Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Derin uykusunda silkinen dev bir “volkan” gibi Fenerbahçe... Henüz “ateş” gözükmedi ama gürültü/toz/duman, ardından bir şeyler olacağının ipuçlarını verdi.
Patlar mı, içine mi çöker belli olmaz, lakin hareket olduğu kesin. Ve muhtemelen birilerine zarar verecek!
Dolu taraftan bakarsanız... Kim derdi ki, düşme hattındaki Fenerbahçe, kalesinde en az şut gören Bursaspor’dan deplasmanda puan alacak?
Hiç kimse... Hatta başlama düdüğü çaldığında bile bir beraberliği öpüp de başına koyabilecek durumdaydı herhangi bir Fenerbahçeli.
Belki çok zor oldu ama Roma da bir günde kurulmadı değil mi?.. Fenerbahçe iki haftada aynı adamlarla nasıl bambaşka bir hale gelsin!
Şimdilik elden gelen “makyaj”.
Ersun Yanal, her ne kadar sıra dışı zorluklar yaşasa da Bursaspor’un çok zor bir deplasman olduğunu biliyordu. O yüzden Valbuena’yı kenarda oturturken Dirar, Isla gibi sıkı ve sert futbolcuları tercih etti ki, zaten hücum planı da onların kanadı sağ taraf üzerineydi.
Taktiği ise Fenerbahçe’nin fizik gücüyle sınırlıydı... Zaman zaman önde baskı yapmak, olmadığında rakibi orta sahada beklemek şeklindeydi. Tabi maçın içinde eski alışkanlıkları da hortladı Fenerbahçe’nin ve elinde olmadan sezon başındaki haline girdi-çıktı ama en azından ilk yarı için kısa sürelerde, geçici olarak... Maçın sonunda ise temelli o fizikte, o kimyada kaldılar...
Çalış çabala, ancak yarım maçlık hale gelmiş Fenerbahçe.
Maça Bursaspor hızlı başladı On dakika sonra oyun dengelendi, ardından üstünlük Fenerbahçe’ye geçti.
Çünkü sahada baskı yapabilen, mücadeleci ve agresif bir Fenerbahçe oluyordu çoğu zaman.
Volkan sürgünde formundan kaybetmemiş, Dirar gittiği gibi gelmişti. Sadık uyumluydu, Mehmet Ekici istekliydi ama Ersun Yanal’ın ona net bir görev takımı yapması gerekiyordu. Skrtel ise o kadar iyi oynadı ki, adeta sahadan sildiği Latovlevici’yi ikinci yarı başlarken kenara almak zorunda kaldı Samet Hoca...
Ama Fenerbahçe adına en önemlisi Soldado artık klasını ortaya koymaya karar vermişti.
Maçın 20. dakikası sıra dışıydı... Çünkü Fenerbahçe bir maçın ilk yarısında gol atıyor, üstelik golün sahibi ilk girişimi çizgiden çıkarılan Soldado’ydu. Üstüne üstlük şahane paslaşmalardan sonra şahane bir vuruşla...
Golü gölgeleyen tribünden atılan maddeyle Skrtel’in kafasında açılan yarıktı. Sahi ne olacaktı, Skrtel “oynayamam” dese ve soyunma odasına gitse?.. Maça Türk bayraklarıyla başlayan Bursaspor seyircisinin kendini kaybetmesi takımı da mahvetmediyse, kafasında sargıyla oyuna dönen Skrtel’e teşekkür etmesi gerekir Bursaspor’un.
İkinci yarıya Lima ve Yusuf’u alarak ve santrforları çiftleyerek başlayan Bursaspor, seyircisi önünde en azından beraberlik istiyor, sahadaki tüm Bursasporlular sonuna kadar mücadele ediyordu. Başrolde de ikinci yarı oyuna giren Yusuf vardı.
Maçın son üçte birlik bölümünde ise Yanal, muhtemelen sakatlığının etkisiyle aksayan Mehmet Ekici’yi oyundan aldı Valbuena’yı soktu. Oysa savunmasını güçlendirmesi gerekiyordu. Çünkü gol bağıra bağıra geliyordu. Hatta “goller”!..
Çılgın gibi hücum etmek isteyen Bursaspor’u Fenerbahçe sahasından uzak tutmak ve hücum hattının orta saha ile bağlantısını kurması gerekiyordu Fenerbahçe’nin.
Ama başaramadı hoca. Hiçbiri olmadı... Soldado’nun da yorulup yerini Frey’e bırakmasından sonra Bursaspor sürekli pozisyona girdi, maçın son yarım saatini kabusa çevirdi, Fenerbahçe sezonun ilk yarısındaki gibi çöktü. Sonunda Aytaç’ın kafasıyla beraberliği aldı ev sahibi.
Maç berabere bitti ama üç puanı kaybeden Bursaspor’du. Makyaj yetmedi Fenerbahçe’ye. Tadilat lazım. Hatta patlamasını veya çökmesini beklemeden yıkıp yeniden sağlam şekilde yapmak belki.