıllıca bir şey değil. Hedefe meşru yoldan ulaşmak için de şeffaf, berrak bir sisteme ihtiyaç var. Çok net, faturanın halka ödeneceği bir düzene ihtiyaç vardı. Bu kuruldu. Ama bu tek başına yetmiyor. ‘Yüzde 35 ile iktidar olayım’ dediğiniz zaman, halkın desteği sizin o potansiyel gücü kullanmanıza yetmez. O zaman 50 artı 1’lik desteğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Bunun riski var, kaybedebilirsiniz. Eğer derdi makam olsaydı, o zaman kaybetme riskine girmezdi. Ama derdi ‘bu işi yapacaksak, millet teveccüh edecekse, bize böyle bir imkanı verecekse, biz böyle bir iş yapalım. Vermeyecekse kime veriyorsa, o yapsın’ der. Böyle özel bir seçimin arifesindeyiz.

Haberin Devamı

Derdi makam olsa riske girmezdi

‘Ak Parti, Türkiye’nin mozaiğidir’

- Sizce Ak Parti’nin sosyolojisi 16 yılın sonunda değişiyor mu? Milletvekili listesinde ülkücü kökenli bir çok ismin olması, son dönemde Mehmet Ağar, Tansu Çiller gibi merkez sağın eski temsilcileri Ak Parti etkinliklerinde ön planda olması akla bu soruyu getiriyor.

Ak Parti, Türkiye’nin mozaiğidir. Konuştuğumuz parti, Türkiye’nin yarısının oyunu alan parti. İçinde zaten her şey var. Sadece bazen, bazı konjonktürlerde, bir grup daha çok ön plana çıkıyor. Sonra başka bazı konjonktürlerde, başka bir grup ön plana çıkıyor. Ben bir sorun görmüyorum. Mehmet Ağar’ın oğlu (Elazığ milletvekili adayı Tolga Ağar) zaten ilk günden beri bizimle beraber olan bir isim. Bu bilinmediği, babası da Türkiye çapında tanınmış eski bir politikacı olduğu için bugün dikkat çekiyor. Tansu Hanım, zaman zaman bizim etkinliklerimize geliyor. Bazen ihtiyaç duyduğu anda Cumhurbaşkanımızla görüşüyor. Buradan bir şey çıkmaz. Bu yeni bir tipoloji, yeni bir sosyoloji değil.

Haberin Devamı

‘Makine gibi’

“Ak Parti seçimle ilgili bir karar alındığı andan itibaren üretmeye başlıyor. Makine gibi. Bir slogan üretildiğinde, bunu kullanalım denildiği andan itibaren Türkiye’nin her yerinde, ilçede, köyde çalışan bir parti. Ak Parti diğer partilere de örnek oldu. Artık onlar da seçim beyannameleri, kampanya lansmanları, aday tanıtım toplantıları yapıyorlar. Biz ne yapıyorsak... Miting alanlarında biz nasıl düzenlemeler koyuyorsak aynısını yapıyorlar. Benim hoşuma gidiyor, sonuçta Türkiye kazanıyor. Her parti artık seçime gireceği zaman ne yapacağını biliyor. Avrupa standartlarının üzerinde salon toplantıları yapılıyor. 3-4 seçim öncesine kadar sadece Ak Parti yapardı, şimdi muhalefette bizim sağladığımız imkanlarla bunları yapıyor.”

Haberin Devamı

‘Neden kaybettiğimizi yarım saatte çözeriz’

- Son iki seçimden çıkan bir tespit, Ak Parti liberal muhafazakar gençlerin oylarını çekmekte zorlandığı. Bu kesimin oyunu alamıyor musunuz?

Bu bir önyargı ve doğru değil. Ak Parti gençlerden aldığı oy ile de Türkiye’nin birinci partisi. Bir önceki nesille, bir sonraki nesil arasında anlayış farklılıkları, tercihler anlamında bir çok farklılık var. Bu her partiye bir ölçüde yansıyor.

- Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa ilk olarak en yakın rakip ile aradaki oy farkına mı bakarsınız?

Her hafta düzenli şekilde yaptırdığımız anketlerde hiç öyle bir pozisyon görmedik. Yüzde 50’nin altına düşen bir oran görmedik. Kalırsa da o gün yarım saatte çözeriz ne olduğunu, sorun değil. Nasıl, neden kaybettiğimizi bulmamız yarım saat sürmez. Cumhurbaşkanımız için bir şey değişmez. O yine rutin çalışmasına devam eder. İkinci tura kaldığını farz edelim, hemen ertesi gün çalışmalara devam edecek. O durmaz.