Cinsellik İdeal cinsel birliktelik sıklığı ne olmalı?

İdeal cinsel birliktelik sıklığı ne olmalı?

24.04.2019 - 10:28 | Son Güncellenme:

Çoğu kişinin ideali, romantik olduğu kadar cinsel açıdan da tutkulu bir ilişki değil midir? Cinsel hayatın hareketliliği ve mutluluk arasında bağlantıyı araştıran pek çok bilimsel çalışma var. Uzm.Psi.Suna İpek, sık cinsel birliktelik mutluluk verir mi sorusunun cevabını açıkladı.

İdeal cinsel birliktelik sıklığı ne olmalı

Heteroseksüel çiftlerle yürütülmüş olan bir çalışmada yatak odasında ki aktivasyonun daha çok artmasıyla çiftler arasında ki duygusal bağda ki güçlenme arasında bir bağlantı görülmediği bulunmuştur. Basitçe şöyle ifadelim ki ne kadar çok cinsellik eşittir o kadar çok mutluluk değildir. Çünkü bu artış cinselliğe olan arzuyu ve cinsel birleşmeden alınan zevki düşürmektedir.

Haberin Devamı


Birçok bireyin bu yönde düşünmesine rağmen, işin aslı böyle değildir. Cinsel aktivitenin biraz daha fazla yaşanması mutluluğun yolu olmadığı yönünde araştırma mevcuttur.

Carnegie Mellon Üniversitesinde yürütülen bir çalışmada 128 evli, heteroseksüel ve yaşları 35 ile 65 arasında değişen ve haftada iki kez veya kendi rutinlerince alışılagelmiş sayıda cinsel birleşme yaşayan katılımcılar rastgele seçilmişlerdir. Araştırmacılar, bu seçimi takip eden 3 ay boyunca çiftlerin mutluluk derecelerini çevrimiçi anketler aracılığı ile takip etmiş ve elde edilen sonuçlara göre de alışılagelmiş rutinin üstünde cinsel birleşmenin yaşanması çiftleri daha çok mutlu etmediği anlaşılmıştır. Hatta öyle ki aynı çalışmanın bir diğer bulgusu da eşler rutinlerinden daha fazla cinsellik yaşadıklarında küçük derecelerde de olsa mutluluklarında azalma görülmüştür. Biraz daha detaya indiğimizde bu araştırma bulgularından bir diğeri de bize bu durumun nedeni olarak cinsel arzunun ve cinsellikten zevk alışın azalmasından kaynaklandığını göstermektedir. Lakin buradan “ne kadar çok cinsel birleşme yaşarsam, cinsel arzum o kadar azalır” anlamı çıkarılamaz. İfade edilmeye çalışılan durum, cinselliğin sadece öylesine yaşanmasından öte kendiliğinden, kendi başına başlaması, eşlerin kendi istekleri yönünde şekillenmesi gerektiği yönündedir.

Bu araştırma bir daha başlatılsa, bu sefer ki çalışmada da katılımcıları cinselliği daha çok yaşamaları yönünde cesaretlendirmeye çaba harcansa, örneğin otel odasında cinsel birleşme yaşansa, cinsellikle ilgili değişik fikir çatılarından bilgiler verilse ve ev ödevleri konusunda bilgiler toplansa, muhtemelen sonuç bu sefer farklı olurdu.
Bu ifade edilen bulguların çiftlerin cinsel yaşamlarına faydalı olması beklenmektedir.

Cinsel birleşme arzusunun düşmesi, cinsel birleşmeden alınacak olan zevki de düşürmektedir. Bir ilişki de cinsel birleşmenin sıklığını artırmak yerine eşlerin biraz da olsa yaratıcılığını kullanarak cinselliğin yaşanacağı ortama biraz renk katmak adına değişiklikler yapabilirler ve nelerin onları ateşleyip cezbettiğine odaklanabilirler. Böylelikle de cinsellik daha eğlenceli bir hal alır.

Yazarlar