Erdoğan Şenay

Erdoğan Şenay

esenay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Alex sonrası dış ve iç maçlara büyük bir istek ve disiplinle sarılan sarı-lacivertli ekip Antalya’ya sadece sakat oyuncuları sebebiyle pes edip teslim olmuştu sanki...
Kendi sahasında hiç yenilmediği Antalya’nın Saracoğlu’na gelişinde gizemli bir Şifo Mehmet hesapları seziliyordu Antalya on biri sahaya yayılınca... 4-5 yıldır emek verdiği kırmızı-beyazlı takıma bu sezon yepyeni bir şekil vermişti Mehmet kardeşimiz... Öyle olmasa ligin henüz erken haftalarında zirvenin hemen altına yerleşip ligde en belalı ekibin Antalya olacağının sinyallerini verip bereketli maç puanlarını yığabilirmiydi ligin kazanç torbasına?
Hepsi dört dörtlüktü ama Diarra-Isaac-Tita üçlüsü makineli tüfek mermileri gibi Fenerbahçe defansına tahrip edici ataklar yaparak zaten korkular içinde oynayan Serdar ve Bekir’in bölgelerine kolayca-girip çıkıyorlardı yukarıdaki maharetli isimler... Sarı-lacivertli orta alanın defansif güçsüzlüğü berbat bir ağızdaki diş çürükleri gibi sırıtmaktaydı iki gol sayısı Fenerbahçe ağlarınla buluşunca ev sahibi ekibin filelerinde...
Krasiç tempolu ve topla oynamayı seven bir isim... İyi ama ikili-üçlü rakip kalabalığının içine girerek adeta kuyudan top çıkarmak gibi bir hayalle boğuşup durdukça ne denli işe yarar bu yaptıkları? Aynı mübalalı hareketleri Caner de sıkça yapıyor. İyi niyet olarak taktir edebiliriz ama pozisyon ve gol sayısı doğmadıkça zaman kaybından öte bir fayda sağlamaz ki bu tip anlamsız didişmeler... Baroni de pas alış-verişi yapacağı bir kaç arkadaş arıyordu orta alanda... Ama Mehmet Özdilek hocamız enayi mi? Cristian’ı daha orta alanda düşünürken markajına hazır en az iki-üç isim kurt gibi dolaşıyordu Fenerbahçe’nin hücuma hazırlandığı bölgelerde...
Kuyt’un çırpınmaları ile Sow’un gol bölgelerindeki arayışları göze batıcıydı zaman zaman... Ama kanatlardan ve Sow’un arkasından oluşması gereken bindirmeler ve destekler gelmedikçe hücum gücü gelişip gol doğumları gerçekleşmez ki bu futbol oyununda... Olmuyordu anlayacağınız, işleri iyi gitmiyordu Fenerbahçe’nin Antalya önünde, hele gepe genç bir “Futbolcu fidanı” Salih’i Aykut hoca “hem de yenik olduğu bir zamanda” oyuna sürünce Fenerbahçe “Kurbandaki KURBANLIK” haline geliyordu sebep olduğu iş kazasıyla... Ne diyelim, “KOCAMAN” insanların küçük gibi görünen kabahatleri bazen “BELA” olarak yığılıp kalıyor koskoca bir takımın başına...