Ege Sakin bir denizde herkes kaptan kesilir

Sakin bir denizde herkes kaptan kesilir

20.02.2023 - 00:05 | Son Güncellenme:

.

Sakin bir denizde herkes kaptan kesilir

“Usta kaptanlar, hünerlerini ve saygınlıklarını atlatmış oldukları fırtınalarla elde etmişlerdir.”

Haberin Devamı

Epiktetos

Columbia Üniversitesi Rektörü Nicholas Murray Butler, öğrencilerine yaptığı bir konuşmasında şöyle der: “Dünya üç grup insandan oluşur. Bir şeyi ortaya çıkaran ve yapan küçük bir seçkin grup. Bir şeyin yapılmasını seyreden daha büyükçe başka bir grup. Ve neyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık.”

Okuduklarınız size tanıdık bir yerler, insanlar, olaylar çağrıştırıyor mu? ‘Hayır’ diyorsanız keyfiniz yerinde, hiçbir şeye kafayı takmadan yaşayıp gidiyorsunuz. Ne güzel! Devam edin, yormayın kendinizi. Yok eğer birinci grupta iseniz sorunlarınız var demektir. Başı dertten kurtulamayan, duyarlı bir azınlık. ‘Helal olsun’ size demekten öte elden başka bir şey gelmiyor.

***

Benjamin Disraeli, İngiliz parlamentosunda milletvekili olarak ilk konuşmasını yapmak için kürsüye çıktığında dinlenmediği gibi ıslıklandı, yuhalandı. Ve konuşmasını bitiremeden yerine oturmak zorunda kaldı. Fakat yerine geçerken de bunları söyledi: “Tamam. Sözümü burada kesiyorum. Ama ilerde beni dinleyeceğiniz zaman da gelecektir.” Ve Disraeli, çok geçmeden aynı kürsüye İngiltere başbakanı olarak çıkmayı başardı. Akıllı bir insan şöyle diyor: “Bildiğim en cesaret verici gerçek, insanın bilinçli bir çabayla yaşamını yüceltme yeteneğidir. Yaşamın tüm alanları bu tür insanları barındırıyor.” Okumaya meraklanıp çevremde olup biteni özenle, dikkatle gözlemlemeye, anlamaya başladığımda işte onlar, o insanlar karmasını yapmaya başlıyoruz. Nedeni; okuyarak, izleyerek, anlayarak, duygudaşlık (empati) oluşturarak ‘İşte budur’ diyebiliyorsunuz. O da yaşamı değerli ve anlamlı kılıyor.

Haberin Devamı

Sakin bir denizde herkes kaptan kesilir

***

60 yılı aşkın futbolun içindeyim. Taraftar, seyirci, oyuncu, yorumcu... Ve futbolun hiçbir evresi son 10 yılda sevgili Seyit Mehmet Özkan’ın yarattığı büyüleyici Altınordu evreni kadar beni etkilemedi. İzleyici olarak, salt İzmirspor’u izlerken dizlerimin titrediğini ve böylece de ‘hasta taraftar’ nitelemesini hak ettiğimi düşünürdüm. Yıllar hızla geçti. Zaman içinde çok şeyler değişti, dönüştü. Bir gün epey süre önce Altınordu, Seyit Mehmet Özkan’la kimlik değiştirdi. Ve tuğla kalınlığında kitap olacak hikaye başladı. Yaklaşık 10 yıl önce bir İzmirsporlu olan Seyit Mehmet Özkan, Altınordu tarihine yeni bir sayfa açarken bir İzmirsporlu’yu daha sürekli izleyicisi ve giderek tutkulu bir taraftarına dönüştürdü. Yaşam denilen fenomen böyle bir şey. Bir gün daha iyisiyle karşılaşır; yönünüzü, duygularınızı, seçimlerinizi değiştirir, dönüştürürsünüz.

Haberin Devamı

Bir gün bir baba oğluna, timsahla kaplumbağanın öyküsünü anlatır. Der ki, “Bir timsah kaplumbağayı yutmak ister. Kovalamaya başlar. Tam yakalayıp yutacağı sırada kaplumbağa kenara sıçrar. Ve bir ağaca tırmanır”.

Öykünün burasında çocuk hayretle, “Baba hiç kaplumbağa ağaca çıkar mı?” diye sorar. Babası şu cevap verir: “Çıkması lazımdı oğlum. Çıkması lazımdı. Kurtulması için çıkması lazımdı.”

Zor günlerden geçiyoruz. Kurtulmak için birbirimize tutunmalıyız. Zorluklar ancak büyüyerek atlatılır. Bu ülke insanlarının bunu başaracak gücü var.