Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bakmayın siz İddaa’nın oranlarına falan... Tiyo, Mustafa Cengiz Başkandan:
Pazar günü oynanacak Galatasaray-Beşiktaş derbisinde kazanması ve şampiyonluk ateşini en azından birkaç hafta daha harlı tutması kuvvetle muhtemel taraf, Beşiktaş’tır...
Neden?
Sayın Cengiz’in medya spor müdürleri ile yaptığı toplantıda dile getirdiklerini alt alta yazın, sezonun kaderini mühürleyecek derbi arifesinde “bu neyin açıklaması” diye sorun; yanıtı kendiniz verin.
Derbiyi kaybetme olasılığının ön hazırlığından başka bir şey olamaz “bayram değil seyran değilken” Fenerbahçe’ye öpücük göndermek... İbra’sız Genel Kurul’la gündem tazelemek, deve dişi gibi Galatasaraylılara savaş ilan etmek, aynı damdan düşmüş eski başkana şimdi/şu anda sahip çıkmak, başka hangi sebeple olabilir ki? Sayın Cengiz haklıdır... Başkanların bir görevi de felaketlerde bile kulübü ayakta tutmaktır.
Onun da kestirmesi belli.
“Cambaza bak”!
Sayın Başkan, daha hafta ortasında ipi gerdi... “Cambazı” belirledi. Şov Pazartesi.
Fenerbahçe’nin kampanyasını (ve dahi Galatasaray dahil tüm kulüplerin istikbaldeki kampanyalarını) dilencilik sınıfına sokarak zor günler için “dış düşman” icat etmek, Sayın Faruk Süren ve onun etrafında olanları “tam da dört nala giderken” ortaya çıkan “iç düşman” ilan etmek gerçekten zekice...
Fatih Terim ile futbolcuları “ibra etmeyen” Genel Kurul’un karşısına koyarak şampiyonluk kaybedildiğinde ortaya çıkacak “mahşerin” vebalini üzerinden atmak ise dahiyane.
Ama bir de “derbiyi peşinen kaybetmek” anlamına gelmese!..
Bravo sayın Başkan...
Galatasaray, Pazar günü kaybetmeye hazır artık.
Peki, kaybeder mi?
Bakınız, derbi denilen derin maçların tarafları, futbolcularının yetenekleri, hocalarının bilgi ve birikimleriyle üç aşağı beş yukarı denk kuvvetlerdir.
Derbileri kazandıran bu unsurların “özel” durumlarıdır.
Birincisi, futbolcular gününde ve motive olacak.
Galatasaray Başkanı sayın Cengiz de altını çizdi, “ibra olayında ayağa kalkmış” bir takım var ortada. En azından Galatasaray’a karşı aidiyet hissi olanlar epeydir gergin. Gelip geçiciler ise “başkanı bir gecede gidip-gelen kulüpte” yarınlarından pek emin olmasalar gerek.
Düşen fizik güç de cabası.
İkincisi, teknik direktörün zihni berrak olacak...
Galatasaray’ın başkanı kim olursa olsun, Fatih Terim hocaysa, “futbol başkanı” odur!
Mustafa Cengiz döneminde “bir tık” daha fazla... Çünkü başkan erozyona uğradıkça telafisi Terim’e yük olur.
Yani Galatasaray Başkanı kulüpte zor günler yaşıyorsa, her şey bire bir yaşanıyordur Fatih Terim’in ruh dünyasında ki, (sayın Cengiz sağ olsun) öyle olduğunu “Florya’dan gelen telefondan” biliyoruz artık.
Terim’in yaşadığı fırtınaları ancak şampiyonluk kaçarsa anlar kamuoyu.
Yani derbileri kazandıran unsurların “özel durumları” Galatasaray’dan yana değil.
Bu da ikinci koltuğu hazır, mutlu, keyifli Şenol Güneş ve hiç yoktan şampiyonluk ihtimali belirirken hem mental hem de fizik grafikleri yükselişteki futbolcularıyla, Beşiktaş’ın daha şanslı olduğu anlamına gelir.
Öyleyse Galatasaray Başkanı gereğini yapmıştır.
Çünkü koşullar ve ihtimaller Sayın Cengiz’i olası bir derbi mağlubiyetine karşı hazırlıklı olmak zorunda bırakmıştır.
Dedik ya; zekice...
Tut ki, Galatasaray Beşiktaş’ı geçti, şampiyonluğa doğru kocaman bir adım attı.
Boşa gitmeyecek hiçbir çaba! Sayın Cengiz “dahili harbi” çok daha donanımlı şekilde sürdürebilir o zaman...
Geriye bir tek Fenerbahçe’ye ilan ettiği savaş kalır “lüzumsuz” olarak. O da son tahlilde “içerideki düşmanla” mücadelesine katkı yapar.
Etik, nezaket, dostluk gibi günümüzde pek kıymeti kalmayan kavramları ayırırsanız, futboldaki huzuru, saygıyı kulak ardı ederseniz, Sayın Mustafa Cengiz’in hamlesi dört dörtlüktür.
Tek kusuru, derbiyi Beşiktaş’ın kazanacağını kabul etmektir ki, o kadarı kadı kızında da olur!