Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Evet sayın okuyucular... Gün geçmiyor ki, yeni bir Dursun Özbek demeciyle uyanıp yeni bir Galatasaray sorununu problem edinmeyelim kendimize!..
Müthiş iyi beceriyor çözmesi gereken meselelere herkesi ortak etmeyi sayın Özbek.
Fenerbahçeliyi, Beşiktaşlıyı bile Galatasaray konuşmaya mecbur bırakıyor, sonunda bildiğini yapıyor ama futbol pırıltısı kaybolduğu süreçlerde bile Galatasaray’ı bir numaralı gündem yapıyor Başkan...
Gerekirse “buradan kimse sağ çıkamaz”, “kellemi kesseler yapmam”, “ayağımıza kurşun sıkıyoruz” gibi sivri mesajlarla, gerekirse “ötekileri tahrik edecek” tesis müjdeleriyle, hiçbiri olmazsa “Tudor’u tutup bırakarak” veya “Terim’i konu mankeni yaparak” ama mutlaka önde tutuyor Galatasaray’ı.
Başlangıçta hiç belli etmiyordu; konuşmayı çok seviyormuş demek.
O kadar ki, milyarlarca borç, milyonlarca yatırım arasında konu kalmasa tribündeki bozuk para trafiğine kadar söyleyecek lafı var. Muhabbet koyulaşınca başta Galatasaraylılar olmak üzere tüm futbolseverlere rahmetli Barış Manço ile Adile Naşit arası nahif nasihatlere kadar getiriyor işi.
Başka takımın hocası Okan Buruk’a yol gösteriyor... “Önce Lise” gösterisiyle ağır yazmış gazeteciyle helalleşiyor. Sezonun problemi hocayı “pırlanta” ilan ediyor otuz iki kısım tekmili birden şov yapar gibi!
Bunun adı başkanlık makamında fazla mesai... Ama sözde!
Sahi, bu sezon İlhan Cavcav’a adanmamış mıydı?.. Neden Dursun Özbek sezonu yaşıyoruz aslında?
Birinci sebep sayın Özbek’in gizli kalmış başkanlık yeteneklerinin yavaş yavaş ortaya çıkması ve Galatasaray sınırlarını aşarak tüm futbolumuzun üzerine (isteyen sise isteyen güneşe benzetebilir) yayılması olabilir...
Ki, eli kulağındadır her biri süper ego sahibi rakip başkanların “gidişata dur demek için” konuya balıklama dalacak bir gedik bulmalarının.
Kolay mı... Kimi yarı ömrünü geçirmiş başkanlık koltuğunda; yaşam boyu doğal bir numara olduğuna inanıyor... Kimi, son iki sezonun şampiyonu, üçüncünün kuvvetli adayı olarak söz konusu kulüp başkanlığı ise en önde olması gerektiğini hissediyor... Kimi ellinci yıl başkanı, kimi eski çamlar bardak oldu artık kendi devri başladı fikrinde...
Takım, puan, şampiyonluk falan bir yana... Kişisel popülaritelerini kolay kolay yedirmezler adama.
İkincisi sebep ise teknik ve idari sorunlar normal sınırlarında kalsa da her sosyal kurum için veba salgını kadar vahim olan “dedikodu ile belirsizliğin” Galatasaray’da zirve yapmasını gözlerden kaçırmak için “cambaza bak” demek istiyor Dursun Özbek...
Ne yazık ki, bu coğrafyada futboldaki tek gerçek şampiyonluktur ve başkanlar söyledikleriyle değil yaptıklarıyla değerlendirilir son tahlilde.
Gerekçe fark etmez...
Gerçek, sayın Dursun Özbek’in medyada Galatasaray maçlarından daha çok sütun ve dakika almasıdır ki, başlı başına tuhaf bir durum olduğu gibi daha derin tuhaflıkların ipucu anlamına gelir futbol dünyasında.
Başkan konuştukça Galatasaray’ın göründüğünden daha kırılgan olduğuna inananlar moral bulanlardan az değil.