Gündem Adım adım amirallerin gece yarısı bildirisi... Süreç nasıl işledi: 4 madde

Adım adım amirallerin gece yarısı bildirisi... Süreç nasıl işledi: 4 madde

04.04.2021 - 15:02 | Son Güncellenme:

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle ilgili bildiri yayımlayan emekli amirallerle ilgili Milliyet Gazetesi yazarı Zafer Şahin önemli açıklamalarda bulundu. CNN TÜRK canlı yayınında konuşan Şahin, 'Bu sistematik bir saldırı. Nasıl? Bunu örneklerle ben size örneklerle anlatayım. Yaklaşık 15 gündür Türkiye'de tartışılan 4 tane başlık var.' dedi. İşte Zafer Şahin'in açıklamaları...

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne subay-astsubay yetiştiren okullar üzerinden yaşanan tartışmalar 104 emekli amiralin gece bildirisiyle yeni bir noktaya taşındı. Peki, TSK tartışmaların dışında kalınca amiral bildirisine gelinen sürece kadar Türkiye'de neler yaşandı. İşte madde madde detaylar...

Haberin Devamı

Milliyet gazetesi yazarı Zafer Şahin'in açıklamaları şöyle;

İlk bildiriyi gördüğümde şunu düşündüm. Türkiye'de maalesef darbeci gelenek, darbeci damar var. Bunlar hiçbir şekilde huylarından vazgeçmiyorlar. Bakın bir bildiri yayınlanıyor ve burada bazı hassasiyetlerden bahsediliyor. Ama özünde bu bildiri neyi hedef alıyor. İşte Kanal İstanbul'u hedef alıyor. Biz hatırlıyoruz. Yakın dönemde Gezi olayları söz konusuydu. Çevreci bir hassasiyet söz konusuydu. O Gezi komitesi Ankara'ya gelip ne talep etmişti? İşte büyük projeler yapılmasın, 3. Havalimanı yapılmasın, köprü yapılmasın. Bugün bakıyorsunuz bir takım hassasiyetlerden bahsediliyor. Ama hedef ne? Kanal İstanbul yapılmasın.

Bu sistematik bir saldırı. Nasıl? Bunu örneklerle ben size örneklerle anlatayım. Yaklaşık 15 gündür Türkiye'de tartışılan 4 tane başlık var.

Haberin Devamı

1- İRTİCA TARTIŞMALARI: HARP AKADEMİLERİNE GİRİŞ YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİRİLDİ

Harp Akademilerine giriş yönetmeliği değiştirildi. Şimdi burada kıyamet kopartıldı. Ne dendi... Soyut olan irtica kavramının yerine daha somut bir tarif getirildi. Yani harp akademilerine girişte güvenlik soruşturması dahil çok daha etkin tedbirlerin alınmasına öngören bir yönetmelik devreye girdi. Ama bu sanki laiklik hedef alınıyormuş gibi kamuoyuna yansıtıldı.

2- "MUSTAFA KEMAL'İN ADI ASKERİ KURS ÖNERGESİNDEN ÇIKARILDI" YALANI

Bununla yetinmediler. Arkasından şu iddia ortaya atıldı. Mustafa Kemal'in adı askeri kurs önergesinden çıkarıldı. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adının askeri kurs önergesinden çıkartıldığı iddiasının bir yalan olduğu üzerinden 24 saat geçmeden ortaya çıkartıldı.

3- ATATÜRK İLKE VE İNKILAP DERSİNİN KALDIRILDIĞI İDDİASI

Sonra ne geldi. Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğü müfredatından Atatürk İlke ve İnkılap dersinin kaldırıldığı iddiası. İddia diyelim iddia değil de. Yalan. Bunun da 24 saat içerisinde çürütüldüğünü gördük. Böyle bir durumun söz konusu olmadığını gördük.

4- TÜMGENERAL DAVUT ALA HEDEF GÖSTERİLDİ

Sonra bir tümamiralin kendi evindeki bir fotoğrafı gündeme geldi. Bu fotoğraf üzerinden başka bir algı operasyonları yapılmaya çalışıldı. Arkasından kandil mesajı yayınladı diye bir Tümgeneral Davut Ala hedef gösterildi. Kimdir Davut Ala?

Haberin Devamı

15 Temmuz akşamında İstanbul Kartaltepe Kışlası'nın komutanı. FETÖ'cü hainlerle bizzat çatışmaya giren, 7 kurşunla yaralanan bir kahraman, bir 15 Temmuz kahramanı. Kandil mesajı yayınladı diye bu bildiride imzası olan emekli amirallerden biri tarafından "yazıklar olsun" ifadesinin geçtiği bir twitle kamuoyuna hedef gösterildi. Aynı o "yazıklar olsun" kelimesini kullanan emekli amiral Yahudi vatandaşlarımızın bayramını da kutladı. Bence son derece doğru. Paskalya bayramını kutluyorlar. O da doğru.

"NEDEN RAHATSIZ OLURSUNUZ?"

Bütün bunlar ortadayken bir generalin kandil mesajı yayınlamasından siz neden rahatsız olursunuz? TSK'yı hedef alan sistematik bir operasyonun zemin taşlarını döşemek için neden kullanırsınız? Ve arkasından da bu bildiri geliyor.

Şimdi bu bildiri öyle bir gecede hazırlanmış bir bildiri izlenimi vermiyor. Siz sadece 103 kişinin imzasını toplamaya kalksanız bunun üzerinde epey bir mesai harcamanızı gerektiren söz konusu

Haberin Devamı

Şimdi Montrö'den bahsediliyor. Allah aşkına Montrö'yü tartışmaya açan kimse var mı bu ülkede? Şimdi Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un bir televizyon yayınındaki ifadesinden bahsediliyor. Orada gazetecinin sorusu üzerine sayın Şentop, teknik olarak mümkün diyor, yeterli yoğurt bulunması durumunda Marmara Denizi'nin suyunda ayran yapılması gibi. Yani imkansız diyor, böyle bir durum söz konusu değil diyor. Bunun üzerinden kıyamet kopartılıyor ve buraya geliyoruz.

"BU GÜÇLER TARAFINDAN KÖŞEYE SIKIŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYORSUNUZ"

Mavi Vatan'dan bahsediyoruz değil mi? Allah aşkına bu Mavi Vatan konusunda taviz vermediği için bütün dünyayı karşısına alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil mi? Bugün bizim uğrattığımız birçok sorunun temelinde Mavi Vatan'dan son 5 yıl taviz vermememizin bir gerekçesi değil mi bütün bunlar?

Eğer siz Doğu Akdeniz'de bayrak göstermeseniz, orada doğal gaz aramasanız, petrol aramasanız, Libya'yla o anlaşmayı yapmasanız emin olun hiç kimsenin sizle herhangi bir düzlemde ne Avrupa Birliği'nin ne de ABD'nin tarihinin bu döneminde ciddi bir sorunu olmaz. Siz Mavi Vatan'dan taviz vermediğiniz için zaten bugün bu güçler tarafından bugün köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyorsunuz. Yani bütün bu tartışmalara baktığımız zaman sistematik bir şekilde TSK'nın hedef alındığını Türkiye'nin içeride ve dışarıda pandeminin de etkisiyle içinden geçtiği bu kritik süreçte maalesef Türk ordusunda geçmişte görev almış komutanların altına imza attığı bir bildiriyle dış dünyaya, kamuoyuna işte böyle rüzgar esse nezle olan içinde kendi böyle ciddi sorunlar yaşayan bir ülke olarak gösterilmeye çalışıldığını bilerek yada bilmeyerek böyle bir imajın edildiğini görüyoruz.

Haberin Devamı

Şunu söyleyeyim... Eğer bu komutanlarımız gerçekten siyasete bu kadar heveslilerse hemen yarın gidip bir siyasi partiye başvuruda bulunabilirler. Orada siyaset yapabilirler. Değerli görüşlerini kamuoyuna ifade edebilirler. Ama bunu böyle bir dönemde bir bildiriyle gece yarısı bildirisiyle kamuyouna duyurduğunuzda Türkiye gibi yakın tarihi darbelerle aynı zamanda darbeler tarihi olan bir ülkede yanlış anlaşılırsınız. Kamuoyunu yanlış yönlendirirsiniz. Ve böyle tepkiler de almanız son derece normaldir.

MUHALEFETİN TEPKİLERİ

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un da desteklerine dair bir twitini gördüm ben. Ama ben ümidimi kaybetmiyorum. Bunun bir turnosol kağıdı işlemi gören bir bildiri olacağını ümidini taşıyorum. Neden? Hem CHP'den hem İYİ Parti'den hem de diğer siyasi partilerden Türkiye'nin artık darbelerle hizaya getirilecek bir ülke olmadığını haykırmalarını ve demokrasi vurgusu yapan ifadelerle bu durumu kınamalarını bekliyorum. Bunu bir vatandaş olarak ümit ediyorum.

Çünkü biz bunu hak etmiyoruz. Biz sabah erken kalkanın darbe yaptığı o eski orta Amerika ülkelerinden biri değiliz. Ya da Afrika'nın sınırlarının cetvellerle çizilmiş o kabile devletlerinden biri değiliz. Yani bir grup emekli amiralin gece oturup aralarında imzaladıkları bir bildiriyle Türk demokrasisinin hedef almalarını kabul edilebilir bir tarafı yok. Yani buna dünyanın neresinden bakıyorsanız bakın hangi ideolojik görüşü taşıyorsanız taşıyın, bunun kabul edilebilir bir tarafı yok.

Herkesin demokrasilerdeki yeri, pozisyonu, konusu bellidir. Emekli askerlerin de, muvazzafların da yeri bellidir. Siyasetçilerin de, vatandaşın da, seçmenin de bellidir. Ben dediğim gibi bütün muhalefet partilerinden bu bildiriyi kınayan bir açıklama bekliyorum. Bunu ümit ediyorum. Olmazsa... Ben Türk demokrasisinin henüz hala en azından belli bazı kesimlerde bazı siyasi partilerde yerleşmediği gibi bir kanaate sahip olacağım.

Son not şunu söyleyeyim... Şu söyleniyor. "Efendim ne var işte 103 tane amiral böyle birşey yapmış. Buradan darbe çığırtkanlığı yapılıyor. Bıktık bundan" filan gibi bunu bir legalleştirme, normalleştirme çabası gibi bazı açıklamalar, yorumlar da görüyorum. Bakın dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir açıklama normal karşılanamaz. Onu legalleştirmeye çalışanlar da o açıklamanın altına imza atanlar kadar demokrasiden nasibini almamış insanlardır. Kimse lütfen bu anti-demokratik bildiriyi de, altına imza atan kişileri de normal insanlarmış, normal eylemde bulunmuşlar gibi göstermesin.

Bu resmen Türk demokrasisini hedef alan yakışıksız bir bildiridir.

Yazarlar