‘Kanal İstanbul’da göç yolu beylik laf

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Kanal İstanbul’un çevreye zarar vereceği iddialarını reddederek, “Envai çeşit bilimsel rapor hazırlandı. Bu projeyi ülkeye ihanet olsun diye yapmıyoruz” diye konuştu. Özhaseki, TBMM’deki özel sohbetinde Kanal İstanbul’a ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

DARMARLARIMIZDA BİR ŞEY VAR: Çevre işi 81 milyonun sahip çıkması gereken bir bilinç. Fakat büyük bölümü canının istediği gibi kirletmeye devam edince, sorumlusu niye ben oluyorum. Bizdeki standartlar, cezalar, önleyici tedbirler AB kıyaslamalarında hep üstte. Ama bizim damarımızda bir şey var. Arabanın camını açıp sigara paketini atmak. Arıtma tesisini derelere akıtmak için çalıştırmak. Bu tamamen toplumla ilgili.

BİNLERCE SAYFALIK RAPOR: Kanal İstanbul’un önce çevresel etkisi araştırıldı. 5 sene emek verildi. Aklınıza gelecek her alanda bilim adamlarının o çevrede herhangi bir tahribat yapmayacağına dair raporları var. Toprakla, jeolojik etütlerle, her şeyle ilgili envai çeşit rapor hazırlandı. Yeraltı gibi yukarıda yaratabileceği bir tahribat var mı diye de binlerce sayfalık raporlar var.

ULAŞTIRMA BAKANLIĞI’NDA: Arada bir odamız çıkıyor, halihazırdaki doğal sisteme zarar verir diyor. Bunu söyleyenler raporlara bir baksalar. Bu raporlar Ulaştırma Bakanlığı’ndan temin edilebilir.

RÜZGARA KARŞI NİYE UÇSUN: Kuş yollarının göç yollarını etkileyecek konusu beylik laf oldu. Rüzgar gülleri rüzgarın devamlı olduğu yerlerde yapılıyor. Bunların hepsine kuşların göç yolu diye raporlar veriliyor. Halbuki, kuşlar o rüzgarı çok sevmezler. Rüzgar gülünün olduğu yer daha çok devamlı olduğu yer. Hayvan sakin bir havada yoluna gitmek ister. Rüzgara karşı niye uçsun ki. Bu gibi itirazlar artık beylik itirazlar.

İHANET OLSUN DİYE YAPMIYORUZ: Odalar eğer hakikaten itiraz etmek istiyorlarsa, kendi üyelerine bilimsel bir çalışma yaptırıp bunun üzerine itiraz ederlerse biz bunu ciddiye alırız. Acaba öyle mi deriz. Baştan gözden geçiririz. Acaba öyle mi deriz. Bu ülkeyi seven insanlarız nihayetinde. İhanet olsun diye bu ülkeye kimse bu işi yapmıyor. Orada bir zarar oluşacağına kanaat getirdiğimizden itibaren yeniden o işin üzerine eğiliriz. Ama beylik laflarla yapılan her işe klasik iki cümleyle, plan tadilatlarına imar hukukuna aykırıdır. İşte şurada kuş geçişi var, su yolunu bozar gibi aslı astarı olmayan temeli olmayan bilimsel altlığı olursa, ‘eh siz bilirsiniz’ denip o sınıfa atılır.

ÇED RAPORLARI AB STANDARTLARINDA

20 KURUMA SORULUYOR: (Sinop’ta nükleer santral yapımı) AB normlarına uyumlu hale getirildiği için ÇED raporlarında Avrupa’da ne isteniyorsa aynısı bizde de isteniyor. Bu konuyu biz AB ile çok görüştüğümüz için bizim zaten yönetmeliklerimiz buna uyumlu hale getirildi. ÇED süreci için de öyle. 20 küsur kuruma tek tek soruluyor. Oralardan gelen görüşler neticesinde çevredeki insanlarla toplantılar yapılıyor. Olumlu ise hepsi neredeyse olumlu rapor veriliyor. Yapım tekniği, filtreleme sistemi, güvenliği Enerji Bakanlığı’nın sorumluluğuna giriyor.

DÖNÜŞÜM KHK İLE OLMAYACAK: Dönüşüm yasasını uyum yasalarından önce önümüzdeki günlerde Meclis’e getireceğiz. Yani kentsel dönüşümü hızlandıracak tedbirlerin ne olacağını çalıştık. Komisyonlara getirip tartışacağız. KHK’dan yayınlanmadan ziyade Meclis’te görüşülmesi daha doğru.

ZEMİN ÇÜRÜKSE: (Yeni binaların dönüşümle yıkılması) Sağlam binaların hakikaten yıkılmaması lazım. Yüzde 65-35 oranı var. Bu oran zaten çürüklüklerle ilgili. Zemini çürükse zaten o binanın üstünün sağlam olması bir şeyi ifade etmiyor.