Gündem Güneş bu şehirde batıdan batıyor

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

31.07.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Karadeniz’in inci kentlerinden biri olan fındığın dünya başkenti Giresun’da Karadeniz’in en romantik gün batımını izleyebilir, Giresun Adası’nda milattan önce 800 yılına yolculuk etme deneyimini yaşayabilirsiniz

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

Giresun ili ismini Yunanca eski adı “Kerasounta” kelimesinden alıyor. Bu ismin kaynağında iki rivayet var. Birincisi bölgede yetişen bol miktardaki kirazdan, ikincisi de şehrin üzerine kurulu olduğu yarımadanın denize doğru bir boynuz gibi uzanmasından. Eski Yunancada boynuza ‘Kerasus’, kiraza ‘ceressos’ deniliyormuş. Giresun Karadeniz’de güneşin denizden battığı nadir illerden biri. Bir akşam üstü sahil kenarında oturup denizi kızıla boyayan güneşin batışını seyretmenin keyfi bir başka oluyor! Tarih boyunca İskitler, Kimmerler, Amazonlar, Hunlar, Kumanlar, Peçenekler, Hazarlar, Bulgar Türkleri ve Oğuz Türkleri gibi birçok kavme ev sahipliği yapan Giresun, konumu, kültürel değerleriyle her mevsim gezilip görülmeye değer eşsiz güzelliklere sahip. Kümbet, Bektaş, Kulakkaya yaylaları şehir merkezine yakınlığıyla yayla turizmini oldukça elverişli kılıyor. Tirebolu ve Perşembe ilçelerinde ise duble yol geçirilmediği için deniz en azından henüz doldurulmamış. Kumsalları ve koyları bakir kalan ilçeler denize girmek için Doğu Karadeniz’de tercih edilebilecek yerlerden. Giresun’a ayrı bir değer katan başka bir özelliği ise Doğu Karadeniz’de bulunan tek adaya sahip olması.
Giresun Adası (Aretias) adeta kentin simgesi durumuda. “Ordu’da ada var!” deyince “Ama onun etrafundan gemi gecemeyi” dediler. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve yalancı akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmakta. Karadeniz’de Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeri.

Haberin Devamı

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

‘Zamanda Yolculuk’ adlı turizm projesi ile adayı ziyaret etmek isteyenlere tarih öncesi bir deneyim yaşatılıyor.

Adada M.Ö 800’e yolculuk
Yine hakkında birçok efsaneler anlatılan amozanların ve birçok kavmin yaşadığı adada mitolojik çağlara ait birçok kalıntı da bulunmakta. Giresun Adası çok farklı bir turizm etkinliğine de ev sahipliği yapıyor. Giresun Belediyesi, Türkiye Belediyeler Birliği ve İsveç Yerel Yönetimler ve Bölgeler Birliği ortaklığıyla gerçekleştirilen “Zamanda Yolculuk” projesi ile adayı ziyaret etmek isteyenlere tarih öncesi bir deneyim yaşatılıyor. “Herkül, İason ve Argonautlarla Altın Postun Peşinde” adlı etkinlikte adaya gelen turistlere Saka Türklerine ait kostümler veriliyor. Milattan önce 800 yılının canlandırıldığı adada turistleri Herkül ve Argonautlar karşılıyor. Gün boyu süren turda adanın yerlileri amazonlardan okçuluk eğitimi alınıyor, mitolojik çağın yemeklerinden yeniliyor. Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Adanır’ın anlattığı Birleşmiş Milletler ile Giresun Adası için geliştirdikleri Eko Turizm projesine hayran olduk. KARDOĞA olarak geliştirdikleri Karadeniz Turizm Ağı Projesiyle de Karadeniz’e bir gelenin bir daha gelmesi için tesislere rehberlik hizmeti vermeyi amaçlamışlar. Giresun’da turizmin geliştirilmesi çok önemli çünkü istihdam alanı dar olan ile aynı zamanda göç gelmesine karşın, giden göçü karşılayamamakta.

‘Koy verdik seni Gelevara’
Giresun denilince aklınıza kiraz, lahana çorbası, adası, Topal Osman, Fiskobirlik, Kümbet Yaylası, kalesi, 42 nolu Tirebolu Çayı ve Giresun Sallaması gibi çok şey gelir. Benim aklıma ise Karadeniz’in en meşhur türküsü ‘Gelevera Deresi’ geldi. Bu dere Balaban Dağları’ndan doğup özgürce 80 kilometre akarak Karadeniz’e dökülürdü. Üzerinde yapılan sayısız ve hesapsız HES’lerden dolayı türkülerle adını bildiğimiz Gelevera köyü evleriyle, camisiyle sular altında kalıp yok oldu.
“Koy verdik seni Gelevera” diyen ve kendisini Gelevera Çapulcusu olarak adlandırılan Hulusi Bilgin, aynen türküde olduğu gibi “Kimse almasun seni, yine bana galasun, hiç mi düşünmedin sen, sevdiğin böyle ağlar?” hissini veren amansız bir hukuk mücadelesine girişmiş.

Haberin Devamı

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

Haberin Devamı

Ne varsa eskilerde var!

Bir yandan yol kenarındaki böğürtlenlerden toplarken bir yandan da Yağlıdere vadisinde bulunan 12 adet kemer köprüye hayran hayran baktık. Bu köprülerden biri üzerinde yürümeden ve fotoğraf çektirmeden edemiyorsunuz. Bilgisayarı olmayan diplomasız mühendislerin zamanında yaptığı bu köprüler dağlarda gelecek olan sel sularına o kadar uygun ki. Modern ve eski köprü hangisi buraya uygun siz karar verin.. Dere kenarına ev yaparken derenin taşacağını düşünerek binaya girişi diğer bir deyişle subasman seviyesini hangisi yüksek tutmuş? Maalesef geleneksel mimariyi anlamadan etmeden betonlaşmaya başlamış ve güya modernleşmişiz!

Kuraklık burayı da vurdu

Doğal güzelliklerinin yanında Karadeniz bölgesini etkisi altına alan kuraklığın etkileri Giresun’da da kendini gösteriyor. Giresun aslında Ordu’dan üç gün önce yağmur duasına çıkmış. Türkiye’nin Rize’den sonra her mevsim ve en çok yağış alan ikinci ili olan Giresun da yağmura hasret. Normalde yılın yarısından fazla yağışlı güne sahip olan Giresun’da yılda metrekareye 1 tondan fazla yağış düşer. Ama bu yıl yamaçlarda sararmış fındık ağaçları görülüyor. HES inşaatlarında dinamit patlatılması nedeniyle de köylerdeki kaynaklar kurumuş. Belediye şimdi itfaiye tankerleriyle köylere su taşıyor. Giresun dağları ile Kuzey Anadolu dağlarının bazı kesimlerinden doğan çok sayıda akarsu var ve bu nedenle kıyı şeridi vadiler ağıyla yarılmış; düz alanı yok. Bu nedenle olsa gerek, Giresun ilinin en güzel yerinde çöp biriktirildiğini görünce şok oluyoruz. Şirin Erikli Koyu gibi lebi derya bir yerde denize hafriyat ve çöp dökülmesi inanılmaz bir şey. Hemen ileriden de içme suyu çekiliyor. “Yakında bu problem çözülecek” deniliyor. Yoksa Giresun doğu ve batısındaki sahiller kilometrelerce uzayıp giden doğal plajlarına yazık olacak.

Haberin Devamı

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

HES’ler doğanın düşmanı

Haberin Devamı

Hulusi Bey ve Yağlıdere Köyü Muhtarı İbrahim Bahri Kılıç ile Yağlıdere boyunca kısa bir gezinti yaptık. Yer yer de HES inşaatlarının molozları dere kıyısına depolanıp terk edilmiş olduğunu gördük. Bu molozlar sadece dereyi kirletip, suya set çekip sele neden olmuyor aynı zamanda karşı yamaçlarda aşınma ve heyelanlara da neden oluyor. Karadeniz’in bin bir çeşit yeşiline HES’lerin sevimsiz beton rengi de ilave edilmiş.

Güneş bu şehirde batıdan batıyor

Giresun Karadeniz’de güneşin denizden battığı nadir illerden biri. Bir akşam üstü sahil kenarında oturup denizi kızıla boyayan güneşin batışını seyretmenin keyfiyse bir başka.

En kaliteli fındık Giresun’da

İlin sahil kesiminde tarımsal faaliyetler içerisinde fındığın tartışılmaz üstünlüğü var. Miktar olarak en çok fındık Ordu’da yetişirken dünyanın en yağlı fındığı Giresun’dan çıkıyor. Ancak fındığın borsası Hamburg’daymış!
Giresun’un Zeytinlik Mahallesi ve Giresun Kalesi’nde zeytin imalathanesi olmasına rağmen ilde zeytin ağacı yok. Giresun yöresinde elde edilen bir de deli bal (yola çıkacakların iki-üç saat öncesinden yememeleri tavsiye olunuyor) ve çarşıda satılmayan taflanı yani kara yemişi de var. Fındığın dışında geçim kaynağı hayvancılık ve sebzecilik. Sahil kesimdeki önemli sayılabilecek bir faaliyet de balıkçılık. Son yıllarda Giresun’da da kültür balıkçılığı yaygınlaşmış.
Tirebolu- Eynesil bölgesinde çay yetiştiriciliği fındıktan sonra ikinci sırada olup, çoğu ailenin geçim kaynağını teşkil etmekte. Belki de bu nedenden dolayı DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Giresun Valisine çay banyosu yapması önerisinde bulunmuş! İçince olduğu gibi çayın banyosu da insanı rahatlatıyormuş.
Özetle Giresun, Anadolu’nun kuzeydoğusunda, doğal ve tarihi değerler açısından turizme oldukça elverişli, adası, bakir ormanları, yaylaları ve akarsuları olan ilgi çekici çok güzel bir yer.

Bunları yapmadan dönmeyin..

Giresun Valiliğine göre Giresun’a gelir de Karadeniz’in incilerinden biri olan Giresun Adası’na gitmeden, Kaleden şehri kuşbakışı seyretmeden, yazın akşamüstü mavi tura çıkmadan, yaylada ızgara keyfi yapmadan, dünyanın en lezzetli fındığını ve meşhur pidesini, hamsi böreği, ve karalahana yemeklerini tatmadan, Giresun müzesini görmeden, Kazancılar Çarşısı’nda satılan el yapımı hediyeliklerden satın almadan, sakın dönmeyin.

YARIN: KARADENİZ’İN LİDER ŞEHRİ TRABZON