Her safra kesesi taşı ağrı yapmaz

Her yedi kişiden birinin safra kesesinde taş oluşabiliyor. 40 yaş ve üzerinde risk artıyor. Bu hastaların da yüzde 3’ünün safra kesesi taş nedeniyle iltihaplanıyor. Taşların büyük çoğunluğu ise ağrıya ve hazımsızlığa yol açmıyor.
Safra kesesi taşının neden olduğu ağrıların genellikle karnın sağ üst köşesinde veya karnın hemen üstünde orta bölgede yoğunlaştığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özgür Demirtaş, “Karnın sağ üst kısmında oluşan ağrının hemen hemen her hastada belirgindir ancak her safra kesesi taşı ağrı yapmaz. Özellikle yağlı yemeklerden sonra oluşan karın ağrısı, bulantı ve kusmaya yol açabilir. Genellikle ağrı yemekten sonra bir saat içinde başlar, 3-4 saat kadar devam edip birkaç saat içinde geçer” dedi.
Durumun safra koliği olarak adlandırıldığını ve gastrit, mide ülseri ya da böbrek taşı ile karıştırıldığını belirten Demirtaş, “Eğer bu yakınmalara iştahsızlık ve ateşte eşlik ediyor ise safra kesesinin iltihaplandığından şüphelenilir. Nadiren, safra kesesi içindeki taşlardan bazıları safra kesesinin içinde çıkar ve ana safra kanalına düşer. Bu durumda hastada sarılık gelişir. Tüm bu belirtilerden biri ya da bir kaçı oluşuyorsa hasta vakit kaybetmeden hekime başvurmalı ve detaylı inceleme yapılarak tanı konmalıdır. Safra kesesi hastalıklarına tanı koymada, en sık ultrasonografiden yararlanılıyor. Ultrasonografi incelemesidir ve yüzde 97 doğru tanıya ulaşmamızı sağlar” diye konuştu. Tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Demirtaş, şöyle konuştu:

Organın tamamı alınıyor

“Cerrahi tedavide safra kesesi taşlarının alınıp kesenin yerinde bırakılması gibi bir yöntem bulunmuyor, taşlarla birlikte safra kesesinin tamamı alınıyor. Safra kesesinin alınması gereken durumlarda laparoskopik kolesistektomi uygulanıyor; safra kesesi karın duvarında yapılan 3 veya 4 küçük kesiden yapılan kapalı ameliyatla alınıyor. İşlem, karına yalnızca göbek deliğinden girilerek tek kesiden de yapılabiliyor. Tek kesi sayesinde hastanın karın solunumu sırasında çok daha az ağrı oluyor, iyileşme hızlanıyor ve iz kalmıyor. Operasyondan sonra hasta aynı gün ayağa kalkabiliyor ve bir gün sonra taburcu edilebiliyor. Sadece kişi eğer 3-5 ameliyat geçirdiyse ve teknik olarak karnı kapalı yöntemle ameliyat yapmaya uygun değilse, sıra dışı anatomik bir durumu varsa ya da safra kanalı, ana kanalla ilgili çok karmaşık girişimler gerekiyorsa, açık ameliyat tercih edilmelidir. Açık ameliyatlarda sağ kaburganın altında 10-15 santimlik bir kesi, kozmetik olarak rahatsız edici olduğu gibi, bu kesinin iyileşmesi de zaman almaktadır. Açık ameliyatlarda fıtıklaşma riski de çok yüksektir. Hastanın ameliyat sonrası normal yaşama dönme süresi de kapalı ameliyatlara göre çok daha uzundur.”

Yokluğu vücudu etkilemez

Safra kesesinin depo organı olduğunu sözlerine ekleyen Demirtaş, “Karaciğerin yaptığı safrayı vücutta sindirim olmadığı durumlarda, yani yemek yenilmediği zamanlarda depolar. İhtiyaç halinde de kasılarak bu safrayı on iki parmak bağırsağına göndererek sindirime yardımcı olur. Sadece bir depo organı olduğundan vücuttan cerrahi müdahaleyle alınması hastanın yaşam konforunu etkilemez” dedi.

Taş nasıl oluşuyor?

Safranın karaciğerde sentez edilen ve safra kanalı ile onikiparmak bağırsağına aktarılan bir sıvı olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özgür Demirtaş, “Safra kesesi yenilen gıdaların eritilip sindirilebilmesini, yağlı kısımların ayrılmasını ve küçük parçalara bölünmesini sağlar. Safra, günlük 1.5 litre kadar sentez edilir. Karaciğerde üretilen safranın büyük bir kısmı, safra kesesinde depolanır. Safra kesesinin içinde depolanan safranın sıvı kısmı emilir ve daha kıvamlı hale getirilir. Yemek sonrasında safra kesesi uyarılır, kese kasılır ve içindeki safrayı onikiparmak bağırsağına boşaltır. Safra kesesi, normalde 50 mL kadar hacmi olan bir organdır. Safra yollarından artan safrayı depolar. Zaman içinde safranın içinde kristal diye tanımlayabileceğimiz oluşumlar başlar ve bu oluşumlar birleşerek safra taşını oluşturur” dedi.