Gündem Reina davasında ‘Yalan rüzgârları’

Reina davasında ‘Yalan rüzgârları’

13.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

Reina katliamı davasının dünkü duruşmasında, Konya’dan gönderilen tabancayı teslim alan Omer Asım ile birlikte yakalanan Abuduhamiti savunma yaptı. Abuduhamiti, ‘Saldırıyı ifadem alınırken duydum’ dedi

Reina davasında ‘Yalan rüzgârları’

Yılbaşı gecesi Ortaköy’deki Reina eğlence merkezinde 39 kişiyi öldüren Abdulkadir Masharipov’un, 40 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 2 bin 397 yıla kadar hapisle yargılandığı davanın görülmesine dün devam edildi. Duruşmada Konya’dan otobüsle gönderilen paket içindeki ‘Sig Sauer’ marka silahı teslim alan sanık Omer Asım ile birlikte yakalanan Abuliezi Abuduhamiti savunma yaptı. Herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını öne süren Abuduhamiti, “15 Aralık 2016’da Esenler Otogarı’nda gözaltına alındım. Yani Reina olayından 16 gün önce ben zaten gözaltına alınmıştım ve bir ay gözaltında tutuldum. Reina’ya saldırı olduğunu da Emniyet’te ifadem alındığı sıra öğrendim” dedi.
Silivri Cezaevi yerleşkesinde bulunan duruşma salonunda İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dün görülen ikinci duruşmasına katliamcı Masharipov elleri kelepçeli olarak getirildi. Masharipov’un elinde dosya olduğu görüldü. Duruşmaya Masharipov’un eşi Zarina Nurullayeva’nın da aralarında bulunduğu üç kadın sanık tutuklu bulundukları Bakırköy Kadın Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla katıldı.
‘Yasal yoldan geldim’
Duruşma Reina katliamından sorumlu tutulan tutuklu sanık Abuliezi Abuduhamiti’nin savunması ile başladı. Abuduhamiti, “2009 yılında Urumçi’deki 5 Temmuz olaylarına katıldığım için iki yıl cezaevinde kaldım. Siyasi suçlu olduğum için hapishaneden çıktıktan sonra siyasi şartlar zorlu olduğundan yurtdışına çıkmaya karar verdim. Haziran 2013’te yasal yollarla Türkiye’ye geldim. Türkiye’ye geldiğimde de Zeytinburnu’nda bir evde dört ay kaldım. Daha sonra da Kayseri’ye giderek 1,5 yıl burada kaldım ve 2015 yılının başlarında tekrar İstanbul’a döndüm” dedi.
İddianameyi okuduğu kadarıyla saldırının 25 Aralık’ta planlandığını ancak kendisinin o tarihte gözaltında olduğunu savunan Abuduhamiti, Konya’dan otobüse verilen emanet paketteki silahı Esenler’de teslim alması için Omar Asım’ın kendisini gönderdiğini, paketi almak için Omar Asım’la gittikleri otogarda yakalandıklarını şöyle anlattı:
“15 Aralık 2016’da Esenler Otagarı’nda Omar Asım ile gözaltına alındık. Necati Nasır diye bir arkadaşım kendine Konya’dan bir paket geleceğini ve arabası bozuk olduğu için de paketi benim almamı söyledi. Ben de kabul ettim. Akşam 21.30 gibi de evimde bulunan Omar Asım’la birlikte otogara gittik ve burada gözaltına alındık. Yani Reina olayından 16 gün önce ben zaten gözaltına alınmıştım ve bir ay gözaltında tutuldum. Reina’ya saldırı olduğunu da Emniyet’te ifadem alındığı sıra öğrendim. Bu saldırıyla bir bağlantım yok. Omar Asım’ın Konya’da Masharipov’la kaldığından haberim yok. Herhangi bir terör örgütüyle bir ilgim yok”
Mahkeme Başkanı, Abuduhamiti’ye davanın sanıklarından Omar Asım’ı nereden tanıdığını ve otogara neden birlikte gittiklerini sordu. Abuduhamiti, “Omar Asım’la 2009’da 5 Temmuz Urumçi katliamından sonra cezaevinde bir ay aynı hücrede kaldım. 14 Aralık 2016’da saat 15.00 civarında Aksaray’da tesadüfen karşılaştık. Zeytinburnu’ndaki evime davet ettim” dedi.
‘Benim evim değil’
Üye hakim tarafından Abuduhamiti’ye, Omar Asım’ın telefonunda ele geçirilen ses kaydında Zeytinburnu’ndaki evi “makar” yani “hücre evi” olarak tanımladığı ve “Şu anda makardayım. Yalnızım. Sabah kalkıyorum, sporumu yapıyorum” dediği hatırlatıldı. Bunun üzerine Abuduhamiti, “O gün Omar Asım’la görüştüm. Kendisini ben götürüp o eve bırakım ama hücre evi diye konuştuğu benim evim değil” ifadelerini kullandı.

‘O ses bana ait değil’

Terör örgütü içinde “kadı” olarak görev yaptığı öne sürülen “Ebu Cihad” kod adlı Yasser Mohammed Salem Radown savunmasında bir yıldır cezaevinde olduğunu belirterek, “Türkiye’ye insan hakları olduğu için geldim. Hâlâ da insan haklarının uygulandığını düşünüyorum, burada zulme uğradım. Onları da konuşacağım. Bana sabır göstermenizi diliyorum” dedi.
Radow hakkındaki “kadı” iddialarını kabul etmediğini belirterek, “Ben kadı değilim, kadılık yapmadım” diye konuştu.
Mahkeme başkanının, makatında telefon gizlediği suçlaması olduğunu hatırlatması üzerine Radown, “Eve çok sayıda silahlı polisle baskın yapıldığında arama iznini sordum. Göstermediler. Arama iznini vermezse ben de telefonumu saklama hakkımı kendimde bulurum. Bu benim hakkım” dedi. Radown, ele geçirilen telefonunda saldırgan Masharipov’a eylem talimatını içeren ses kaydının bulunduğunun hatırlatılması üzerine, “Ses bana ait değil. Masharipov’u tanımıyorum” dedi.

Haberin Devamı