Türk düşes Hande Macit ilk kez anlattı! 'Kral Charles ile akrabayız'
Türkiye’de doğup büyüyen Hande Macit’in en büyük isteği, Avrupa’nın en iyi işletme okullarından biri olan Hollanda’daki Rotterdam School of Management’ta okuyup iyi bir kariyer edinmekti. Ancak hayatın onun için hayalini bile kurmadığı daha büyük sürprizleri vardı. Arkadaşlarıyla gittiği bir baloda âşık olduğu kişi bir prensti ve o da Almanya’nın ilk Türk düşesi olacaktı.
Hande Macit, Mersin’in Tarsus ilçesinde hukukçu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Kitap okumayı çok seven Hande, okulda da çok başarılı bir öğrenciydi. Bu başarısı onun Amerikan Koleji’nde Uluslararası Bakalorya eğitimi almasını dolayısıyla yurt dışına odaklanmasını sağlamıştı. En büyük isteği, Avrupa’nın en iyi işletme okullarından biri olan Hollanda’daki Rotterdam School of Management’ta okumaktı, okudu da. Sırada kariyeri vardı. Süt ürünleriyle bilinen Hollanda’da taze süt ürünleri bulamamak onu yoğurt yapmaya itti. Taze ve gerçek yoğurt Türk kültürünün bir parçasıydı ancak Hollanda’da yoktu. Yoğurtlar genellikle endüstriyeldi. Böylece kafasında kariyer planını da belirledi. Luwia adıyla eski Türk usulü mayalı yoğurt üretmeye başladı. Ancak tam bu esnada koronavirüs pandemisi başladı. Bu durum müşterisi olan otellerin, Michelin restoranlarının ve birçok işletmenin faaliyetlerini durdurmasına neden olmuştu. Bu süreçte yoğurt işini askıya aldı, Hollanda’ya gelmek ve yatırım almak isteyen şirketlere danışmanlık hizmeti vermeye başladı.
'BALODA TANIŞTIK, 1 YIL SONRA EVLENDİK'
Hande (30), Hollanda’da kendine tam da istediği gibi bir yaşam kurmuştu ancak hayatın onun için sürprizleri vardı. 2019 yılının Mayıs ayında hayatının aşkı, evleneceği kişiyle karşılaştı. Hande o günü, “Alexander (31) ile ortak arkadaşımızın düzenledigi bir baloda tanıştık. Kalabalık bir etkinlikti, birbirimizi uzaktan gördük. Daha sonra yanıma gelip ‘Merhaba, ben Alexander’ diye kendisini tanıttı. Evlenme teklifini çıkmaya başladıktan yaklaşık bir yıl sonra aldım, korona sebebiyle de uzun bir süre nişanlı kaldık” diye anlatıyor.
PRENS OLDUĞUNU SÖYLEMEDİ ÇÜNKÜ...
Yaşadığı klasik bir tanışma hikâyesi gibi görünse de Hande için durum bundan fazlasıydı. Çünkü tanıştığı ve âşık olduğu kişi Avrupa’nın en eski hanedanlıklarından biri olan Almanya’daki Mecklenburg Dükalığı’nın Veliaht Prensiydi. Georg Alexander (31), tanıştıklarında Hande’ye prens olduğunu söylememişti. Avrupa’da unvanı olan kimseler bunu tanışırken veya bir ortamda alenen söylemiyor, soylu kimliklerini öne çıkarmanın ayıp olacağını düşünüyorlardı. Bu nedenle Alexander da prens olduğunu bir süre sonra ailesinden bahsederken söylemişti. Peki bu durumu hem Hande’nin hem de prensin ailesi nasıl karşılayacaktı?
“Ben ilk önce ağabeyime, Alexander da ilk önce erkek kardeşine söyledi. Ailem için en önemli şey Alexander’ın bana değer veren bir kişiliğinin olmasıydı. İki ailede de yabancı evliliği ilk defa olmadığı için ilişkimiz normal karşılandı. Ne eşimin ne de ailesinin yakın zamana kadar Türk kültürüne dair hiçbir bilgisi yoktu. Geçen yaz Alexander Türkiye’ye geldi ve çok çok beğendi. İnsanların sıcakkanlılığı, yardımseverliği onu çok etkiledi. Yemekleri de ayrıca çok sevdi. Tabii Çukurova bölgemizin yemeklerini söylememe gerek yok, zaten mutfağıyla ünlü bir bölgemiz.”
'ÇOCUKKEN HİÇ PRENSESLİK HAYALİ KURMADIM'
Mersinli gurbetçi kız Hande Macit, Mecklenburg Dükalığı’nın Veliaht Prensi Georg Alexander ile geçtiğimiz günlerde görkemli bir düğünle evlendi. Aile tarihçileri tarafından organize edilen kraliyet düğününde prense 'evet' diyen Hande, ‘düşes’ unvanını aldı. Çocukken hiç prenseslik hayali kurmamıştı ancak kraliyet ailesine gelin gitmişti. Rüya gibi düğün cuma günü başlamış pazar gününe kadar devam etmişti. Almanya’da kraliyetin İngiltere’deki gibi politik ve siyasi güce dayalı olmadığını söyleyen Hande, “Sadece tarihi, kültürel ve sembolik bir değer. Bu yüzden düğünde sıkı kurallara tabi tutulmadım” diyor.
GELİNLİĞİNİN TARİHİ BİR ANLAMI VAR
Prensle evlenen Hande 'düşes' olmuştu. Dolayısıyla yüzüğü, gelinliği, gelin çiçeği günlerce konuşuldu. Ailenin geleneksel olarak kullandığı bir yüzük stili vardı. Alexander o yüzüğü baz alarak Hande’ye bir yüzük tasarladı. Gelinliğinin ise kendi tercihi olduğunu anlatan Hande, “1850’li yıllardaki bir Mecklenburg-Strelitz gelinliğinden ilham aldık, tarihi bir gelinliğin kendi zevkimiz ve bazı Türk detaylarıyla birleşmiş halini yarattık. Bu özel tasarımı bir aile dostumuz yaptı. Strelitzia çiçeğini ise özellikle ailenin adını taşıdığı için seçtik. Türkiye’de starliçe olarak bilinen çiçek, adını aslında İngiliz Kraliçesi Charlotte’un doğdugu aile olan Mecklenburg-Strelitz’den almış” bilgisini paylaşıyor.
“Mecklenburg-Strelitz Dükalığı, Avrupa’nın en eski 4-5 kraliyet ailesinden biri. Tarih boyunca İngiltere, Hollanda ve İsveç gibi birçok krallık ile aile bağları olmuş, günümüzde de bu bağlar halen devam ediyor. 1100’lü yıllardan beri Mecklenburg ailesinin Avrupa’nın tarihini, kültürünü ve sanatını etkilemiş bir aile olduğunu söyleyebiliriz. Almanya’da kraliyet İngiltere’deki gibi politik ve siyasi güce dayalı değil, sadece tarihi, kültürel ve sembolik bir değer. Temsili görevlerimiz yıl boyunca oluyor. Bu görevler kimi zaman Mecklenburg’da kimi zaman ise uluslararası ortamlarda. Direkt olarak Türkiye’yi ilgilendiren şeyler olacak mı bilmiyorum ancak Türk asıllı olmamdan dolayı ülkemize de katkısı olmasını umuyorum.”
‘KRAL CHARLES İLE AKRABAYIZ’
Nikahta İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Çünkü Hande’nin eşi ile İngiltere Kralı’nın akrabalık bağları vardı. Alexander ile Charles 7'nci göbekten hısımdı. İngiltere Kraliçesi Charlotte Mecklenburg-Strelitz düşesi olarak doğup, İngiltere Kralı 3. George ile evlenmişti.
'DÜZENİMİZİ DEĞİŞTİRMEYECEĞİZ'
Bir prens ve bir düşes olarak kendi tercih ettikleri bir yerde mi yoksa şatoda mı yaşayacaklardı?, Düğünden sonra hayatında neler değişmişti? Hande Macit bu sorularımıza, “Şu anda bütün düzenimiz Rotterdam’da kurulu olduğu için bu düzeni bir anda değiştirmek istemiyoruz. Ancak Mecklenburg’a taşınmak ilerideki düşüncelerimiz arasında. Yaşamımızda büyük bir değişiklik yapmadığımız için bunun farkını anlayamadım henüz. Şuna seviniyorum; evliliğimiz Avrupa’da ve çeşitli ülkelerde yayınlandı ve hep olumlu dönüşler aldık. Bunun da Türkiye için olumlu olduğunu düşünüyorum" cevabını verdi.
‘HAYATI ANLAMDIRMA ŞEKLİ PRENSİ KARŞISINA ÇIKARMIŞ’
Peki bu iki farklı dünyanın bir araya gelip evlenmesi nasıl açıklanabilir? Bu durumun Türkiye açısından önemi ne? Hande Macit’in ailesinin prensin kızlarının kişiliğine değer vermesini önemsediğine vurgu yapan Klinik Psikolog Pelin Hazer, “Bir evliliğin oluşmasındaki temel nedenlerden biri de bu. İlişkiyi kurabilme kısmında değerler, sevgi haritalarının oluşması, duygusal bağlanmanın güvenli olma hali belirleyici olur. Sosyal statü günümüzde ne kadar önemli gibi görünse de ilişkinin temeli değerleri içeriyor. Birbirlerini görüp etkilenme noktasında ise öncelikle karakterlerini tanımaları, ortak bir hayat görüşüne sahip olmaları ve Hande Macit’in başarıları ortak bir hayat inşa etme kısmında etkili olmuş” dedi.
“Hande Macit’in okuma gayreti ve yaptığı çalışmaların başlı başına kıymetli olması Türkiye için esas öncelikli kısım diyen Hazer, “Kendi ayakları üzerinde durabilen ve kariyeri üzerinde farklılıklar yaratan bir kadının ülkemizi temsil etmesi aslında bu adımı atmaya gayret eden Türk kadınlarına örnek olabilir. Buradaki kısım raslantısal gibi gözükse de Hande Macit’in kişilik ve karakteri, çalışma biçimi ve hayatı anlamlandırma şekli bir yerde karşısına prensi çıkarmış. Türkiye’yi temsil eden bir kadının bu özelliklere sahip olması ve ülkemizi bu anlamda temsil ediyor olmasının çok önemli olduğunu söyleyebilirim” görüşünü paylaştı.
Milliyet.com.tr, hayatın içinden insan hikâyelerini uzman bakış açısıyla harmanladığı 'SEN ANLAT' projesini okurla buluşturuyor. 'Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: milliyetplus@milliyet.com.tr
