‘Doğaya ve birbirimize güvendik’

Fotoğraf sanatçısı Ayşegül Dinçkök ve Dünya Serbest Dalış Şampiyonu Şahika Ercümen’in ortak projesi olarak hayata geçen ‘Derin Tutku Misunderstood/Yanılgı’ sergisi 3 Mayıs Perşembe günü Deniz Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu. İki kadının Florida’nın özel bir bölgesinde su altında köpek balıklarıyla korkusuzca yüzdüğü fotoğraflar, kısa film ve videolar İklim Tamkan’ın bestelediği bir şarkının eşliğinde sergileniyor. Yanı sıra Ayşegül Dinçkök, her sergisinde olduğu gibi bu sergiyle de de bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor ve serginin geliriyle ‘Çaba Kadın Fonu’ adı altında kurulan fona destek veriyor. İstanbul Deniz Müzesi’nde 24 Mayıs’a dek 09.00- 17.00 arasında ziyaretçilere açık olacak sergi ücretsiz olarak gezilebilecek. Ayşegül Dinçkök ve Şahika Ercümen’le sergiyi konuştuk.

- Bu sergiyi ilk duyduğumda biri kamera önünde diğeri arkasında iki kadının köpek balıklarıyla yüzmesini kadın gücünü vurgulama amacı taşıdığını düşünmüştüm. Sergiye geldiğimde de tam olarak bu vurguyu gördüm. Siz nasıl yola çıktınız nasıl hazırladınız bu sergiyi?

Ayşegül Dinçkök: Sergiyi bir konsept içinde hazırladık. Bizim nefesimizle, enerjimizle serginin gezilmesini istedik. Başta birbirimize inandığımız için, gücümüze inandığımız için bu projeyi yaptık. Biz köpekbalıklarının bu cinslerine anlayışla ve farklı yaklaşıldığında bize zarar vermeyeceklerini bilerek, güvenerek başladık.

Şahika Ercümen: Aslında şuna güveniyoruz, dünyada her şeye sevgi ve anlayışla yaklaşınca orada bir sorun olmuyor. Ne zaman bir kopukluk ve şiddet varsa, sevginin ve anlayışın olmadığı ortamlarda çıkıyor. O yüzden biz kadın olarak önce birbirimize, sonra doğaya güvendik. Ben köpek balıkları üzerine araştırma yapıyorum. Hep rastladığım sonuç, insanların köpekbalıklarına, köpek balıklarının insanlara verdikleri zarardan daha fazla zarar verdikleri. İstatistiklere göre yılda insana yönelik köpekbalığı saldırısı sadece beş adet. Ama her yıl yüz binlerce köpekbalığı insanlar yüzünden telef oluyor.

‘Her şeye değdi’

- Florida’daki bu bölgeyi nereden buldunuz, oraya sizi götüren ne oldu?

Ayşegül Dinçkök: 2015’in Kasım ayında oraya bir fotoğrafçı grubuyla, bir workshop için gitmiştim. Bu köpekbalıkları limon köpek balıkları adlı bir tür. Florida’da, kıyıdan iki saatlik bir tekne yolculuğuyla gidilerek ulaşılabilen bir yerde yaşıyorlar. Orada fotoğraf çekerken bir sonraki projemin köpekbalıklarıyla ilgili olacağını oluşturmuştum kafamda. Ben burada daha çok fotoğraf çekmeliyim, demiştim. Birkaç ay sonra Londra’da Madonna konserine gittim. Bu konserdeki videolar beni çok etkiledi. Birdenbire Madonna’yı ve konseri unuttum, aklıma köpekbalıkları geldi. Bunun üzerine, Şahika da “Ben varım” dedi. Birlikte bu projeyi yaptığımızda ise artık dördüncü dalışımdı orada. Bu sergide fotoğraflardan ziyade ilk kez kısa bir film de var. Kısa filmde de olayın duygusunu ve oluşumunu belgelemeye amaçladım. Her şeye değdi, diye düşünüyorum.

Denizlerde yapılan doğa katliamı tüm dünyada akıl almaz boyutlarda, bu sergi de buna dikkat çekiyor.

Şahika Ercümen: Maalesef yasak ve yanlış avcılık büyük zarar veriyor. Bu da iklim değişikliği ve kuraklık olarak zaten bize dönüyor. Biz bu noktada değişimin bir parçası olmak istiyoruz.

Ayşegül Dinçkök: Şahika’yla birlikte bir grup arkadaşımızla Papua Yeni Gine’ye de gittik. Orada da dalış bittikten sonra belirli bir saatte gelen plastik ve çöpleri gördük. Orada da o dalış merkezinin sahibiyle konuştuğumuzda da dedi ki, burada yaşayanlar bu durumun farkında değiller, yarın öbür gün onların geçim kaynağının biteceğinin farkında değiller. Bu tüm dünyanın sorunu.

Şahika Ercümen (solda) ve Ayşegül Dinçkök proje için Florida’da dalış yaptılar.

SADECE SİYAH VE MAVİ

- Çekim sürecinde nelere dikkat ettiniz?

Ayşegül Dinçkök: Köpek balıklarının dikkatini çekmemek için biz de önlem aldık. Ben simsiyah giyindim, Şahika’nın da sadece mavi giyinmesine izin verdiler. Şahika’nın saçlarını açmasına da izin vermediler. Onların şartlarıyla daldık. Bu da bize uyumu gösterdi. Onlarla uyum içinde olduğumuz zaman zaten ‘yanılgı’ da olmuyor. İnsanların tabiata hiç saygısı kalmadığı için bu uyumsuzluk oluyor. Bir şekilde bu şiddete biri dur demeli. Bu fotoğraflar da satıldığında Çaba Derneği’ne geliri gidecek. Tüm çabamız dur demek. Başka hiçbir çaremiz de yok.

- Siz çok uzun yıllardır denizler altında fotoğraf çekiyorsunuz. Bir röportajımızda ‘Bir yengece âşık oldum ve başladım’ demiştiniz. Fakat bu projede tek bir türü tek bir modelle çektiniz. Bunun nasıl farklılıkları vardı sanatsal olarak?

Ayşegül Dinçkök: Limon köpek balıkları zaten estetik olarak çok güzeller, Şahika su altında bir su perisi gibi. Bu bölgeye üç kez gittiğim, 50’ye yakın dalış yaptığım için Şahika’nın, benim fotoğraf karemde çok iyi duracağını biliyordum. Bundan emindim. Bu sergiye girdiği andan itibaren burayı ziyaret edenleri bizim dünyamıza çekmek istiyoruz. Fotoğrafların yanı sıra işin film boyutu da beni çok heyecanlandırdı, orada ruhumu katabildim.