Gündem Türk basınının acı kaybı

Türk basınının acı kaybı

24.04.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:

Mesleğe Milliyet gazetesinde başlayan ve uzun yıllar Hürriyet gazetesinde yazı işleri müdürlüğü ve köşe yazarlığı yapan duayen gazeteci Tufan Türenç dün sabah Ankara’da 77 yaşında hayatını kaybetti.

Türk basınının acı kaybı

HABER ARAŞTIRMA - Türk basının duayen isimlerinden gazeteci yazar Tufan Türenç, Ankara’da tedavi gördüğü hastanede dün yaşamını yitirdi. Tufan Türenç’in naaşı yarın Levent Camisi’nde öğle namazının ardından toprağa verilecek. Mesleğe Milliyet gazetesinde başlayan ve uzun yıllar Hürriyet gazetesinde yazı işleri müdürlüğü ve köşe yazarlığını sürdüren Türenç, bir suikast sonucu kaybettiğimiz Milliyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin hayatını ‘Gazeteci’ isimli kitabında ele almıştı. Bursa Yenişehir’de 1945’te doğan Türenç, İstanbul Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Türenç, mesleğe 1968 yılında Milliyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladı. Milliyet’te polis muhabirliği, daha sonra da olay muhabirliği yaptı. 1973 yılında Abdi İpekçi’nin yardımcısı Turhan Aytul’un ısrarı üzerine yazı işlerine geçti ve editörlük yapmaya başladı. Kısa süre sonra yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 18 yıl Milliyet gazetesinde çalıştıktan sonra önce Güneş gazetesine, iki yıl sonra ise Hürriyet gazetesine geçti. 30 yıl boyunca aynı gazetede yazı işleri müdürlüğünü ve köşe yazarlığını sürdürdü. Gazeteden ayrılan Türenç, kitap çalışmalarına devam etti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan, aynı zamanda Basın Konseyi Yüksek Kurul üyeliğini de sürdüren Türenç, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ile evliydi.

Haberin Devamı

‘Dostlar Grubu’ müdavimiydi

Türenç, merhum Milliyet yazarları Hasan Pulur ve Doğan Heper’in de aralarında olduğu “Dostlar Grubu”nun müdavimlerinden biriydi. Pulur ve Heper başta olmak üzere, Dostlar Grubu bulaşmalarında Prof. Dr. Yılmaz Kafadar, Prof. Dr. Halil Azizlerli, Prof. Dr. Osman İnci, İzzet Şaban, Mehmet Akköprülü, Erdal Dumanlı, Haydar Güner’in yanı sıra Tufan Türenç de hazır olur, masada Türkiye’nin meseleleri konuşulduğu gibi dostluklar da pekiştirilirdi. Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan, Türenç’in ardından şunları söyledi:

“Sadece gazeteciliğin günlük gidişatını, seyrini takip etmezdi. Onu kuşatan olayları da derinlemek ister, o konuda da incelemeler yapardı. Ayrıca tecrübeden gelen bir sezgiyle bir haber geldiğinde hemen onun çevresini, gerekçesini, siyasi olsun, insani olsun tespit ederdi. Türenç’in en önemli yanlarından biri de yazdığı kitaplar. Babıali’yi, tanıklıklarını ve nice olayları anlattı. İyi mevkilerde bulunmuş, iyi yerlerde gazetecilik yapmış birinin anılarını bildiklerini yazmasını çok desteklerim. Çünkü o sadece zamanın ruhunu bize aktarmaz; onun dışında çevresini, basının o günkü koşullarını, oluşumunu da anlatır. Kitaplarını genç kuşağın yanı sıra bizim kuşağın da okumasını istiyorum çünkü onlar tarihe not düşmüş belgelerdir. Türenç’in acısını paylaşıyorum ve eşi Pınar Türenç’e başsağlığı diliyorum.”

Haberin Devamı

Mutfak gazetecisi

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer de şunları söyledi: “Tufan Türenç, Abdi İpekçi önderliğindeki Milliyet’in yetiştirdiği gazeteciler arasında önemli bir ‘mutfak’ adamıydı, iyi bir yazı işleri teknisyenliği nedeniyle daha sonra çalıştığı Güneş ve Hürriyet’te başarılı bir süreç geçirdi. Hürriyet’te köşe yazarlığı yaptı; özellikle klasik müzik yazıları dikkat çekti. Çalıştığı isimler arasında Hasan Pulur, Hasan Yılmaer, Çetin Altan, Turhan Aytul, Erol Türegün, Ertuğ Karakullukçu, Fikret Ercan, Emin Çölaşan, Sedat Ergin, Oktay Ekşi, Seçkin Türesay, Çetin Emeç ve Ertuğrul Özkök sayılabilir. O da bizler gibi Balkan göçmeni (Deliorman) bir ailenin çocuğuydu. Babasının doktor, kendisinin de Saint Benoit mezunu olması onu siyasetçi yapabilirdi ama gazetecilikten kopmadı. Babasının Afyon’da görev yapmasından dolayı yarı hemşehri olmaktan ötürü Ahmet Necdet Sezer ile dostluğu olan birkaç gazeteciden biriydi. 5 kitabı var; en önemlileri, Erhan Akyıldız ile yazdığı Abdi İpekçi’yi anlatan ‘Gazeteci’ ve ‘Babıali’nin Öteki Yüzü’ kitaplarıdır. Sevgili eşi, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’in acısını paylaşırız.”

Haberin Devamı

TGC’den başsağlığı

Tufan Türenç’in ölümünün ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu da bir mesaj yayınlayarak Türenç’in ailesine ve basın topluluğuna başsağlığı diledi. TGC üyelerinden, sürekli basın kartı sahibi ve 2020 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibi olan Türenç’in vefatıyla ilgili yayınlanan mesajda, “Değerli meslektaşımız Tufan Türenç’i kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hem habercilikte hem gazete yöneticiliğinde başarılı çalışmalarıyla hizmet veren Tufan Türenç’in ailesinin, gazeteci üyemiz eşi Pınar Türenç’in, sevenlerinin ve basın topluluğumuzun acısını paylaşıyor, sabır diliyoruz” denildi.

Haberin Devamı

İpekçi’nin kitabını yazdı

Türenç, gazeteci Erhan Akyıldız’la beraber “Bir Gazetecinin Hayatı: 28 yıl sonra Abdi İpekçi” kitabını yazdı. Türenç, “Babıali’nin Öteki Yüzü” isimli kitabında da anılarını ve tanıklıklarını kaleme aldı. Türenç’in toplamda beş kitabı bulunuyor.

‘İpekçi okulundandı’

Milliyet gazetesi yazarı Melih Aşık ise Türenç’in vefatına ilişkin şöyle konuştu:

“Bir yol arkadaşımızı daha maalesef kaybettik... Tufan Türenç ile Saint Benoit Lisesi’nde aynı yıllarda okuduk. O birkaç
sınıf küçüktü. Daha sonra Milliyet’te yollarımız kesişti, yıllarca birlikte çalıştık. Her zaman olumlu, uyumlu, sakin, çalışkan, kültürlü bir dostumuzdu. Klasik müzik konserlerinde en sık rastlaştığımız arkadaşımızdı ayrıca. Abdi İpekçi okulundandı. Erhan Akyıldız’la birlikte Abdi Bey’in hayatını da kitaplaştırmıştı. Nur içinde yatsın... Kitapları yeni nesillere rehber olsun. Eşi Pınar Türenç ve diğer yakınlarına başsağlığı diliyorum...”

Haberin Devamı

En ‘baba’ isimlerden 

Milliyet gazetesi yazarı Tunca Bengin de Tufan Türenç’le ilgili şunları söyledi:

“1981’de Milliyet’e geldiğimde Tufan Abi, Yazı işleri’nin en ‘baba’ isimlerindendi. İşini çok iyi yapardı. Muhabirlikten gelme olduğu için haberden, habercinin dilinden, derdinden iyi anlardı. Yapılanı da zor beğenirdi. Ama bunu kimseyi kırmadan anlatmasını da bilirdi. ‘Oğlum, aferin’ dediğinde ise bilirdiniz ki yaptığınız iş on numara olmuş. Sonra Tufan Abi başka gazetelere gitti, ancak eski arkadaşlarıyla dostluğu hiç kopmadı. Son yıllarda Basın Konseyi’ndeki buluşmalarımızda da her fırsatta eskileri konuşur anardık. Şimdi o da bitti. Mekanı cennet olsun...”