Gündem Aşırı ilaç tüketiminin nedeni ‘depresyon ve anksiyete’

Aşırı ilaç tüketiminin nedeni ‘depresyon ve anksiyete’

05.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:

Türkiye’de her 10 kişiden 1’in antidepresan kullandığını söyleyen uzmanlar, kadınlarda bu oranın 2 katına çıktığı tespitini yapıyor. Uzmanlar Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin yaşam boyu bir veya birden fazla ruhsal bozukluk yaşadığını söylüyor

Aşırı ilaç tüketiminin nedeni ‘depresyon ve anksiyete’

Aşırı ilaç tüketiminin nedeni ‘depresyon ve anksiyete’
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) global depresyon oran araştırmasına göre Türkiye’de depresyon sorunu yaşayanların sayısı 3 milyon 200 bini geçmiş durumda. Başka bir ifadeyle nüfusun yüzde 4’ünden fazlası depresyonla boğuşuyor.

Haberin Devamı

Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Doğan Şahin, antidepresan kullanımının sadece Türkiye’de değil dünya genelinde arttığına dikkat çekerken; “Antidepresanların sadece depresyona değil bir çok psikiyatrik sorun ve tıbbi hastalığa iyi geldiğinin anlaşılması kullanım alanını genişletti. İnsanların yaşadığı sorunlar, stres, travma yaratan savaş, yoksulluk, şiddet artışı ilaca eğimi yükseltmiş durumda. Bu durum ilaca yönelimi de artırıyor” dedi.

Prof. Dr. Şahin, insanlar üzerinde yaratılan küresel algıya da dikkat çekerek şu bilgileri paylaştı: “Dünyada şiddet bitmedikçe, gelir adaletsizliği düzelmedikçe, daha demokratik bir yönetim olmadıkça, insanları ister antidepresanlarla, ister psikoterapi ile iyileştirmeye çalışın, barış içinde huzurlu, mutlu bireyler olmayacaktır. Duygusal, düşünsel en büyük sorun, mevcut dünya düzeninin çok sayıda sorun yaratmasına karşın bunu şahsi kabahatmiş gibi algılamamızın sağlanması. İnsanlar yaşadıkları sorunların nedenini, dolayısıyla sistemi sorgulayacaklarına kendilerini suçluyorlar.”

Haberin Devamı

NÜFUSUN YÜZDE 20'Sİ

Florence Nightingale Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Öğretim Üyesi Dr. Evrim Göde Öğüten, Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin yaşam boyu bir veya birden fazla ruhsal bozukluk yaşadığını belirterek, “En sık karşılaşılan ruhsal sorun depresyon. Anksiyete bozuklukları, panik bozukluğu, sosyal fobi ve şizofreni hastalıkları depresyonu takip ediyor. Son yıllarda artan işsizlik, yoksulluk, doğal afetler, art arda yaşanan terör olaylar bireylerin özgün ruhsal yapılarında iz bırakmaya başladı. Yoğun iş temposu, iş kazaları, tükenmişlik, kentlere göç, şehir nüfusunun artması, kaotik metropol yaşamı, zorlu yaşam koşulları da ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

KADINLAR DAHA ÇOK KULLANIYOR

Yaklaşık 10 kişiden 1’inin antidepresan kullandığını, kadınlardaki ilaç kullanım oranının erkeklerin iki katı olduğunu söyleyen Dr. Öğüten, şu bilgileri aktardı: “Türkiye’de antidepresan kullanım oranı son 6 yılda yüzde 50 üzerinde artış gösterdi. Kontrolsüz kullanım söz konusu. Ülkemizdeki intihar oranları son 40 yılda ise yüzde 50 arttı. Son 10 yılda yaklaşık 29 bin kişi intihar sonucu yaşamını yitirdi. Bu rakamın yüzde 27’sini kadınlar, yüzde 73’ünü erkekler oluşturuyor. Oran, gençler ve genç erişkin nüfusta artış gösteriyor. Genel olarak ülkenin doğusuna gittikçe ruhsal bozukluk yaygınlığı artıyor. Ancak batıda ruhsal hastalık tanı oranı doğudan daha yüksek. Depresyon ve ruhsal hastalıklar ciddi işgücü kaybına, bakıcı yüküne, sosyal yeti yitimine neden oluyor. Etkili tedavi edilmeyen depresyon hastalarında intihar ile ölüm riski yüzde 15.”

Haberin Devamı

ŞİDDET ÇOK ARTTI

“Tek çeşit ve tek dereceli depresyon yok” diyen Prof. Dr. Şahin, “İki uçlu duygudurum bozukluğuna bağlı, psikotik bir depresyon vakasına etkili bir psikoterapi uygulayamazsınız. Ağır bir depresyonda hasta psikotik olmasa bile ilaç kullanmadan psikoterapi ile tedavi etmeye kalkmak, hastanın çok zaman kaybetmesine ve belki o sürede intihar etmesine neden olabilir. Çağımız insanın daha kırılgan ve psikiyatrik sorunlara eğilimli olmasının çok fazla sebebi var. Toplumsal şiddet çok artmış durumda. İkinci sorun ekonomik adaletsizlik. Servet giderek küçük bir azınlığın elinde toplanıyor. Üçüncü faktör insanların kendilerini zayıf, etkisiz hissetmeleri. Dördüncü etken, ‘kendi hayatınla ilgili her şeyden sen sorumlusun’ inancı. ‘Bak yapan nasıl yapıyor, yeterince istesen ve gayret edersen her şeyi elde edebilirsin’ şeklinde düşünmeye zorlanan insanlar işsizliğinden, yoksulluğundan, yalnızlığından, çaresizliğinden kendisini sorumlu hissediyor” diye konuştu.