Milliyet Enerji Güneşte mevzuat gelişti, ama yatırımcı güveni zedelendi

Güneşte mevzuat gelişti, ama yatırımcı güveni zedelendi

02.11.2022 - 14:04 | Son Güncellenme:

Kamu güneş enerjisine yönelik üst üste çok önemli mevzuatlar yayınlandı. Güneş yatırımlarının savaş döneminde de hız kesmediğini vurgulayan SOLAR3GW Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, yeni mevzuatların iyi teşvikler olduğunu belirtti. Ancak, mevzuatın bir kısmıyla oyun içinde kuralların değiştiğini ve verilmiş hakkın geri alındığına da dikkat çekti.

Güneşte mevzuat gelişti, ama yatırımcı güveni zedelendi

Güneş enerjisi alanında son dönemde kamu yeni yönetmelikler çıkardı. Yeni mevzuatlar sektörü nasıl etkileyecek, değerlendirir misiniz?

Haberin Devamı

Lisanssız elektrik konusundaki üretim kısıtlaması da bunlardan biri elbette. Öncelikle altı çizilmesi gereken husus, bu değişikliğin uygulanacağı kesimin, Mayıs 2019’dan sonra bağlantı görüşü almış olanlar. Bu bağlantı görüşünü almış olanların bir kısmı zaten yatırımını yaptı, santralleri işletmede. Dolayısıyla onlara yönelik bir uygulama olması itibariyle biz hukukun temel ilkeleriyle çeliştiğini düşünüyoruz. Çünkü verilmiş bir hakkın geri alınması, oyun içerisinde oyunun kuralının değiştirilmesi oldu. İnsanlar ona göre pozisyonlanmıştı, ona göre yatırım yapmıştı. Bu anlamda çok zor durumda kaldılar. Bu elbette bizim için kabul edilebilir bir durum değil. Çünkü yatırımcı güvenini zedeleyen bir husus

Haberin Devamı

Kamu hangi saiklerle bu yönetmeliği çıkardı peki?

Kanun yapıcı şu iddiada. Zaten bu lisanssız elektrik üretim yönetmeliği öz tüketim için çıkarılmıştı. Dolayısıyla burada değişen bir şey yok, biz hala öz tüketim için yönetmeliği ruhuna uygun bir hale getirdik. Fazlasının satışını da tamamen bitirmedik ama belirli bir kısıt getirdik, diyor. Fakat gerçekten hukuk ilkeleriyle de uyumlu olan uygulama, bunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bağlantı görüşü alacak tesisleri içermesiydi. Aradaki iki, üç yıllık süreçte yolunu almış olanlar, o şekilde devam etmeliydi. Çünkü nihayetinde uygulamayı bu yönetmeliğin ruhuna daha uygun buluyoruz. Yani mevzuat aslında gelişti bu yapılanla beraber.

Güneşte mevzuat gelişti, ama yatırımcı güveni zedelendi

Ama mağdur olan bir kesim var?

Evet onların mağdur edilmemesi gerekliydi. Çünkü geriye doğru işletildi aslında süreç. Halbuki yönetmelik 1Ağustos 2022’de çıktı, bu tarihten sonra bağlantı görüşü alacak tesisler için geçerlidir diye yazılsa, kimsenin diyecek bir şeyi yok. Bu devletin belirlediği bir politikadır.

YATIRIMLAR DURDU

Kanunu geriye yürütmesinin bir kazancı var mı devlete?

Biz bu anlamda bir kazanç göremiyoruz. Burada kazanan hangi taraf diye çok konuştuk. Her şeyden önce mevcutta yola çıkmış yatırımlar durdu. Sektöreböyle bir zararı oldu. Yatırımdaki yatırımcı için boşa harcanmış bir para oldu. Devlet tarafı da her ne kadar YEKDEM’e bedelsiz katkı alacağım üzerine dese de, kimse bunun, YEKDEM’e bedelsiz katkı bırakacak şekilde bir uygulamaya gitmeyecektir. Belki el değiştirmeler olacaktır, ya da başka uygulamalar kullanılacaktır. Asıl fiyatından el değiştirmedeki avantajı, dezavantajını düşündüğümüzde de, böyle bir uygulamanın baskısıyla el değiştirmek de yine yatırımcı için dezavantajlı bir konu. Biz bu anlamda kazanan bir yer göremiyoruz. Evet bundan sonrası için uygulama kesinlikle, evet lisanssız elektrik üretim öz tüketime yönelik olmalı. Onun ruhuna uygun.

Haberin Devamı

ACİLİYET OLUNCA HIZLA MEVZUATLAR GELDİ

Eğer elektriği ticari amaçlı satış hedefliyorsanız, biz solar 3GW olarak önerdiğimiz modeller var. Bir tanesi zaten mevzuata adım attı, iki yıldır anlatıyorduk. Yani elektriğin ticari satışını yapacaksanız, onun mecrası lisanslı kısımdır. Ama lisanslıda da işin gerçeği maalesef kapasite açmıyordu devletimiz. Bu konuda çok ağır, yavaş gidiyordu. O nasıl hızlanır diye önerilerimiz vardı. Şimdi ucuz ve temiz enerjinin aciliyeti söz konusu olunca, çok hızlı onunla ilgili mevzuatlar da geldi. Gerçekte bu lisanssız yönetmeliğinde üretime kısıtlama getiren değişikliğin içerisinde, dağıtım bölgesi kısıtını kaldıran değişiklik de var. Yani bütününde baktığınızda, devlet orada bu işin önünü biraz daha açtı aslında. O çok olumlu bir gelişme. Yani Türkiye’nin herhangi bir yerinde öz tüketiminiz için kuracağınız GES’inizi herhangi bir yerindeki tüketim tesisinizde mahsuplaşma yapabileceksiniz. Tabii ki, özellikle Marmara bölgesi gibi yerlerde parasıyla bile arazi bulmakta çok zorlanılıyordu. Artık ışınımın iyi olduğu illerde, yatırımcı Van’a bile gidip, kurup, İstanbul’daki bir tüketim tesisiyle mahsuplaşma yapabilecek. Bu güzel bir teşvik. Ama acaba yarın, iki üç yıl sonra tesisleri koyduktan sonra başka bir yolla bu teşvikte bir azaltıma gider mi? Ya da ortadan kaldırır mı sorusu oluyor. Güven işte onun için önemli. Özetle olan bu oldu. Uygulamadan bahsedersek, aslında devlet çok basit manasıyla, sen belli bir miktar tüketiyorsun ve diyelim tükettiğinden fazlasını ürettin, tükettiğin kadarı da mahsuplaşma öncesi, fazlası varsa satabilirsin dedi. Yani tüketimin kadar satabilirsin, onun üzerinde satarsan ona para alamayacaksın. Yatırımcılar aslındabir yıllık mahsuplaşma mekanizması gibi düşünebilirler. Çünkü yaz aylarında daha fazla, kış aylarında daha az üretecek, ama tüketimi belki yıl boyu homojen. Dolayısıyla yazın fazla ürettiğini sattığında belki onu bir hesapta fon olarak tutup, kıştaki eksik üretiminin o tükettiği elektriği fonlamakta kullanabilir. Güzel bir teşvik.

Haberin Devamı

YATIRIMCI İŞTAHI AÇIK

Haberin Devamı

Peki lisanslı taraf eksik kalmadı mı?

Bir taraftan da lisanslı tarafı açmanız lazım aynı hızda. Demek ki buna bir yatırımcı iştahı var çünkü. Bundan faydalanmak için, geçen yıl YEKA GES 3 yarışmaları yapıldı, 3 cent fiyat verildi, yatırımcı bu tesisler bitince ben 3 cent’ten elektrik satacağım devlete dedi. Bugün piyasadaki fiyat ise 21 cent’lere geldi. Demek ki, bu, ucuz bir elektrik, bu belli. YEKA GES 4 yarışmaları yapıldı bu sene, 4 cent fiyat çıktı. Serbest piyasadan satış imkanı da tanındı orada ve 1’e 7, 1’e 8 oranında yeni başvuru oldu, müthiş bir talep var. Yatırımcı iştahı bu kadar açıkken, o zaman piyasa fiyatları böyleyken çok hızlı bir şekilde kapasite açılması lazım.

YAŞANAN BİR FOSİL YAKIT KRİZİ

Ukrayna’daki savaş enerjide taşları yerinden oynattı. AB yeni bir elektrik piyasası konusunda bir çalışma yapıyor. Yaşanan krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu kriz, bizim enerji devrimini daha da hızlandırmamız gerektiğini gösterdi. Bence AB’ye de bunu gösteriyor. Hep bir devrim diyoruz ama bu devrim olduğu zaman elbette karşısında direnecek ekipler olacak ve her argümanı kendi lehlerine kullanacaklar. Bu enerji krizi, gerçekte bir fosil yakıt krizi. Gerçekte dünya enerjisini yüzde 100 yenilenebilirden sağlıyor olsaydı böyle bir kriz söz konusu olmayacaktı. Fosil yakıt kaynaklarını elinde bulunduran devletlerin politik anlamda başka koz başka avantaj sağlamak için rakiplerini sıkıştırma alanı oldu. Dolayısıyla gerçekte buna olan bağımlılığını çok daha azaltması lazım. Tabii ki özellikle 2000’lerin başı ve 2010’larda da devam eden süreçte artık öyle bir bağımlılık olmuş, öyle kolaya alışılmış ki, Avrupa tarafında da bu böyle. O kadar kolay olmuyor bundan dönüş. Onun sancılarını yaşıyorlar. Halbuki bilakis bunun sorumluluğunu alarak daha da hızlandırması gerektiği bu dönüşümü ortaya çıkıyor. Sadece ekolojik açıdan değil, ekonomik açıdan da çok dezavantajlı diyorduk. Onu da görmüş oldular.

KAPASİTE ARTIRILMALI

Enerjide taşlar yerinden oynarken, Türkiye acil olarak ne yapmalı peki?

Aslında biz iki yıldır bunun reçetelerini koyuyoruz. Öncelikli olarak yenilenebilir enerjiye tashih ettiği kapasiteyi artırmalı. Bu kapasiteyi artırmak için de yeni iş modelleri koymalı. Biz zaten 3 tane iş modeli öneriyorduk. Bunlardan öz tüketim modelindeki iyileştirmeler yapıldı büyük oranda. Bizim her zaman söylediğimiz dağıtım bölgesinin sınırının kalkması da bunlardan biriydi. Başka iyileştirmeler de yapılabilir. Şimdi yeni bir, bizim ihalesiz, teşviksiz lisanslı model dediğimiz, serbest piyasa dinamiklerinin uygulandığı model var, bırakın serbest piyasada satılsın. Biz bu arada serbest piyasa fiyatı 4.5 cent’ken de bunu söylüyorduk. Yapılmadıkça 8, 12 cent’e yükseldi, Eylül ortalaması 21 cent mesela. Yani bu kapasitelerin eklenmediği her gün fiyat yukarıya gidecek. Bu krizin hemen 6 ayda 1 yılda geçmesini de beklemiyoruz. Artık güneşin de zaten alım ve fiyat garantisine ihtiyacı yok. Serbest piyasada elektriğini satsın. Ama kapasiteyi de verirken de, nasıl bir doğalgaz santraline verirken şebeke limiti vs demiyorsunuz, varsa da bir limito şebeke yatırımını da yatırımcı yapıyor, yatırımının içine koyuyorsa, aynı şekilde yapın. Buradaki zaten en büyük esnekliği sağlayacak şey de güneş enerjisinde batarya depolama diyorduk. Batarya depolamaların maliyeti çok aşağıya geldiği için, ben yatırımın içine bunu da koyarım yaparım. Tam da bu 1 Temmuz’da çıkan bir kanun değişikliğiyle mevzuata girdi. EPDK ilgili yönetmelik taslağını yayınladı, taslak görüşe 19 Eylül’de kapandı. Dolayısıyla biz onun bugün yarın yayınlanmasını bekliyoruz. Bununla birlikte belirli bir depolama tesisi kurmayı taahhüt ettiğinizde, ki depolama tesisiyle üretim mevzuatı çok daha önceden de yayınlandı. Bu anlamda çok proaktif davrandık. Dolayısıyla da güneş için bizim o model adımını attı. Şimdi bunun hızlı yürürlüğe konması gerekiyor.

TEDARİK ANLAŞMALARI MODELİ DE BEKLENİYOR

Yine aciliyetle yapılması gereken bir diğer nokta da. Aslında bizim YETA modeli dediğimiz, yenilenebilir enerji tedarik anlaşmaları modelinin de yürürlüğe konması. Şimdi serbest piyasa şansı tanındı. Ama bir de yeni yapılacak santrallerde ikili anlaşma imkanı da önemli. Bu da çok basit. Çok büyük bir tüketici aslında ihaleyi yapıyor. Diyor ki, ben alacağım hangi fiyattan vereceksiniz. Onun dışında hiçbir şeye karışmıyor. Özellikle Avrupa’da, ABD’de Avustralya’da çok uygulanan bir model. Bizim hedefimiz kendi ayakları üzerinde duran bir sektör olması.

YATIRIMCI PROFİLİ DE DEĞİŞECEK

Biz devletimizden bizi bırak biz kendi ayaklarımız üzerinde koşalım istiyoruz, sen bizi kucağında taşıma. Güneş enerji sektörü artık tamam. Ayakta durmaya, koşmaya, hatta fazlasını taşımaya hazır. Verilen 3,4 cent fiyatlar bunu gösteriyor piyasa fiyatı. Demek ki, biz ucuzlayacağız elektrik fiyatını. Ama tabii ki kucakta taşınmaya alışmış kişilerin de direnciolacaktır. Yaşanan devrim yatırımcı profilini de değiştirecek. Tedarikçi profilini de değiştirecek. Eskiden koca koca yatırımlar yapılıyordu, buradan elektrik en ücra köşedeki prize kadar taşınıyordu. Artık herkes kendi elektriğinin üreticisi olacak. Yatırım tabana yayılacak yatırımcı profili de değiştirecek. Ülkemizde olumlu şeyler oluyor. Mesela Paris Anlaşmasının onaylanması çok olumlu bir gelişmeydi. Biz özellikle son bir yıldır yüzümüzü tekrar yenilenebilire döndük, bunu görüyoruz. Bunlar çok güzel teşvikler ama bu sefer de önceki yıllarda tamamen durmuş olan şey aniden gelişti. Bunların çok iyi planlanması lazım. Hepsi bir anda devreye girdiği zamanda, orada da kapasite tashihinde zorlanabiliriz.

Bu zorlanmayı ve planlama ihtiyacını biraz daha açar mısınız?

Mesela bu batarya depolamalı GES’ler bir mevzuattı. Öz tüketim için bütün Türkiye’nin tek sınır olması, dağıtım bölgesinin kalkması. Sonra da lisanssız GES yine öz tüketim kurmak için hazine arazisi kiralama imkanı tanındı. O da güzel bir teşvik, güzel bir gelişme. Ama bunların hepsi son iki üç ayda çıkınca, bu sefer bunun ilgili çok iyi planlanması çok iyi önceliklendirilmesi lazım. Çünkü gerçekten arazi bulmak ve geliştirmek de her şeyi düşünerek hassas bir konu. Kamu bunun aciliyetini gördü. Hem çok yapmalıyız hem de acilen yapmalıyız şeklinde, bizim görüşmelerimizde de bu görülüyor. Güneş enerjisi karlı bir yatırım ama çok iyi planlanması lazım. Bugün YEKDEM dışında bir güneş enerji tesisi, şu son iki, üç yılda yapılanlar, gerçekten öz tüketim amaçlı. Lisanslı bir tesis hiç yapılmadı, şimdi bu mevzuatla beraber ilkler yapılacak.

Yatırımcı güvenini kaybetti dediniz, yine de yatırımcı güneşteki bu açılımlardan yararlanır mı?

Yararlanacak. Öz tüketim anlamında zaten müthiş bir talep var. O tarafta çokpahalıya aldığınız bir emtia var, bunu sanayici çok net görüyor elektriğe çok para verdiğini. Ekonomiden biraz anlayan her iş adamı da bunu söyleyebiliyor, bu öyle 6 ay 1 yılda geçecek bir şey değil şeklinde. O yüzden bu yatırımları yapıyorlar. Ama lisanslı tarafta da, evet güvensizliğe rağmen yapılacak. Tabi, siz burada risk görüyorsunuz, o risk karşısında bu sefer daha fazla getiri bekliyorsunuz.

SANTRAL MALİYETİ YÜZDE 40 ARTTI

“Güneş terminatör gibi geliyor gerçekten. Çok büyük talep var. Ama dünyada lojistikte de hammadde de sıkıntısı var. Mesela bizim güneş santrallerindeki invertorler’de çip kullanılıyor ve bir çip krizi var. Onun daha da hammaddesi olan saflaştırılmış polisilikonun temininde de sıkıntılar var. Diğer yandan talep de çok yükseldi, arzda sıkıntı var. Bu arada son bir yılda güneş santrali yapım maliyetleri yüzde 40 kadar arttı. Ama bunun karşılığında, dolar cinsi bahsediyorum, onun ürettiği emtianın bedeli de 4-5 katına çıktığı için buradaki maliyet artışı hala karlılığı daha da artırıyor. Türkiye’de hücre üretimi de var, o panelin hammaddesi olan diğer hammaddeler de var. Yeni yatırımlar da hızla yapılıyor. İnvertör üretimi de yapılıyor bu arada. Belirli kapasitede ama ülkedeki talebi karşılamaya yeter değil tabii ki.

KUR ARTIŞI GÜNEŞİ ETKİLEMİYOR

Kur artışı bizi çok etkilemiyor. Oradaki sıkıntı, paranın akışına getirilen bazı sınırlamalar. Bugün ithalat da yapsanız bunun ödemesini yabancı parayla yapamıyorsunuz. Kur dönüşümü oluyor. Bizim genel sıkıntılarımız var yoksa bugün güneş sektöründe çalışan hiç kimse mevcutta işlerinden şikayet edemez. Çok yoğun bir talep var ve insanlar bunlara yetişmekte zorlanıyor.”