Dünya Dünya bir daha eskisi gibi olmadı

Dünya bir daha eskisi gibi olmadı

14.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Mary Quant, dar kesim mini eteği kadınlara sunduğunda bir devrim yaptığının farkındaydı. Kadınlara tasarladığı giysilerle “Kendin ol, kendini özgür bırak” mesajını veren Quant’ın açtığı yolun şifreleri şimdi de beyaz perde aracılığıyla yeni nesillere aktarılıyor

Dünya bir daha eskisi gibi olmadı

Efnan Atmaca - Efsanevi İngiliz modacı Mary Quant, mini eteği moda dünyasına armağan etmeseydi, kadınlar için merdivenlerden üst kata etekle çıkmak ya da rimel sürerken gizlice gözyaşı dökmek hâlâ imkânsızdı. O zamana kadar kadınlar dar veya bol ama hep uzun etek giyiyordu ve merdivenlerden çıkarken ya adım atamıyorlardı ya da etekleri ayaklarına dolanıyordu. Rimel konusu için ise biraz sabır göstermeniz gerekiyor. Dolayısıyla Mary Quant kadınlar için bir devrime imza attı ve dünya bir daha asla eskisi gibi olmadı. Mini eteği kadınların hayatına sokarak sadece modanın gidişatını yerle bir etmekle kalmadı Mary Quant, aynı zamanda sektördeki Fransız hegemonyasını yıktı. “Şanslı bir azınlığa doğru zamanda, doğru yerde, doğru yeteneklerle doğma fırsatı verilir. ‘Modada bu kadar şanslı üç isim var: Chanel, Dior ve Mary Quant dedirten isim o’ denildi” onun için.

Haberin Devamı

‘Hayat muhteşem’

Dar kesim mini etekleri kitlelerle buluşturan ve çalışan kadınların giyimine öncülük eden 60’lı yılların moda tasarımcısı Mary Quant’ın hayatı şimdi de uzun metrajlı bir belgesel filme konu oluyor. Filmin yönetmen koltuğunda Sadie Frost oturuyor. “Kendi yolunu ararken abartılı tepkiler vermedi, çığlık atmadı ve bağırmadı, sadece sakince, sessizce ‘hayır’ dedi... Sanırım hepimiz ondan bir şeyler öğrenebiliriz” söyleriyle anlatıyor Frost, Quant’ı. Filmde şu anda 91 yaşında olan Quant görünmüyor. Onu çevresindekiler anlatıyor. Frost’un bu filmi çekme nedeniyse Quant ve 60’ların tarzıyla bir yakınlık hissetmesi. Film Quant’ın Chelsea’deki butiğini açmasından dünyanın ilk küresel süper markasını yönetmeye kadar uzanan kariyerini takip ediyor. Onu kariyerinde hızla tırmandıran ise bugünün trendlerini belirleyip kadınları ve erkekleri prototipleştirmeye çalışan çağdaş tasarımcıların aksine kadranı sıfırlaması. Yani onun etkisinde kalan kadınlar hem kendilerine dayatılan moda anlayışını hem de ebeveynlerinin güzellik vizyonunu reddettiler, kendilerine ait olanı kucakladılar. Quant’ın sloganı “Kendin ol, kendini özgür bırak” oldu hep. Kadınlara otobüsün peşinden rahatça koşabilecekleri kıyafetler üretti. Çalışırken kendilerin rahat hissedebilecekleri, dans ederken tüm vücutlarını hissedebilecekleri kıyafetlerle buluşturdu hemcinslerini. Formülü çok basitti: “Bence kadınlar için modanın amacı şu olmalı: Bir, fark edilirsiniz. İki, seksi görünüyorsun. Ve üç, kendini iyi hissediyorsun.” Tasarladığı kıyafetler çok basitti. İnce ve rahattı. Kadınlar üzerinde onlar varken dilediğince hareket edebiliyorlardı. Onun ürettiklerini giyenler “Bana bak, hayat muhteşem değil mi?” diyen güçlü kadınlara dönüşüyorlardı.

Haberin Devamı

‘İhtiyacı karşıladı’

Coco Chanel ondan nefret ediyordu. Çünkü Quant “Modadan nefret ederdim. Kıyafetlerin çok daha rahat, kolay ve seksi olmasını istedim. Düşes gibi görünmek istemiyoruz” diyordu. Ve çok İngilizdi. Filmde de yer alan İngiliz Vogue editörü Edward Enninful bu durumu “O zamanlar dünyanın ihtiyacı olan bir İngilizlik vardı ve Amerika, İngiliz istilasına çok takıntılıydı. Beatles dünyaya İngiliz müziğini tanıttıysa, Mary de kesinlikle tüm görüntüleri sağladı” diyor.

Haberin Devamı

Dünya bir daha eskisi gibi olmadı

Asla paha biçilmez bir hediye: Öz güven

Belgeselde yer alan tanıdık isimlerden şimdi 72 yaşında olan 60’lı yılların ünlü modeli Twiggy “Quant’ın kıyafetleri çok kısa ve çok inceydi. Böylece koşup dans edebilirdiniz” diye anlatıyor o yılları. En son noktayı da İngilizlerin dünya podyumlarını sarsan isimlerinden 90’ların süper modeli Kate Moss koyuyor, “İngiliz modası onunla birlikte her zaman asi olarak üne kavuştu.”  Yazıyı bitirmeden rimel mevzuuna gelirsek; Quant kadınlara seksi, güzel, rahat görünmeleri için bir fırsat sundu. Bu da kadınlara verilen paha biçilmez bir hediye getirdi: özgüven. Dolasıyla artık istedikleri her şeyi yapabilme özgürlükleri ve rahatlıkları vardı. Güzel görünmek için kusursuz olmaları ve kendilerini saklamaları gerekmiyordu. Yani artık rimelleri sürerken ağlayabilirlerdi. Biz de onun açtığı yoldan yürüyen kadınlar olarak kendisine şükran borçluyuz. Unutmadan, Quant zamanının çok ilerisindeydi, sadece modada değil, sunum şekillerinde de devrim yaptı. Vitrinlerden çok partilere benzeyen neşeli podyum gösterileri üretti. Ayrıca siyah modellere kıyafet giydiren ilk tasarımcılardan biri oydu. Bugünlerde 90’larını huzurla süren Quant ardında bıraktığı mirasına gururla bakıyor belli ki. Filmi de izlemiş Frost’un söylediğine göre. Ve onay vermiş. Yani tüm kadınlar adına Frost’un ona yazdığı teşekkür mektubunu beğenmiş Quant.