Gündem Facebook’tan sosyal medyaya ‘Vahşi Batı’ benzetmesi

Facebook’tan sosyal medyaya ‘Vahşi Batı’ benzetmesi

07.11.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:

Facebook, insanların hayatlarını sınırsız şekilde sergilediği, cinsellik, tehdit, şiddet, nefret söylemi ve zorbalığın dolu dizgin gittiği sosyal medya için “vahşi batı” benzetmesi yaptı. Facebook Türkiye ve Azerbaycan Kamu Politikaları Direktörü Sezen Yeşil, internet ilk çıktığında “tamamen kontrolsüz, isteyenin istediği gibi at koşturabileceği”, hiçbir kuralın bulunmadığı bir algı olduğunu anımsatarak, “vahşi batı gibi bir ortam tasvir ediliyordu. Bir dereceye kadar sosyal medya içinde bu söylem hâlâ geçerli” dedi.

Facebook’tan sosyal medyaya ‘Vahşi Batı’  benzetmesi

ÖNDER YILMAZ Ankara - TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’na sunum yapan Facebook temsilcisi Yeşil, kurumsal hassasiyetleri ve kırmızı çizgilerini; “Kendine zarar verme, şiddete teşvik, tehlikeli kişi ve kuruluşlar, nefret söylemi, acımasız ve duyarsız espriler, inandırıcı tehditler, istenmeyen ticari e-postalar, suçu övmek, zorbalık/taciz, gizlilik/kimlik hırsızlığı, çocuk güvenliği, cinsel istismar, ele geçirilen hesaplar, sansürlenmemiş şiddet, dolandırıcılık, vefat etmiş bireyler ve denetime tabi ürünler” şeklinde sıraladı. Yeşil, “anayasamız” dediği söz konusu kriterleri uygularken yapay zekâya dayalı otomasyon sistemlerini kullandıklarını; çalışan 35 bin kişiden 15 bininin içerik incelemesi yaptığını bildirdi.

Haberin Devamı

‘Cadı’ örneği

Yeşil, kendi platformlarının da bir insan yapımı olduğu anımsatarak, “Sonuçta insan yapımı bir şey olduğu için hata oranları da söz konusu olabiliyor, hatalarımızı gördükçe düzeltmeye de çalışıyoruz. Bu anlamda geri bildirim almaya oldukça açığız” diye konuştu.

Yalan haber ve dezenformasyonla ilgili mücadele ettiklerine vurgu yapan Yeşil, matbaanın icat edildiği dönemde öncelikle cadıların nasıl yakılacağına ilişkin kitapların basıldığına dikkati çekerek şunları söyledi:

“Bu mücadelemiz kapsamında tek başımıza altından kalkabileceğimiz bir durum olmuyor ve ilgili tarafların, herkesin yardımına ihtiyacımız var, bilinçlenme en başında geliyor. Matbaa ilk icat edildiğinde en çok basılan ve satılan kitaplar bilimsel kitaplar olmamış, Katolik Kilisesi tarafından cadıların nasıl yakalanacağı, nasıl yakılacağı üzerine kitaplar olmuş. Dolayısıyla, oradaki teknoloji kullanımına benzer bir şekilde günümüzde de teknoloji, dezenformasyona alet edilebiliyor ne yazık ki. Dolayısıyla, teknoloji nötrdür, teknolojiyi nasıl kullandığımız insanlara kalmıştır. Tabii ki burada bilinçlendirmek çok önemli, bazen insanlar iyi niyetli de olsa dezenformasyona hizmet ettiğinin farkında olmayabiliyor. Dolayısıyla, bilinçlendirme anlamında hepimize görevler düşüyor toplum olarak.”

Haberin Devamı

Yeşil, dezenformasyonu azaltmak için ellerinden geleni yaptıklarını belirtirken, “Çünkü bizim iş modelimiz, reklamlardan para kazanmak üzerinedir. İşimizi sürdürebilmek, kârlılığımızı sürdürebilmek adına dezenformasyonla mücadeleye aşırı derecede önem veriyoruz” dedi. Bu konudaki çalışmaları “kaldır, azalt ve bilgilendir” şeklinde üç ayakta özetleyen Yeşil, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iki doğrulama ekibiyle birlikte çalıştıklarını anlattı.