Gündem Kararların zemini BÇG’de hazırlandı

Kararların zemini BÇG’de hazırlandı

14.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

103 sanıklı 28 Şubat iddianamesinde Refah Partisi’nin 1994 yerel seçimlerindeki başarısının ardından TSK içinde bir grubun askeri müdahale için harekete geçtiği ifade edildi. İddianamede BÇG adıyla faaliyet yürüten yapılanmanın, 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığına yer verildi.

Kararların zemini BÇG’de hazırlandı

28 Şubat davası, 22 Mayıs 2013’te 103 sanık hakkında açıldı. Bir numaralı sanığın dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı olduğu iddianamede, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir 2, FETÖ kumpası Balyoz davasında da tutuklanmasıyla kamuoyunun ismini tanıdığı emekli Orgeneral Çetin Doğan 3 numaralı sanık olarak yer aldı. 103 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirakle” suçlandığı 1309 sayfalık iddianamede, sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Aralarında eski başbakanlardan Tansu Çiller ve Meral Akşener’in de bulunduğu 465 kişi de 28 Şubat davasında “mağdur” olarak yer aldı.

Haberin Devamı

Davanın iddianamesinde, Refah Partisi’nin (RP) 1994 yerel seçimlerindeki başarısının ardından TSK içinde bir grubun askeri müdahale için harekete geçtiği ifade edilerek, bu nedenle ilk olarak askeri darbeye karşı çıkabilecek personelin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamak amacıyla faaliyette bulunulduğu anlatıldı. Refah Partisi’nin bir yıl sonraki genel seçimlerde en fazla oyu alması ve koalisyon hükümetinde büyük ortak olması üzerine, askeri müdahale düşüncesine sahip bu yapılanmanın parti ve halk üzerinde psikolojik harekat yürüttüğü kaydedilen iddianamede, Batı Çalışma Grubu (BÇG) adıyla faaliyet yürüten yapılanmanın, 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığına yer verildi.

1997’ye kadar iz yok

Haberin Devamı

İddianamede, BÇG izine 10 Nisan 1997’ye kadar hiçbir resmi belgede rastlanmadığı belirtilerek, “Soruşturma sonucunda ulaşılan kanaate göre BÇG’nin 10 Nisan 1997 tarihinde kurulmasından önce de ‘kriz masası grubu’ adı altında faaliyete geçtiği, bu grubun 28 Şubat 1997 tarihli MGK kararlarının alınmasını sağladığı, anılan kararların oluşturduğu siyasi kaos ve basının kamuoyunu hükümete karşı yönlendirmesi sonucu BÇG’nin, hiçbir demokratik ülkede kabul edilemeyecek şekilde halkın oyları ile seçilmiş ve Meclis’ten güvenoyu almış hükümeti cebir ve şiddet kullanmak suretiyle ıskat etmek amacıyla emir yazılmasını sağlayıp, hükümeti ıskat etme iradelerini resmileştirdikleri anlaşılmıştır” değerlendirmesinde bulunuldu.

Açıkça ifade ettiler

RP’nin 1995’teki milletvekili genel seçimlerinde en çok oyu alıp, kurulacak muhtemel koalisyonun büyük ortağı olacağının anlaşılması üzerine, askeri müdahale düşüncesine sahip bu yapılanmanın, aktif biçimde her türlü argümanı kullanarak, RP’ye ve halka karşı açıkça psikolojik harekat yürüttüğü kaydedilen iddianamede, şöyle denildi: “Gayri resmi olarak hangi tarihte oluşturulduğu tespit edilemeyen ve faaliyetlerini BÇG adı altında yürüten bu yapılanmanın 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığı, ancak 10 Nisan 1997’ye kadar hiçbir resmi belgede bu yapılanmanın izine rastlanılmadığı, 10 Nisan 1997 tarihli ‘Batı Çalışma Grubu Oluşturulması’ konulu belgede daha önce oluşturulan bir yapılanmadan bahsedildiği, bazı mağdur ve tanıkların da 28 Şubat 1997’den çok önce BÇG adı altında yapılanmanın bulunduğunu, TSK içinde bazı subay ve astsubayların BÇG subayı olduklarını açıkça ifade ettikleri anlaşılmıştır. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden BÇG’nin fiilen hangi tarihte faaliyete geçtiği tespit edilememiştir.

Haberin Devamı

İlk resmi belge

Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir imzalı 4 Nisan 1997 tarihli ‘Çalışma Grubu Oluşturulması’ konulu belgede özetle, ‘irticanın, oluşturduğu tehdit açısından iç güvenliğin önüne geçtiği ve ülkenin bir numaralı sorunu haline geldiği, bu maksatla Genelkurmay Harekat Başkanlığı koordinatörlüğünde bir çalışma grubu oluşturulacağı, bu çalışma grubunun diğer (J) Başkanlıklarının uygun göreceği personelin katılımı ile her gün toplanacağı’ ifade edilerek, bu şekilde BÇG ilk defa resmi bir belgede yer almıştır.”

Haberin Devamı

BÇG’yi yönettiler

İddianamede, BÇG’nin toplantıları ve kararları konusunda ayrıntılı bilgi verilirken, BÇG’nin dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanın bilgisi dahilinde Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Bir’e bağlı olarak çalıştığı ifade edildi. Bir’in 6 Mayıs 1997 tarihli “Batı Harekat Konsepti” konulu emrinde “Hükümetin, hedefi İslam devleti kurmak olan irticai bir yapılanma olarak görüldüğü, hükümet ile ne şekilde mücadele edileceğinin genel esaslarının belirlendiği” kaydedilen iddianamede, oluşturulan rapor ve istihbarat ağı ile toplumun bütün kesimlerinin takibe alındığı, toplanan bilgilerin belirli bir sistematik içinde BÇG tarafından arşivlendiği, böylece TSK’nın hiyerarşik yapısından bağımsız istihbarat havuzu oluşturulduğu iddia edildi. Bir imzalı 27 Mayıs 1997 tarihli “Batı Eylem Planı” başlıklı belgede de Anayasa ve kanunlarda TSK’nın görev ve yetkileri içinde bulunmayan pek çok yasadışı faaliyetin yapılmasının planlandığı belirtilen iddianamede şunlar yer aldı:

Haberin Devamı
28 Şubat süreci öncesinde takvimler 5 Şubat’ı gösterirken, Sincan’da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yapmış, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, bu yürüyüş için “Demokrasiye balans ayarı yaptık” demişti.

Brifingler verildi

Plan doğrultusunda icra edilen “irticayla mücadele” konulu brifinglerin kamuoyunu yönlendirme faaliyetlerinden biri olduğu kaydedilen iddianamede, “9 Nisan 1997 tarihinde yapılmaya başlanan bu brifingler başta TSK personeli, askeri hakim ve savcılar, yüksek mahkeme üyeleri ve basın mensupları olmak üzere pek çok kişiye verilmiştir. Bu brifinglerde Refahyol Hükümeti ‘irticai faaliyetlerin odağı’ olarak gösterilmiş, brifingler TSK’nın, kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmekle görevlendirilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı gövde gösterisi haline dönüştürülmüştür” ifadeleri kullanıldı.

Psikolojik harp unsurları

İddianamede “Batı Eylem Planı’nda belirlenen bazı faaliyetlerde Özel Kuvvetler Komutanlığı ile Psikolojik Harekat Dairesi Başkanlığı’nın icra makamı olarak belirlenmesi karşısında TSK’nın gayri nizami harp unsurlarının barış zamanında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile toplumu oluşturan tüm bireylere karşı kullanılmasının planlandığı anlaşılmaktadır. Batı Eylem Planı’nda basında sıkça kullanılan Fadime Şahin, Ali Kalkancı ve Müslüm Gündüz olaylarının da psikolojik harp unsurları olarak kullanılması planlanmıştır” denildi.

Tanklar Köksal’ın talimatıyla yürütüldü

Savcının mütaalasında 28 Şubat döneminde Genelkurmay’da verilen brifinglerle psikolojik ortam oluşturulurken, güvenlik bürokrasisinin siyaseti etkilemek için gücünü göstermek ve yapabileceklerini hatırlatmak yöntemini de izlediği belirtildi. Mütaalada, “4 Şubat 1997’de Sincan’dan geçen tanklar gazetelerde ‘TSK’nın gövde gösterisi’ olarak yer bulmuştur” denildi. Mütaalada sanıklardan bazıları için ise şu değerlendirmeler yapıldı:

- İSMAİL HAKKI KARADAYI, 30 Ağustos 1994 ile 30 Ağustos 1998 arasında Genelkurmay Başkanlığı yaptı. BÇG’nin kurulması, rapor sistemi, harekat konsepti, eylem planı konularındaki belgelerin, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir tarafından Genelkurmay Başkanı emriyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na, Jandarma Genel Komutanlığı’na ve ilgili yerlere gönderildiği anlatılan görüşte, Karadayı’nın BÇG’nin karargahta kurulmasından ve BÇG belgelerinden haberinin olmamasının düşünülemeyeceği belirtildi.

- ÇEVİK BİR’in BÇG şemasına ilişkin belgede, “BÇG’nin başında” olduğuna işaret edildi. Bir’in, BÇG’nin oluşturulması ve eylem planına ilişkin yazıları değişik tarihlerde Genelkurmay J Başkanlıkları ile ilgili komutanlık ve başkanlıklara gönderdiğine yer verildi.

- ÇETİN DOĞAN’ın da BÇG’nin kurulduğu dönemde Genelkurmay Harekat Başkanı olduğu ifade edilerek, BÇG’ye ilişkin kimi evraklarda imzasının bulunduğu, Doğan’ın BÇG’nin toplantılarına katılarak koordinatörlük görevi yaptığı kaydedildi.

‘Üzerime düşeni yaptım’

- DÖNEMİN GENELKURMAY BAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERİ EMEKLİ KORGENERAL EROL ÖZKASNAK’ın 4 Nisan 1997 tarihli BÇG’nin oluşturulmasına dair yazıyı hazırlayarak Çevik Bir’e sunduğu ve onun da gereği için Özkasnak’a gönderdiği anlatılan görüşte Özkasnak’ın, 13 Ocak 2001 günü Ceviz Kabuğu programında “28 Şubat sürecini herkesin bildiği gibi Genelkurmay Karargahı’nda yapılan faaliyetler açısından, Genelkurmay Başkanı’nın başkanlığında kuvvet komutanlarının da katılımıyla bir silahlı kuvvetler faaliyeti olarak nitelendirebiliriz. Ben de bu faaliyetler içerisinde üzerime düşen rolü oynayan veya rol verilen bir kişiyim” dediği belirtildi.

- DÖNEMİN EMEKLİ KORGENERALİ ÇETİN SANER’in BÇG’nin kuruluş döneminde Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak görev yaptığına işaret edilen görüşte, Bir’in BÇG’nin kuruluşuna dair yazıları Saner’e de gönderdiği, Saner’in BÇG’nin toplantılarına katıldığı, Refahyol hükümetinde dönemin İçişleri Bakanı’nın BÇG belgelerini açıklaması sebebiyle İçişleri Müsteşarı’na, “Söyle o kadına, çırılçıplak soyarız, avanesi ile birlikte İçişleri Bakanlığının önünde bir yağlı kazığa oturturuz” şeklinde tehditte bulunması ile ilgili olarak da ifadesinde; dönemin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan’a “Söyle o kadına, insanı İçişleri Bakanlığı binasının önünde kazığa oturturlar” dediğini beyan ettiği kaydedildi.

- DÖNEMİN KARA KUVVETLERİ KOMUTANI EMEKLİ ORGENERAL HİKMET KÖKSAL'a, BÇG’ye ilişkin bazı evrakların “gereği için” gönderildiği ve BÇG faaliyetlerinin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda sürdürüldüğü belirtilen görüşte, Köksal’ın talimatıyla 4 Şubat 1997’de zırhlı araç ve tankların Sincan’ın en işlek caddesinde sabah ve akşam yürütüldüğü anlatıldı.

Eski YÖK Başkanı Gürüz’ün eylemleri

- Tek sivil sanık eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün, BÇG’nin çalışmaları kapsamında kurulda faaliyet yürüttüğü, YÖK ve BÇG’nin koordinasyon içinde olduğu, 7 Ocak 2008’de Gürüz’ün evinde yapılan aramada 28 Şubat ve BÇG ile ilgili belgelerin ele geçirildiği, Genelkurmay Başkanlığı’ndan Gürüz’e yazılan belge ve Gürüz’ün Karadayı’ya “arz ettiği” bilgi notu bulunduğu kaydedildi.

Görüşte, YÖK Başkanlığı tarafından verilen belge ve dokümanlara göre, BÇG faaliyetleri kapsamında öğretim görevlileri, personel ve üniversite öğrencilerinin fişlendiği anlatıldı.

‘İlahi adalete hep inandık’

Kararların zemini BÇG’de hazırlandı

AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakcı, 28 Şubat davasında verilen kararlara ilişkin yaptığı değerlendirmede bugünün, Türkiye Cumhuriyeti tarihi ve demokrasisi açısından çok önemli bir gün olduğunu belirtti. Kavakcı, “Çünkü ilk defa Türkiye’de darbeciler adalet karşısında hesap verdiler. 28 Şubat’ta Sincan’da tankları yürütenler, insanları ‘irticacı’ diye etiketleyenler, genç kızların eğitim hayatlarının önüne set çekenler, insanları ‘başörtülü-başörtüsüz’ diye ayıranlar, imam hatiplerin önünü kesenler, seçilmiş bir hükümetin istifasını gerçekleştirenler ve fiilleriyle toplumu kutuplaştırmaya çalışanlar adalet karşısında hesap verdi” ifadesini kullandı. Kavakcı, 28 Şubat sürecinde birçok kişinin hayatının karartıldığına işaret ederek, “O güne katkıda bulunanlar adalet önünde hesap verdiler ve yapmış olduklarının hesabını ödeyecekler. Biz asla kin ve nefret duymadık, hem ilahi adalete inandık hem de Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin doğru kararı vereceğine inandık. İnşallah bundan sonra da asla kimse, 15 Temmuz’da da gördüğümüz gibi ülkemizde böyle bir şeye kalkışamayacak, akıllarından bile geçirmeyecekler” dedi.

TBMM 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek de şunları kaydetti: “27 Mayıs 1960 darbecilerini millet mahkum etmişti, 12 Eylül 1980 darbesini yapanları yine Türk adaleti mahkum etti, 28 Şubat darbesine ‘darbe’ denilmesini bile hazmedemeyenlere bugün bağımsız ve tarafsız Türk yargısı mahkumiyet kararı verdi. Burada Cumhuriyet Başsavcılığının istemiş olduğu mahkumiyet aynı oranda çıkmamışsa da iddia makamının takdiriyle temyiz aşamasında Yüksek Mahkeme’de bu da değerlendirilecektir.”

‘Tarihi bir gün’

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli de, “Tarihi bir gün yaşıyoruz. Çünkü, 28 Şubat sadece mağdur ettiği yüzbinlerce insanı değil, bütün Türkiye’nin 13 senesini çalan bir postmodern darbeydi” dedi. -ANKARA Milliyet

Çiçek: Yetersiz

TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek, bir televizyon kanalına canlı bağlanarak 28 Şubat davası kararlarını yorumladı. Çiçek, “Müebbetler var beratler var ama yetersiz” dedi. Çiçek, müebbet kararı verilenler arasında sadece bir sivilin olduğunu işaret ederek “O dönem basında olsun yargıda olsun bu zulme alkış tutan birçok kişi vardı. Ama bunlar hiç ceza almadı” diye konuştu.

‘Bir daha böyle olaylar yaşanmaz’

28 Şubat sürecinin sembol isimlerinden, Sincan Belediye Başkanı olduğu dönemde belediyenin düzenlediği Kudüs Gecesi programı nedeniyle önce açığa alınan, ardından tutuklanan Bekir Yıldız, 28 Şubat davasında verilen kararı AA muhabirine değerlendirdi. 28 Şubat ve benzeri olayların bir daha ortaya çıkmayacağını çünkü artık eski Türkiye’nin olmadığını ifade eden Yıldız, “Yıllar geçse de şükürler olsun bir karar çıkmış oldu. Bu karar, bundan sonra böyle şeylere tevessül edilmemesi açısından çok önemlidir. Bir daha böyle olayların yaşanmayacağını düşünüyoruz. Olacak diye de bir kuşkumuz ve endişemiz yok” dedi.

İSMAİL HAKKI KARADAYI:
Karar hukuk dışıdır

28 Şubat davasında mahkemenin açıkladığı kararın ardından davanın bir numaralı sanığı İsmail Hakkı Karadayı’dan açıklama geldi.

Avukatı Erol Aras aracılığıyla Odatv’ye açıklama yapan Karadayı,”Moralim iyi. Olay tamamen akla mantığa aykırı ve hukuk dışıdır. Mahkeme kendi itibarını düşürmüştür. Doğrudan siyasi bir dava olduğu meydandadır. Temelinin de kumpas davalarına dayandığı bütün Türkiye’nin bilgisindedir. Birkaç gün geçsin gerekçeli karar çıksın gerekli açıklamayı yapacağım” ifadelerini kullandı.