Dünya İskoçya da sesini yükseltti

İskoçya da sesini yükseltti

08.10.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

İngiltere’de Brexit karşıtı cephe, yeni referandum için sesini tekrar yükseltmeye başlarken, İskoçya da, buna destek verdi. İskoçya’nın bir sonraki hedefi de bağımsızlık olacak.

İskoçya da sesini  yükseltti

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma süreci (Brexit), Theresa May hükümetinin Birliğe sunduğu planın kabul edilmemesi sonrasında bir miktar belirsizliğe girerken, ülkede referandumun tekrarlanmasını savunan cephe de yeniden sesini yükseltmeye başladı. Son olarak bu cepheye bir destek de, İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi Genel Başkanı Nicola Sturgeon’dan geldi.

Haberin Devamı

İngiltere’nin AB’den ayrılması konusunda ikinci bir referanduma dönük bir teklifin parlamento önüne gelmesi halinde buna destek vereceklerini söyleyen Sturgeon, BBC’ye verdiği demeçte, “(Brexit konusunda) Ne Avam Kamarası ne de genel olarak ülke, ateş ile tava arasında kalmak istiyor” dedi. Sturgeon, İngiltere Başbakanı May’in Brüksel’den iyi bir anlaşmayla döndüğünü iddia etmesine rağmen kimsenin İngiltere’nin AB ile gelecekteki ilişkisinin nasıl olacağını bilmediğini vurguladı.

‘Biz istemedik’

“Parlamentonun önüne Tek Pazar ve Gümrük Birliği içinde kalma yönünde bir teklif getirilirse, (Lizbon Anlaşması’nın) 50. maddenin süresinin uzatılması için bastıracağız” diyen Sturgeon, halkın Tek Pazar ve Gümrük Birliği’nden ayrılma, anlaşmasız ayrılık seçenekleriyle karşı karşıya kalması halinde masaya “makul seçenekler getirilmesinin zorunlu olduğunu” savundu. Sturgeon, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“İkinci bir referanduma dönük çağrıların artacağına şüphe yok. Daha önce de söyledim, biz ikinci bir referandumun önünde engel olarak durmayız. İskoç Ulusal Partisi böyle bir teklifi kabul eder. AB içinde kalmak yönünde oy kullanmışken, kendimizi tamamen irademize aykırı şekilde AB’den çıkmış bulmak istemiyoruz.”

Sturgeon, İskoçya’da ikinci bağımsızlık referandumu için görüşlerini de Brexit sürecinin netlik kazanmasının ardından ilan edeceğini söyledi.

İngiliz hükümeti, 6 Temmuz’da açıkladığı yeni müzakere yaklaşımında, AB ile özel serbest ticaret ve gümrük anlaşmaları yapılmasına kapı aralamıştı. May, Kuzey İrlanda konusunda tarafların mutabık kaldığı bir çözüme ulaşılmadıkça İngiltere’nin belirsiz bir süre için bütün olarak Gümrük Birliği içinde kalmasına yol açacak bir “tedbir” maddesini de kabul etmişti. Ancak Salzburg’da 20 Eylül’de yapılan AB Gayriresmi Zirvesi’nin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB ve İngiltere arasında henüz uzlaşı sağlanamamış konuların olduğunun altını çizerek, “Özellikle temel özgürlüklerimiz ve AB iç pazarının korunması gibi nedenlerden ötürü biz ‘İngiltere’nin yeni Brexit yaklaşımının’ bu konuları içeren kısmını eleştiriyoruz” ifadesini kullanmıştı. İngiltere, Haziran 2016’da yapılan referandumla yüzde 48’e karşı yüzde 52 oyla AB’den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017’de de Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.

Haberin Devamı

İngiltere’de Brexit sürecini durdurmaya yönelik faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da bulunuyor. Zaman zaman düzenledikleri yürüyüşlerle kamuoyu gündemine gelen bu gruplardan birine Macar asıllı ABD’li iş adamı George Soros da mali destek veriyor. Sivil toplum kuruluşlarının öncelikli hedefini Brexit konusunda halka yeniden fikrinin sorulacağı ikinci bir referanduma gidilmesi oluşturuyor.

İskoçya ise, 2014’deki bağımsızlık referandumunda yüzde 55 ile İngiltere ile birlik içinde kalma kararı almıştı. Sonuçta, İskoçya’nın İngiltere’den ayrılması durumunda AB’den de ayrılmış olacağı şeklindeki propaganda etkili olmuştu. Brexit referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalınmasından yana oy kullanılan İskoçya’da, ülke genelinde Brexit tarafının kazanmasının ardından bağımsızlık talepleri yeniden yükselmeye başlamıştı.

Yazarlar