Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Süper Lig’deki “son mola” milli maç ve yerel seçim sebebiyle verildi ya... İşte o ara, sanki kurumsal stratejilerini ve hedeflerini “revize” etti şampiyonluk kulvarındaki güzide kulüplerimiz.
Herkes kendine ayar verdi!
Dikkat edin; “sanki” diyorum...
Çünkü “hayatın doğal akışına uymayan” hiçbir gelişmenin, futbol gibi yüzlerce parametrenin etkilediği bir yarışta aynı şüphecilikle ele alınmaması gerektiğini biliyorum.
***
Mesela Başakşehir... Futbolunu, futbolcularını, hocasını ve dahi yönetim şeklini öve öve bitiremediğimiz takım, tıpkı Ziraat Türkiye Kupası’nı “terk ettiği” gibi şampiyonluk yarışını da bırakmaya uğraşır oldu göz göre göre!
Gümbür gümbür giderken frene bastı, dört haftada on puan kaybetti, zirveden indi...
Ne değişti ki, şampiyonluk için “istemem teşekkür ederim” diyor adeta.
Yoksa bir “tercih” mi?
Bilemem.
Öyle olsa bile “Şirketlerin” tasarrufları beni aşar!
***
Futbolun marka değeri için atıp tutanlar itiraf edemezler ama bana sorsanız söyleyeyim; Başakşehir’in şampiyon olmasına sıcak bakmayanlardandım zaten.
Çünkü o da hayatın doğal akışına uymayanlardandı.
Yanlış anlaşılmasın...
Taraftarı olmadığından, hiç değilse toplumun bir kesimine bile mutluluk yaşatamayacağından, futbol ekonomisini köpürtemeyeceğinden falan filan!..
Kim bilir; belki de futbol ve yüce milletimiz için büyük bir özveride bulunma kararı almıştır Başakşehir.
***
Son düzlükte depar atmadan- öne geçen şampiyon adayı Galatasaray’a ise “doping” verildi ve enjeksiyon henüz bitmedi!
Evet doping... Hem de iki damardan!
Birincisi “manevi”... Ve Galatasaray başkanını hakka, adalete aykırı şekilde “dahili komplo” ile ibra etmeyen kendi Genel Kurulu tarafından.
Malum Genel Kurul’daki malum üyeler, yönetimi ibra etmemek için havada salladığı kimlik kartları yerine sarı-kırmızı kaşkollarla “şampiyon Galatasaray” temposu tutup Başkan’ı kürsüden omuzlara alsalardı, bu kadar kenetleyemezlerdi takım ile yönetimi.
Her türlü mağduriyet ve yokluktan “motivasyon” çıkaran Fatih Terim’i bu kadar ateşleyemezlerdi.
Takıma böylesine dayanışma hissi veremezlerdi.
***
Galatasaray’a ikinci “doping” sahadan... Son doz Beşiktaş’tan!
İnsan, büyük kulüplerimizin tarihlerini, ciddiyetlerini ve büyük sorumluluklarını bilmese, Pazar günü oynanan derbide Galatasaray’ın yolunu açmaya çalıştığını, şampiyon olsun diye omuz verdiğini iddia edebilir Beşiktaş’ın!..
Neden mi?..
Yediği goller, hakemin haksız kararıyla öne geçen centilmen bir amatör takımın, santradan sonra durup bekleyerek “adalet” uğruna rakibin gol atmasına izin vermesi gibiydi.
Mümkün mü böyle bir ikram?
Hayır...
***
Memleket gibi takımlara böyle bir rekabet ortamında direktifle, ikna ile sentetik kaderler yazdırılamayacağını, bunu hiçbir üst aklın veya gücün başaramayacağını hepimiz bal gibi biliyoruz.
Ne oldu peki Beşiktaş’a da, koca koca yıldızlar taç atışını su molasıyla karıştıracak, altı pastan üç direği ıskalayacak hale geldi? Şenol Güneş’in giderayak şampiyon olmasını istemeyenler mi var acaba?
Kimse darılmasın... Siz bir kere ortam yaratmayın. Sorular, sınırları bilinmeyen zihinden çıkar ve sınırları yoktur. Mesele ne kadar saçma ise misliyle saçma olur.
Ben sadece, farklı bir açıdan ve komplocu gözlüklerle bakılınca fotoğrafın nasıl görünebileceğini anlatmaya çalışıyorum burada.
Zihin jimnastiği yapıyorum.
***
Başakşehir bıraktı, Galatasaray arkadan itildi, Beşiktaş yardım etti fantezisi, halka ve kuranın meşrebine, şüpheciliğine, iyi veya art niyetine bağlı olarak geliştirilmeye açıktır.
Hiç merak etmeyin tehlikeli değildir.
Sonraki hafta Galatasaray- Başakşehir maçını Galatasaray elini kolunu sallayarak geçse bile zarar verecek hale gelmez bu teori.
Sadece hayatın doğal akışı olarak benimsediğimiz “ya komploya kurban gitmek ya da komplo düzenlemek” alışkanlığımıza futbolu da entegre etmeye yardımcı olur, o kadar.
İşin tek acıklı tarafı var... O da Fenerbahçe’nin bir fanteziye bile dahil edilemeyecek durumda olması.
Herkese mutlu sezon finalleri...