13.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
KADİFE ŞAHİN
Türkiye’deki en büyük Kuveyt yatırımlarından Burgan Bank Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten, 2018’de Türkiye ekonomisinde temel gündemin enflasyon olmasını beklediğini söyledi. Erten, “Enflasyon düşmezse hiçbir şeyin tadı olmaz” dedi. Erten, bankanın Kuveytli ana sermayedarı grubun Türkiye ekonomisine olan uzun vadeli güvenini koruduğunu belirterek, doğrudan veya dolaylı yolla kaynak aktarımına devam edeceğini söyledi.
‘En ciddi sorunumuz’
Petrol ve emtiada fiyatlarındaki yükselişin Türkiye ekonomisine yansımasının cari açık ve enflasyon üzerinde olacağını vurgulayan Erten, şöyle devam etti:
“Petrol ve emtia fiyatlarındaki yükseliş cari açığımıza olumsuz tesir eder ve Türkiye bu yolla bir çok kalemde ithalatçı olduğu için, başta enerji alanında enflasyon ithal eder. 40 dolardan petrol almak, 70 dolardan almak var. 30 dolar daha pahalıya petrol alıyorsunuz, enflasyonu kendi içinde barındıran bir gelişme var. Dünyadaki bu gelişmenin bize olumsuz etkisi var. Bizim ihracat pazarımız olan ekonomilerdeki olumlu gelişmeler, büyüme ihracatımıza olumlu yönde tesir ediyor. Fakat net etkisinde dışa bağımlı bir enerji sektörümüz olduğu için bize direkt enflasyon ve cari açık ayağında etkisi olumsuz olur.”
Geçen yıl olduğu gibi 2018’de de Türkiye ekonomisi açısından en önemli konunun enflasyon olduğunun altını çizen Mehmet Erten, “Hala üstesinden gelmemiz gereken en ciddi sorunumuz enflasyon. Bunun hepimiz için birincil öncelikte olmasına inanıyorum” dedi.
Erten konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çünkü özellikle çift hanede kapanan 2017 enflasyonunu 2018’de de o momentumla taşıdığımız zaman, benim endişem baz etkisiyle bir miktar yumuşama sağlansa bile acaba biz yeteri kadar enflasyonla mücadele edebilecek miyiz, yoksa çift hanede bir kemikleşme sürebilir mi? İşte bun bunun endişesini taşıyorum. Enflasyonun içine baktığımız zaman üretici fiyatlarından kaynaklı tüketici fiyatlarına yönelik bir baskı var. Üretici fiyatlarıyla çok daha yüksek bir enflasyon yaşadık 2017’de. Üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki fark hiç bu kadar açılmamıştı. Eğer bu yakınsama üretici fiyatlarına doğru olursa bu ciddi bir risk. Ayrıca çekirdek enflasyonda da manşet enflasyona göre yılı daha yüksek bir seviyede bitirdik. Bu açıdan 2018’i zorlu bir sene olarak görüyorum.”
‘Zor bir mücadele’
Enflasyonla mücadelenin seçimler arifesinde hiçbir politikacının hiçbir siyasi partinin birinci önceliği olmayacağını hatırlatan Erten, şunları kaydetti:
“Gerçekten de zor bir mücadele bu. Çünkü faturası lezzetli bir fatura değil. Ayrıca enflasyonla mücadele edip bunun üstesinden gelmeyince de ekonomide sağlanan diğer başarıların tadı tam alınmıyor, keyfine tam varılmıyor. İşte rekor büyümenin tam keyfini çıkaramıyoruz. Reel faizler enflasyon belirsizliğiyle, dalgalanmalar nedeniyle çok yüksek seviyelerde hesaplanıyor. Gerek tasarruf sahipleri gerekse de kredi verenler tarafından. Halbuki burada mesafe alınsa belki çok daha mütevazi reel faizlerle hem tasarrufları ekonomide tutmak hem de ekonomideki paydaşlara uygun faizlerle kaynak sağlamak mümkün olur.”
“Bu yıl kredi maliyeti artar”
“Bankacılık sisteminin kredi desteği 2018’de sürecek mi?” sorusuna Mehmet Erten şöyle yanıt verdi: “Bankacılık sisteminin kaynağının yüzde 50’den fazlası mevduattan geliyor. Bu önemli bir kaynak ve maliyeti yüksek. Kredilerini mevduattan fonlamayan bankalar da yurtdışı kaynaklara başvurdu. Mevduat dışı kaynaklara başvurduğunuz zaman yurtdışı sendikasyonlar yurtdışı sermaye piyasalarından bono ihraçlarıyla kaynak yaratıyorsunuz. Dünya merkez bankalarının kararları nedeniyle bu yurtdışı kaynaklar biz ve bizim gibi ülkeler için pahalı hale gelebilir. Bu bütün dünya için geçerli, bize özel bir durum değil. Dolayısıyla bu da bankaların kaynak maliyetine olumsuz etki yapacak. Bu da kredi maliyetlerini artıracağı için, bankaların verdiği kredi desteği azalabilir. Ancak Kredi Garanti Fonu (KGF) desteği önemli ancak ilki kadar kuvvetli bir etki sağlamayabilir.”
KUVEYTLİ YATIRIMCI NE YAPACAK?