Hafta içinde herkesin merakla beklediği bir maçtı. Maçın adı G.Birliği-Beşiktaş değildi. Ümit Özat-Şenol Güneş'ti rövanşın adı. Ev sahibi teknik adam, eski hocasına, yeni hasmına 'hoşgeldin' der mi, demez mi? Elini sıkar mı, sıkmaz mı? Aradaki buzlar erir mi, erimez mi? Bu gerilim kime yarar? Her şey merak konusuydu. Bir kupa maçından daha fazlaydı dün gece yaşananlar. Ümit Özat öyle hazırlanmış ki Beşiktaş'a, sahaya ayrı bir şıklıkla çıktı. Sanki yıllarca bu maçı beklemiş gibiydi! İki kulübede de soğuk rüzgarlar esti. Şenol Güneş'in yüzünden düşen bin parçaydı. Ümit Özat'ın ise yüz bin. Tansiyonun bu kadar yüksek olması Beşiktaş'a yaradı. Golden sonra Şenol hocanın, Özat'ın kulübesine bir bakışı vardı ki, bütün olanları özetler gibiydi. Ümit Özat, Türkiye'nin en iyi genç teknik adamı. Teknik, taktik bilgisi de Şenol Güneş'in gerisinde değil. Hatta ülke futbolunda daha tecrübeli isimlerden de iyi. Ümit Özat rakiplerine değil 'sinirlerine' yeniliyor. Sakinleşirse, gerilimden uzak kalırsa kısa zamanda, kendisine imkanlar ve şartlar sunulduğu takdirde daha yarışmacı takımların başına geçer! Yılmadı, bıkmadı, küsmedi Mustafa Pektemek'e ayrı bir parantez açacağım. 'Cenk Tosun kendisini çok iyi geliştirdi' diyoruz da Mustafa'nın hakkını da verelim! Yılmadı, bıkmadı, sıkılmadı, küsmedi.. Türkiye kupasında 5 maçta 4 gol büyük marifet. Golleri atmak için Larin'in, Vagner Love'ın alınmasını mı bekledin Mustafa? Yoksa 'Güneş' şimdi senin için mi doğuyor? Böyle devam ederse, ligde de forma şansı bulup goller atarsa, sezon sonunda bu çocuk 15 milyon euro! Dün gece Mustafa'yı üç kişi birden tuttu zaman zaman. An itibarı ile Beşiktaş'ın en iyi forveti Mustafa Pektemek'tir. Beşiktaş'ın yeni rakibi büyük sürpriz olmazsa Fenerbahçe. Pektemek içerde ve dışarıda, iki maçta da Fenerbahçe'yi yıkan adam olursa ne Vagner kalır ne Negredo. Larin'i saymıyorum bile. Aykut Kocaman'ın Beşiktaş'a değil Mustafa'ya çalışması lazım. Beşiktaş’ta, Mustafa Pektemek kadar baskı altında oynayan bir başka oyuncu yoktur sanırım. Mevcut kadroyu geçtim, Mustafa, siyah - beyazlı takımın tarihinde bile, bu kadar eleştiri bombardımanına hedef olmuş bir kaç oyuncudan biridir. Dünkü maçtaki tek golü atan Mustafa, sadece oynadığı futbolla değil, sakatlandığı için de eleştirilen bahtsız bir krampondur. Halbuki Mustafa Pektemek, geçen sezon, şampiyonluk şansını son haftalara kadar kovalayan lig ikincisinin önemli golcülerinden biriydi. Bu durum şu acı gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor: Futbol kültürümüzdeki evrim; henüz cilalı taş dönemini yaşıyor. Bursaspor maçında oyuna sonradan girdiğinde herkesi şaşırtan Mustafa, takıma yaptığı katkıyla teknik olarak geçer not almıştı. Takımın bir başka şanssız ismi ise Jeremaine Lens oldu. Direkten ve çizgiden çıkan gol arayışları, her ne kadar ağlarla buluşmasa da, teknik adamlar için gol pozisyonlarına girilmesi gol niteliği taşır. Bir oyuncu gol pozisyonlarına girebiliyorsa, mutlaka o özlediği gollere de kavuşacaktır. Tıpkı Vagner Love gibi. Brezilyalı’nın ilk kez onbirde yer aldığı Gençlerbirliği maçı, hem onun hem de Beşiktaş açısından önemli verilere sahipti. Bir devre arası transferi olan Vagner Love, kalan haftalarda Beşiktaş’a önemli katkılar sağlayacaktır. Maçtaki bir başka önemli detay ise, Şenol Güneş ile Ümit Özat arasında ciddi bir gerginliğin olmamasıydı. Şu günlerde futbolumuzun sakin bir atmosfere çok ihtiyacı var. Pektemek, bir zamanlar Gençlerbirliği’nin Love’ıydı: Topu saklar, arkadaşlarına servis eder ya da alır götürür iyi vuruşlarla gol ile eş anlamlı olurdu. Bitmeyen sakatlık kâbusundan önce Ankara’da Pektemek gol demekti. Bu sezon daha çok kupa golcüsü olarak sahne alan Pektemek dün de kariyerinin en başarılı günlerini yaşadığı şehirde golünü attı. Gol sonrası Pektemek ile Lens arasındaki verkaç harikaydı lakin bu sezon Lens’in sol ayağı bir nevi gol kaçırma makinesi! Pektemek’in presle kapıp Lens’e “Al da at artık” dediği pozisyonda Lens sağıyla da atamadı çünkü Bursa’daki gibi doğru kararı veremedi. Hâlbuki Lens’in attıklarında da olduğu gibi tüm gol vuruşlarında doğru karar püf noktasıdır, golün yarısıdır. Lens üst direkte patlayan şutunda bunu hatırlattı: Topu kontrol ederken o kadar iyi dönerek hızla önüne aldı ki Lens’in en büyük kozu bu. Bunu daha çok yapmalı, her oynadığı maçta hep maksimumu veren vatandaşı Babel’i de bir süreliğine mentörü yapmalı. Gecenin sorusu Şenol Güneş, Ümit Özat gerginliği daha ne kadar devam edecek? Tartışma, Dünya Kupası’ndaki tek mutluluğumuz 2002’nin hatırasını zedelemeye kadar gelmemeliydi! Maçın starı Kariyerinin başındaki Conan’lığı bırakan Pepe çok örnek bir profesyonel. Ona Ankara ya da Porto hiç fark etmiyor, Pepe için her yer futbol fabrikası. Portekiz onu savunma bakanı yapsa şaşırmam. Maçın olayı Kayıp düşerken rakibine çarpan Necip’e hakemin gösterdiği 2. sarı kart. O zaman cumartesi Issah’ın kendisine çalımı basan Valbuena’ya bilerek arkadan müdahalesine nasıl 2. sarı çıkmaz? Kısa mesaj Türkiye Kupası böyle grupsuz, 2 ayaklı eleme usulü daha heyecanlı. Dilerim bu format devam eder. KUPA maçlarının iki ayaklı olmasının karşılığını dün izledik hep birlikte. İlk maçın verdiği avantaj ile sahaya çıkan Beşiktaş, deplasmanda da 1-0 öne geçince, golden sonrası işkence gibi geldi. Beşiktaş son haftalardaki gibi keyif veren futboldan uzak, temposuz bir maç oynadı. Gole kadar 2-3 pozisyon, sonrasında da gol gelince G.Birliği’nin de sonucu değiştirmek için çok fazla gördük. VIDA’DAN HATALAR Şenol Hoca’nın Vida’yı sağ bek olarak başlattığında, gördük ki Hırvat oyuncu ciddi pozisyon hataları yaptı. Forvette Love ise pozisyon bilgisi ile parmak ısırttı ama bulduğu iki pozisyonu da cömertçe harcadı. Özellikle ikinci yarıda buluğu pozisyonları gol yapması için alındığını birisinin hatırlatması lazım kendisine. Kaçırdıklarını Negredo kaçırsa sosyal medyada “TT” olur ve adına yazılmadık bir şey bırakılmazdı. SON olarak TFF’den başlayıp yayıncı kuruluşun yorumcularına kadar var olan, ismi Beşiktaş ile anılmış herkesi kadrosuna alıp, kendi başarısızlıklarını başkalarının üzerine atmayı görev sananlar, dün akşam Necip’in atılmasına bir baksınlar. Söyledim söylemeye de devam edeceğim. İddia ediyorum, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım bugün TFF Başkanı olsa, F.Bahçe’yi şampiyon yapamaz. Böyle ithamlar F.Bahçe’nin daha önce kazandığı şampiyonluklara hakaret olur. Gerçi kendi taraftarlara hakaret etmek de bazıları için sıradan olmaya başladı değil mi? Önce paralı köpekler şimdi de yetişmiş taraftarlar!