Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe Mehter Takımı gibi başladığı sezonun ilk yarısını zirveye üç nefes uzakta ve şampiyonluk ümidiyle bitirince, herkes birilerine tebrik veya takdirlerini sunuyor bol keseden...

Sanki baştaki uzak ara durumun ve berbat futbolun faili de aynı şahıslar değilmiş gibi!

Kimine göre alışma süreçleri aylar süren yeni transferler sayesinde dirildi, ayağa kalktı, layık olduğu yere çıktı Fenerbahçe... Kimine göre yeniden hayat bulan eskilerin, kimine göre insafa gelen kem talihin...

“Beceremedim” diye istifa sinyali verip ortadan kaybolan hocanın dönüşünü milat alan da var, Başkan’ın her şeye rağmen onun arkasında durmasına sürünen tırtıldan uçan kelebeğe geçiş tarihi atan da.

Haberin Devamı

İster hepsi doğru olsun, ister hiç biri...

Başkan Aziz Yıldırım’ın “şampiyonluk sözü” ile başlayan “garanti belgeli hoca” yönetimindeki bol transferli Fenerbahçe’nin, sezonun on haftası boyunca ölüp ölüp dirildikten sonra ikinci yarıyı üçüncü sırada sevinçle bekler durumu, aslında “ölümü görüp sıtmaya razı olmaktır” ama... Büyük Fenerbahçe fotoğrafına bakmayıp yarım sezona zum yapınca, kendi içinde bir “zaferdir” aynı zamanda.

Bardağın dolu tarafı ile ilgilenmek iyidir.

Ancak... Olay, puanları harcadıktan sonra zor güç toplayanların ve bu ortamı sağlayanların başarısını kutsamaya kadar geldiyse... Ben de diyorum ki, yarım sezonda dibe vurduktan sonra lige ve şampiyonluğa dönüşte Ali Koç’un payı pek çoğundan büyüktür.

Ne mi yaptı Ali Koç?..

Yapmadığı önemli Ali Bey’in!..

Mayıs 2018 tarihli kongrede başkan adayı olduğunu Eylül 2017’de açıklamış bir Fenerbahçeli olarak, takımın berbat günlerinde bir tek olumsuz kelime etmedi rakibine ve onun yönetimine.

Düşünsenize o vahim günleri...

Koç’un “Fenerbahçe’yi yönetemiyorsunuz” cümlesi bile yeterdi kongreye kalmadan tribünde başkan ilan edilmesi için.

Tersine... Taraftarlara destek çağrısı yaptı.

Kime yarayacaktı bu destek... Sahaya mı sadece? Elbette son tahlilde Aziz Yıldırım’a...

Sürece baktığınızda “Söz konusu Fenerbahçe ise her şey teferruattır” hamasetinin ete kemiğe bürünmüş en yalın halini görürsünüz Ali Koç’da.

Haberin Devamı

Bunun “mana ve ehemmiyetini” anlamak isteyen Fenerbahçeliler, dönüp ezeli rakipleri Galatasaray’a bakabilirler. Fatih Terim gibi bir hocayı göreve getirebilmek için erken seçime gitmesi gereken başkan Dursun Özbek’in çilesi hala bitmedi, fokur fokur kaynıyor seçim kulisleri.

O sıralarda puan cetvelinde nal toplasa da Fenerbahçe’nin iyi yönetildiğini mi düşünüyordu yoksa Ali Koç?

Hayır... Adaylığının ilk mesajında “yapmak istediklerini” yazdığında anlayabiliyorduk eleştirilerini:

“Camianın yitirdiği birliği onarmak, zirvede olma alışkanlığını yeniden kazandırmak, mali yapıyı ayağa kaldırmak”!

Centilmence “özlenen Fenerbahçe” diyordu; rakibine “bunları bozdun” eleştirisi yerine...

Ve sahada sıkıntı sürerken bir daha da tekrarlamıyordu bile.

Her türlü rekabetin düşmanca yaşandığı şu coğrafyada az buz iş mi Ali Koç’un “yapmadığı”!

Bir bebeğin kendisine ait olduğunu iddia ederek kadı hazretlerinin adaletine başvuran iki kadından “tutun kollarından çekin, kimde kalırsa onun olsun” hükmünü duyunca iddiasından vazgeçen gerçek anne hikayesindeki gibi.

Haberin Devamı

Fenerbahçe kazansın diye kaybetmeyi göze alma asaleti.

Dilerim her kulübün, muhalefeti de rekabeti de Ali Koç gibi düzgün yapan başkan adayları olsun.