Erdem Koç

Erdem Koç

kocherdem@yahoo.com

Tüm Yazıları

ALMANYA PANORAMA

21. HAFTA

Bundesliga'nın son sırasındaki Braunschweig ile 6 puan üzerindeki Frankfurt arasında tam 5 takım var. Bu 5'linin 3’ü olan Werder Bremen, Stuttgart ve Hamburg'u diğerlerinden (Nürnberg ve Freiburg) ayıran özellik, Almanların deyimiyle, "asansör takım" olmamaları. Yani 1. ve 2. lig arasında gidip gelmeye hiç alışık değil bu takımlar. Aksine her biri 2000'li yılların başından günümüze, dönem dönem Avrupa'da dahi söz sahibi olmuş köklü ekipler.


Şu anki puan tablosu ve fikstürlere bakıldığında, sezon sonunda bu üçlüden en az biri alışık olmadıkları ikinci ligi şereflendirecek gibi duruyor. Hele içlerinden en alttaki Hamburg'un öyle bir özelliği var ki, taraftarı "asansör" kelimesinin anlamını bile bilmiyor olabilir. Zira Hamburg 51'inci sezonu oynanmakta olan 1. Bundesliga'nın kuruluşundan beri Almanya'nın en üst liginde mücadele ediyor.

Haberin Devamı


Hal böyle olunca, asansöre binmişliği olsa da, alt kata inmişliği hiç olmayan Hamburg'u "düşme korkusu" bambaşka sarıyor. İster klostrofobi deyin, ister yükseklik korkusu... Hamburg bu hafta ligin dibindeki Braunschweig'a 4-2 mağlup olarak, tarihinde ilk defa arka arkaya 7 maçtan da puansız döndü.


Üstelik, biraz şansa da olsa, ilk golü bulmuşlardı. Rakip ligin en düşük pas yüzdesinde sahip takımlardan biriydi ve savunulması imkânsız değildi. Ancak ona rağmen, Neuer'i kaleci kategorisine sokmazsak, ondan sonraki en önemli Alman kalecilerden biri olan Adler öyle iki hata yaptı ki; izlerken ciddi bir şekilde hocası Marjwik'in biletini kesmeye karar verdiğini düşündüm.


Adler'in anormal şekilde rakip futbolcuların önünde tokatladığı toplar, kariyerinde o güne kadar iki Bundesliga golü atmış Kongolu Kumbela'ya yaradı. İkinci yarıda oyuna giren Kumbela, Braunscheweig'ın 4 golünden (burası çok önemli) "ilk 3'üne" imza atarak Braunschwieg tarihinde kulübeden gelerek hat-trick yapan ilk futbolcu oldu. ( Lig tarihinde bunu başaran 7 adam var.)


Peki, ondan sonra ne mi oldu? Hamburg, 2000 yılından beri aynı sezon içinde iki hoca kovan 13’üncü takım oldu. (Bu 13 takımdan Leverkusen'in bunu 3 defa yapmış olması apayrı bir yazı konusu.)

Haberin Devamı


Sonrasında olaylar öyle hızlı gelişti ki; bir baktık Thorsten Fink ile sezon başında yollarını ayıran Hamburg'da, Bert van Marwijk çantasını toplayıp Hollanda uçağına giderken, Hamburg havaalanına beklenen Magath Fulham’ı çalıştırmak üzere İngiltere’ye uçuyor ve bütün bu kargaşanın içinde, Tayfun'un selefi Mirko Slomka Hamburg'un hocası olarak ilk idmanına çıkmış.


Şahsi fikrim, Slomka'nın Magath'a göre kötü bir tercih olduğu yönünde. Ancak, benzer bir durumu Hannover'in başındayken yaşadığını eklemek lazım. 2009/2010 sezonunda bugün Wolfsburg'u çalıştıran Dieter Hecking, yerini ligin 2'inci haftasında Andreas Bergmann'a bırakmıştı. 18'inci haftada Bergmann'la da yollarını ayıran Hannover'in başına bu sefer Slomka geçti. Alman hoca Hannover başında “ilk 6 maçını kaybetmesine” rağmen, ligde kalmayı son haftada başardı. Aslında buna başarı mı, yoksa başarısızlık mı denmesi gerektiği yoruma fazlasıyla açık. Yoruma açık olmayan, Hamburg'un ligde kalmak için çok zor bir mücadele vermek zorunda olduğu. Bakalım yarım asırdır 1. ligde olan Hamburg, orada kalabilecek mi?

Haberin Devamı

Yoksa asansör ilk defa alt katı mı gösteriyor?

HAFTANIN KARMASI
(3-4-3)
---
Ralf Fährmann (Schalke)
---
Dante (Bayern)
Martin Stranzl (Gladbach)
Robin Knoche (Wolfsburg)
---
Xherdan Shaqiri (Bayern)
Roberto Firmino (Hoffenheim)
Jefferson Farfan (Schalke)
Kevin Grosskreutz (Dortmund)
---
Domi Kumbela (Braunschweig)
Sven Schipplock (Hoffenheim)
Pierre Emerick Aubameyang (Dortmund)

HAFTANIN TAKIMI
Nürnberg
Utanç rekorunu artık kimse önemsemiyor. Nürnberg yeni yıla, yepyeni bir havada girdi. Son 4 maçta 3’üncü galibiyet ve tek mağlubiyetleri Bayern'e karşı. Hatta abartı değil, o maçta öne geçmeleri gayet olasıydı ve Robben'in sözleriyle “maç boyunca Bayer'in istediğini yapmasına hiç izin vermediler”. Nürnerg'de tek olumsuz şey bütün kredilerini çoktan harcamış olmaları.

HAFTANIN YILDIZI
Milos Jojic (Dortmund)
Haftanın 11'inde olmayıp, haftanın futbolcusu mu olunurmuş demeyin. Hemen açıklayalım. Dortmund'un Partizan'dan devre arası transferi Jojic 68'inci dakikada oyuna girdiğinde skor çoktan 3-0 olmuştu. Jojic ilk defa topa değdiğindeyse hala 68'inci dakika oynanmaktaydı. Hatta numarası tabelada gözükeli tam olarak 17 saniye olmuştu. Sonra Sırp futbolcu skoru 4-0 yaptı... ve doğru tahmin ettiniz... top ağlara gittiğinde hala 68. dakikaydı. Bundesliga tarihinde ilk maçında gol atan var. İlk dokunuşunda atan da var. Ancak, bu kadar hızlısı yok.

HAFTANIN GOLÜ
Klaas-Jan Huntelaar (Schalke)
Sven Schipplock'un Adrian İlie'yi hatırlatan aşırtmasını bir kenara koyalım. Ancak, biraz futbol oynamış her insan takdir edecektir ki, etrafında rakip stoperlerle, kaleyi görmeden, ters tarafa vurulan kafa direk dibinden ağlara gidiyorsa, o çok zor bir goldür. Hele bu gol lig ikincisinin sahasında skoru 1-2 yapan golse, onu atan çok büyük bir santrafordur. Hunter yoksa her şey eksik, Hunter varsa Schalke tamam.