Gündem Dere değil çamur deryası! En acı gerçek

Dere değil çamur deryası! En acı gerçek

22.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

İstanbul’daki derelerin hali, müsilaj vahametini en acı şekilde ortaya koyuyor. 16 milyonluk şehrin evsel, sanayi atıklarının döküldüğü Haramidere, tekstil, boyama ve kot fabrikaları nedeniyle hem kokuyor hem korkunç kirli. Haramidere denizle birleştiği Ambarlı Dolum Tesisleri’nde siyah renge bürünürken Ayamama Deresi ile Kadıköy üzerinden Marmara’yla buluşan Kurbağalıdere’de ise durum vahim.

Dere değil çamur deryası En acı gerçek

CİHAT ASLAN İstanbul - Milliyet olarak, Marmara Denizi’ni tehdit eden müsilajın sebeplerini takibimizde kirliliğe neden olan dere, çay ve akarsuları gezimizde, bir haftada Çanakkale Biga Çayı, Balıkesir Gönen Çayı, Bursa Nilüfer Çayı ve Kocaeli Tavşanlı ve Sarımeşe Deresi’ni gezdik. Yedi günde 2000 km’lik kirlilik takibinde son durağımız İstanbul’un Haramidere, Ayamama ve Kurbağalıdere’si oldu. Marmara Denizi’ni tehdit eden müsilaj kirliliğinde şüphesiz en önemli şehirlerin başında İstanbul geliyor. Ağır sanayinin yer aldığı 16 milyonu geçen nüfusu ile kirlenmenin en çok yaşandığı kent olan İstanbul’daki derelerin son hali, müsilajın en büyük nedeni olarak gösterilebilir. Gezdiğimiz derelerde kirliliğin yüksek olduğunu gözlemledik. Kentin evsel ve sanayi atıklarının kanalizasyon aracılığıyla boşaldığı dereler, arıtılmadan boşaltılan fabrika atıkları ile kimyasal zehre dönerek hem şehrin içinden geçiyor hem de Marmara’ya dökülerek denizi kirletiyor. Devlet Su İşleri İstanbul 14. Bölge Müdürlüğü’nün derelerin çıkış noktası için verdiği haritaya göre Haramidere’nin kaynağından çıktıktan sonra yeryüzü ile buluştuğu Akçapınar Mahallesi’ndeki Evren Sanayi Sitesi’nde debi düşüklüğü nedeniyle su azlığı dikkat çekiyor. Suyun burada kanalizasyon ve sanayi bölgesinden geçmediği düşünülünce temiz görünüyor.

Haberin Devamı

Dere değil çamur deryası En acı gerçek

Dere, Evren 1-2 Sanayi Siteleri’nden geçişi sırasında en kirli haline dönüşüyor. Tekstil boyama, gübre, kot fabrikaları ile ağır sanayinin yer aldığı bölgeden geçen Haramidere’nin rengi akıl almaz şekilde bozuluyor. Dereye arıtma kullanmadan atık atan kot fabrikaları nedeniyle rengi deniz mavisi yerine kot mavisine dönüşüyor. Narman Et Kesimhanesi’nin altından geçen fabrikaların zehirli suyu, kot kokusuna da sebep oluyor. Kesimhanenin önünde konuştuğumuz Mehmet Narlı, “Derenin rengine bakarsanız bazen kot fabrikasında ne renk pantolonların çıktığını anlarsınız. Bu bölge sanayi bölgesi, her yerden atık atılıyor. Kimsenin de arıttığını düşünmüyoruz” diyor.

Fabrikaların arasından geçen derenin güzergâhı 1 milyonluk nüfusu ile Türkiye’deki 50 ilden daha fazla nüfusu olan Esenyurt’tan geçiyor. Burada da evsel atıklarla kahverengiye dönüşüyor. Bazen yerin altından bazen de şehrin içinden geçen dere, Esenyurt’ta da kötü kokuya sebep oluyor. Şehir merkezinde derenin yanından geçtiği işletme sahipleri de hem kokudan hem de derenin renginden rahatsız. Haramidere’nin yanından geçtiği bir işletmeci, “Bu derenin her zamanki hali. Rengini hiç kahverengi ve siyah dışında göremedik. Şu an debisi düşük. Kışın yağmurlarla taştığı da oluyor. Kokusundan insan rahatsız olmaz mı?” diyor. Esenyurt Devlet Hastanesi’nin ve Gaziler Parkı’nın hemen dibinden geçen Haramidere, Avcılar Ambarlı Dolum Tesisleri’ne kadar kahverengiye dönüyor. Burada etrafındaki sanayi tesislerinin atıkları ile de buluşan Haramidere, fabrikaların arasından siyaha dönüşmeye başlayan rengi ile Marmara Denizi’ne dökülüyor.

Haberin Devamı

Dere değil çamur deryası En acı gerçek

KURBAĞALIDERE’NİN KAYNAĞI

Kadıköy’den Marmara Denizi’ne dökülen ve geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ıslah çalışması başlatılan Kurbağalıdere de zaman zaman kirlilik haberleriyle gündeme geliyor. Yaklaşık 10 ayrı kolu olan Kurbağalıdere birkaç noktadan zemin suları ile oluşuyor. Kayışdağı’nın hemen altındaki Emekevler Mahallesi’ndeki kaynağından yaptığımız gözlemde öncelikle tertermiz göründüğü

Haberin Devamı

söylenebilir. Derenin debisi her ne kadar düşük olsa da akan suyun rengi temiz. Hemen yanında Cumartesi Pazarı ve satışa hazır kurbanlıkların olduğu büyük ahırlar var. Derenin içinden geçtiği bölgelerde rengi çok değişmese de o berraklığından pek eser olmuyor. Kadıköy’den Marmara Denizi’ne dökülen Kurbağalıdere’nin o eski kokusundan eser yok ancak renginde değişim ilk noktasından rahatlıkla gözlenebiliyor.

Dere değil çamur deryası En acı gerçek

KIRMIZI AKAN AYAMAMA

Şirinevler, Yenibosna gibi bölgelerden geçen Ayamama Deresi’nde de durum Haramidere’den farksız. Mahmutbey-Yeşilköy Bağlantı Yolu’nun altından geçen Ayamama, yaz ayları nedeniyle bazı yerlerde debisi düşük halde kurumuş. Ancak suyun olduğu bölgelerde ise rengi diğer derelerle aynı kaderi yaşıyor. Askeri bölgenin yanından geçen Ayamama Deresi’nin renginde yer yer kırmızılık ve kahverengilik mevcut. Ataköy Rauf Orbay Caddesi’nin altından girişe kapalı bölge arasından geçen Ayamama Deresi, Marmara’ya kahverengi şekilde akıyor.

‘İSTANBUL DERELERİNİN MEMBALARI KURUDU’

Haberin Devamı

Çevre ve Orman Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Marmara Havzası’nın özel alan ilan edilmesi gerektiğini belirterek, sorunun çözümü için önerilerde bulundu:

“Eğer Marmara’yı hassas alan ilan ederseniz, dereleri, nehirleri, akarsuları da hassas alan ilan etmiş olacaksınız. Buraya verilen suların kirlilik yükü de kirletici değerleri de sınır değerlerinin altına indirilmek zorunda. Marmara Denizi bize müsilajla ‘Ben boğulup ölüyorum’ diyor. Sanayiden gelen atık sular, deniz derin deşarjı ile verilen atık sular, sanayilerin arıtma çamurlarının Marmara Denizi’ne verilmesini önlemek zorundayız. Marmara çevresindeki bütün derelerin incelemeye alınması gerekiyor. Çevresindeki suların yüzde 80’i maalesef 4’üncü kalitede en kirli su derecesinde. Yani bağıra bağıra ‘Ben Marmara’ya kirli su taşıyorum’ diyor. Belediyelerin, dereleri kanalizasyon gibi kullanmaları önlenmeli. Fabrika atık suyunu kanalizasyona bağlıyor. Kanalizasyonun bağlantı yeri. Bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kesinlikle yasaklamalı. Derelerin kaynaklarını bulamazsınız. Kaynak suyu diye bir memba suyu kalmadı.”