Gündem Balbay’a savcıdan ilginç sorular

Balbay’a savcıdan ilginç sorular

07.07.2008 - 03:27 | Son Güncellenme:

ART televizyonunda gazeteci Emin Çölaşan’ın sorularını yanıtlayan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Balbay, “ABD Büyükelçisi ile yemek yemişim. Amerika’da hükümete destek olmama yönünde hava değişmiş. ‘Bu nedir, açıkla’ dediler. Büyükelçi herkesle konuştu” dedi

Balbay’a savcıdan ilginç sorular

Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınıp serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, savcıya verdiği, 4 baskı yapmış kitaplarının mahkemeye suç delili olarak sunulduğunu, davetiyeli açık toplantılara katılmak ve ödül almakla suçlandığını söyledi.
ART televizyonunda gazeteci Emin Çölaşan’ın sorularını yanıtlayan Balbay, gözaltına alınmasından serbest kalmasına kadar geçen süreci şöyle anlattı:
Oğlum 38 günlük, biraz da gazlı. Sabaha kadar eşim idare etti. Sonra ben kucağıma aldım. Kapı iki kez çalınınca, ‘normal değil’ dedim. Polis, mahalle muhtarı kapıdaydı. Arama emrinde, ‘Ergenekon’ yazısını gördüm. Kızım Yağmur uyandı, balkonda bir gün önce böcek bulunmuştu. ‘Böcekler evin her tarafını sarmış, polis onları arıyor’ dedim. Evde bilgisayarım yok, kızımın bilgisayarını aldılar. Buldukları belgeleri masanın üzerine yığdılar.

Polise radyo programı

Çamaşırları sordum, ‘isterseniz yanınıza alın’ dediler. Arabaya bindik, bir polis, ‘bugün yapamadığınız radyo programını, yapsanız ne diyecektiniz’ dedi. Ben de anlattım. Radyo programını onlara yapmış oldum. Adliyeye geldik, onlarca gazeteci. Oradan emniyete gittik. Sivil plakalı araç olduğu için almak istemediler. Ben de ‘ısrar etmeyin’ diye espri yaptım.
Hücrede beklettiler. Saati de aldıkları için zamanı bilemiyorum. Havaalanına giderken, sağlık kontrolü için Çubuk’ta sağlık ocağına götürdüler. Uçağa bindik, arkamızda bir Cumhuriyet okuru, ‘Biz size inanıyoruz’ dedi. Yanımda Sinan Aygün oturuyor. Uçaktan indik, yine sağlık muayenesi. 2.5 saat bekledik. Sağlık  muayenesi insanın sağlığını bozabilir.

‘PKK’dan çay getirin’

Emniyette demir kapılar kapanıyor. Dördüncü kata çıkardılar. ‘Çay ister misin’ dediler. İstedim. ‘PKK’dan çay getirin’ dedi. Meğer en iyi çayı o şube yapıyormuş. Çekyat getirdiler, o gece orada yattım. Yüksek lisans yapan polisler var. Onlar da kafalarında bizi oturtmuşlar. Biri ‘Kürt kimliği’ diye kitabını getirdi.

“Ergenekon nasıl bir örgüt?”

‘Ergenekon sizce nasıl bir örgüt?’ diye sordular. ‘Göreceğiz, sizden öğreneceğim’ dedim. Polis inanmış böyle bir örgütün varlığına. Avukatım uyardı, ‘İfade verirsin, 2 saatte gazetelere gider’ diye. Emniyette ayrı yerlerde kaldık, paşalarla temas olmadı. Tuvalete giderken karşılaşıyorduk. 400 sayfa kitap okudum. İfade vermeyeceğimi söyleyince polis bozuldu. 3 gün kaldım, neyle suçlandığımı bilmiyorum. Bir gün uzatma alınca, yine sağlık kontrolüne götürdüler sabaha karşı. Savcı karşısına çıkıp mahkemeye sevk edildik. Savcı karşısına çıkmayı beklerken özel bir bölümde tuttular. Zekeriya Öz girip çıkıyor ama bizi başka savcı sorguladı.

Terör örgütü üyesi olmak

‘Ergenekon terör örgütüne üye olmaktan karşımızdasınız, bilgisayarınızdan çıkan belgeler herkeste olmayacak şeyler” dediler. Bunların yayımlanmış kitaplarımda kullandığım belgeler olduğunu anlattım. ‘İran Raporu’ kitabı için bin sayfalık belge okudum. Bir kısmı MGK’ya da sunulmuş raporlar. ‘Bunlar nereden geliyor size?’ diye sordu. ‘Gazeteci haber kaynağını açıklamaz’ dedim. PKK ile ilgili kitap hazırlığım vardı, o belgeleri aldılar.
Daha önce tutuklananları, Veli Küçük’ü sordular. Tanımadığımı, Susurluk’la ilgili yazdığımı anlattım. ‘Susurluk aydınlandı mı?’ diye sordular. ‘Telefon faturanızı kim ödüyor? Kabarık geliyordur’ dedi.

Neden ödülü aldın?

Vedat Yenerer’in Kuvayi Milliye sitesi var. Bana ödül verdiler. ‘Neden ödülü aldın’ diye sordu. Rauf Denktaş da almıştı. Hurşit Tolon ve Şener Eruygur ile ilgili her şeyi soruyorlar. Tolon, bir duyuru yayımlatacak, ‘Mustafa Balbay yardımcı olur’ demiş. ‘Bu nedir?’ diye sordular. 2.5 milyarmış, indirim istedim. ‘İndirimli ilan yayınlatma suçu, çete?...

Paşa’dan alıp sormuşlar

Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’la görüştüm, kaygılıydılar. Memleketi konuştuk. İstihbarat Başkanı Levent Ersöz ile görüştüm makamında. Makam odasında kamera varmış. İç güvenlik kamerası. Gizli kayıt yapmış. Askerden mi sızdı savcılığa bilmiyorum. Şener Paşa’nın arşivindenmiş.
‘Niye konuştun?’ diye sordular. En kıdemli Ankara Temsilcisi’yim. Herkesle görüşürüm. En az 5 gazetenin temsilcisinin gittiğini biliyorum. ‘Medya teslim oldu, ne yapacağız?’ dediler. ‘Biz yalnız kaldık’ dedik. Ortalık gergin, karşılıklı konuşuyoruz. Nezaket ziyareti, ülke sorunları üzerine konuşuyoruz. Zaten delil olmayacağını görmüşler. Ben de, ‘60, 70, 80’leri gördük, oyun sahasında oynamak lazım’ dedim. Savcı, ‘Oyun sahası nedir?’ dedi. ‘Meclis, siyaset’ dedim...
Emekli subaylarla gazeteciler darbe yapabilir mi? Sivil arayışları da darbecilerle bağlantılı hale getirme zeminini yokluyorlar. Savcılardan onu hissettim. Mustafa Özbek’i nereden tanıyormuşum. Türkiyem Topluluğu kurmuşlar, toplantılar yapıyorlar. Neden Özbek’e ‘başkan’ diyormuşum. Rolüm neymiş. Özbek parti kurmak istedi, ben karşı çıktım.

Hangi güç bir araya getiriyor?

Türkiyem Topluluğu davetiyesi bulmuşlar. Adı üstünde davetiye. ‘Gizli toplantı mı? Haberal’ın Gölbaşı toplantıları nedir?’ diye sordular.  Kamran İnan’ın toplantıları var. Gülsün Bilgehan, Hulki Cevizoğlu, Mümtaz Soysal, Şükrü Sina Gürel katılıyor. ‘Bu kadar farklı insanı bir araya hangi güç getiriyor?’ diye soruyor. Bizi de dinlemişler; ‘Bu Emin Çölaşan bizim dinlemelerle neden alay ediyor?’ diye sordular.

ABD Büyükelçisi ile yemek

ABD Büyükelçisi ile yemek yemişim. Bu yemeği İlhan Selçuk sormuş, gazeteden İbrahim Yıldız’a.  ABD’deki arkadaşımız Dick Cheney’nin danışmanıyla konuşmuş. Amerika’da hükümete destek olmama yönünde hava değişmiş. ‘Bu nedir, açıkla’ dediler.
Yemeğe benimle birlikte Zaman gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Referans gazetesi Ankara Temsilcisi Erdal Sağlam da davetliydi. Büyükelçi herkesle konuştu. Neden konuştu? ‘ABD Büyükelçisi’ni de çağırın’ diyecektim.

Haberin Devamı

Sonrası Metris yolu
Ahmet Necdet Sezer belgesi diye bir belge getirdiler, ‘açıkla’ dediler. Bir vatandaş göndermiş. 1’den 25’e kadar isimler yazıyor. İlk isim Ahmet Necdet Sezer, Mustafa Koç da var. Bu isimler CHP’ye girerse iyi olurmuş. ‘Bu liste nedir?’ diyorlar. Vatandaş 25 ismin CHP’ye girmesini istiyor. Bu benim suç listemde. Kara mizah, hüzün verici. Bir korku imparatorluğu yaratıyorlar.

Bebeğin 40’ını göremedim

Mahkemeden sonra beklerken polise sordum ‘buradan sonra neresi’ diye. ‘Metris’ dediler. Bebeğin 40’ını göremedim. Bankadaki para eğitimlerine 2 yıl yeter diye düşünceler geçti o an. Annemin bir lafı vardır, ‘Saç düzeni biter hamur biter, ev düzeni biter ömür biter’ diye. Öyle düşündüm o an. Yargıç olumluydu. O da belgelere taktı. Savcı, verdiğim kitapları suç delili diye sunmuş mahkemeye. 4 baskı yapan kitap olduğunu söyledim, yargıç, ‘yayın yoluyla gizli belgelerden ajanlığa kadar gider?’ dedi. Suçun tam şekli; ‘Yasadışı Ergenekon örgütüne üye olma, halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik.’ Hani bir belge var mı? Çok ağır bir suçlama.

Cumhuriyet neden az satıyor?

Jandarma teşkilatının iç bilgi notu varmış. ‘Cumhuriyet gazetesine 100 bin YTL verip dağıtımı sağlanabilir mi’ diye. ‘Cumhuriyet neden az satıyor?’ dediler. ‘Kışlaya aldınız da mı satılmıyor?’ dedim. Hiç dahlimiz yok, kendi aralarında... Bu yöntemle bir kuruş geçmedi bize. Sevgi Erenerol, biriyle konuşuyor; ‘Bu konuyu Mustafa Balbay ile Emin Çölaşan işler’ diyorlar. Bağımı sordular. Tanımam, telefonuna bile çıkmadım. Oktay Ekşi, Mesudiye şenlikleri için davet göndermiş, biraz da haber olmamasının sitemiyle, ‘kimsenin haberi yok ama’ başlığıyla. ‘Ne demek?’ diye sordular.

Sinan Aygün başbakan

Sinan Aygün, oturduğu yerde mırıldanıyordu beklerken, ‘Beni zorla başbakan yapacaklar’ diye. Benim tahminin içerde bir AKP halkası var. Bilgiler oradan sızıyor. Star’a, El-Sabah’a, Tayyip Star’ına servis yapıyorlar. Bana sorulan sorular ve ifademden yapılan cımbızlamalar ışığında söylüyorum; bu iş akla hayale gelmeyecek kişilere sıçrayabilir, kendini sırça köşkte görenler de ayaklarını denk alsınlar. Çünkü bu yapı, AKP çerçevesinde, ‘Ya bizdensin ya teröristsin’ noktasına gidiyor.

Komutanların tırnakları sökülüyor

Sezer belgesini görünce alnımdan vurulmuşa döndüm. Bunların hedefi birinci aşamada TSK’yı yıpratmak ve göreve gelecek komutanları tırnakları sökülmüş vaziyette masaya oturtmak. Ben gazeteciyim, her kesimden tanıdıklarım var. Atilla Uğur’u tanıyor muyum? Öcalan’ı getiren ekibin başındaki albay. Tutuklandı. Yarım dakika tuvalete giderken karşılaştık. Prof. Ercüment Ovalı. Kök hücre konusunda ilk araştırmaları yapan kişi. Dört gün hücrede kaldı, köklediler adamı.

Haberin Devamı

Saat saat gözaltı
Balbay, gözaltında ve adliyede geçirdiği saatleri şöyle anlattı:
(1 Temmuz) Sabah 07.20 polis kapıyı çaldı. Ankara’dan ayrılırken Çubuk’ta sağlık ocağında muayene edildim. İstanbul’da sağlık muayenesi için 2.5 saat bekletildim.
Emniyette 3 gün kaldım, bir gün süre uzatımı aldılar. Sabaha karşı 02.30’da yine sağlık muayenesine götürdüler. 03.30’a kadar bekledik.
(4 Temmuz) Cuma sabahı 10.00 gibi adliyeye sevk edildik. Savcı karşısına çıkıp, mahkemeye sevk edilmemiz 35 saat sürdü. Sabah 10.00’dan 17.00’ye kadar savcı karşısına çıkmayı bekledik. Sorgu 18.00 gibi başladı.
(5 Temmuz) Cumartesi sabah 03.20’ de savcılık sorgusu bitti. Sonra mahkemeye sevk edildik. Saat 18.50’de mahkemeden serbest kaldım.