Kültür Sanat Odalarda ışıksızım

Odalarda ışıksızım

10.08.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Bu hafta vizyona giren ‘Gece Nöbeti/The Night Clerk’ ile hayli sinsi bir otel görevlisiyle karşı karşıyayız. Gece Nöbeti’nden yola çıkarak sinema tarihinde iz bırakmış otel görevlilerini bir hatırlayalım istedik.

Odalarda ışıksızım

Oteller sinema sanatının ayrılmaz bir parçası. Genelde tekinsizliğin, yalnızlığın mekânları oteller sinemada. Belki de bu yüzden en çok korku ve gerilim türleri faydalanıyor bu ‘yolgeçen hanlarından’. Bu cuma sinema salonlarının açılmasıyla gösterime giren “Gece Nöbeti/The Night Clerk”te odalara yerleştirdiği gizli kameralarla Norman Bates’i bile kıskandıracak bir performans sergileyen otel resepsiyonisti Bart Bromley rolünde Tye Sheridan’ı izliyoruz. Bu vesileyle sinema tarihinde iz bırakmış otel görevlilerini bir taradık.

Haberin Devamı

THE GRAND BUDAPEST HOTEL / BÜYÜK BUDAPEŞTE OTELİ (2014)

Karakter: M. Gustave Oyuncu: Ralph Fiennes

Benzersiz bir zihnin ürünü olan bu otel ve onun her yönüyle ‘orijinal’ yöneticisi Mösyö Gustave, Wes Anderson tarafından Stefan Zweig’ın yazınından ilhamla yaratılmıştı. Savaşlar yüzünden harap düşmüş Avrupa’nın göbeğindeki bu otel aslında sosyete ve entelijansiyanın uğrak noktası. Mösyö Gustave da otelin her işine koşturan, görüp görebileceğiniz en kibar yöneticisi. Kanatları altına aldığı çömez belboyla birlikte maceradan maceraya atılan Mösyö Gustave’ın yaşadıkları o yıl dört dalda Oscar kazanmış ve Wes Anderson’ın her filmi gibi eleştirmenler tarafından yere göğe sığdırılamamıştı.

THE SHINING/CİNNET (1980)

Haberin Devamı

Karakter: Jack Oyuncu: Jack Nicholson

Sinema tarihinin en ünlü oteli diye sinemaseverleri arasında bir soruşturma yapılsa, Overlook Oteli kuşkusuz zirvede çıkar. Kapalı sezonda otele bekçilik yapmak için ailesiyle birlikte çıkagelen Jack Torrance da elbette sinema tarihinin en ünlü otel görevlileri arasındadır. Otele adım attığı andan itibaren zihinsel olarak otelin boyunduruğuna giren ve çok geçmeden cinnet getiren Jack, filmin yaklaşık 2,5 saatlik süresi boyunca birçok dehşet verici şeye hem tanık hem neden olur.

Odalarda ışıksızım

Yazının tamamını Milliyet Sanat’ın Ağustos sayısında okuyabilirsiniz.

THE FLORIDA PROJECT (2017)

Karakter: Bobby Oyuncu: Willem Dafoe

Tam anlamıyla bir ‘yolgeçen hanı’ yönetir Bobby. Disneyland’e komşu olan yol üstü oteline gelenin gidenin haddi hesabı yoktur. Hepsi de Amerika’nın çiğneyip tükürdüğü tiplerdir. Bunlardan biri de Halley ve altı yaşındaki kızı Moonee’dir. Bobby bir yandan Halley ve çocuğunun sorunlarıyla uğraşırken, diğer yandan da otele dadanan it kopukla mücadele eder. Willem Dafoe’nun kariyerindeki en ‘iyilik meleği’ karakterle karşı karşıyayız muhtemelen. Bobby kötülükle boğuşurken daima iyinin ve zayıfın yanında saf tutar. Oteli pislikten arındırırken, kızını ihmal eden Halley’yle de uğraşmak zorunda kalıyor.

PSYCHO / SAPIK (1960)

Karakter: Norman Oyuncu: Anthony Perkins

Haberin Devamı

Sinema tarihinde seri katillerin prototipidir Norman Bates; ne zaman bir filmdeki bir seri katili masaya yatırmanız gerekse, dönüp bakmanız gereken ilk kişi odur. Sadece Hitchcock’un yarattığı en özel karakter değil, tüm sinema tarihinin de en ilginç otel işletmecisidir. O da Zebercet gibi yapayalnızdır. Yalnız onun yalnızlığını annesinin hayaleti ele geçirmiştir. İşlettiği Bates Motel’e gelenler onun ve ‘sözde’ annesinin gazabından kurtulamazlar! Sinemada psikanalizin en güçlü tezahürlerinden biridir Norman Bates.

ANAYURT OTELİ (1987)

Karakter: Zebercet Oyuncu: Macit Koper

Ömer Kavur’un kahramanları ekseriyetle yalnızdır. Zebercet de öyle! Bir ‘Yusuf Atılgan karakteri’ olan Zebercet, kitabın sayfalarından Macit Koper’in suretinde beyazperdeye uyarlandı. Hayatın önüne getirdiği ayrıntılarla boğuşan, öfkeli, çaresiz Zebercet, bir gece oteline gelen kadın âşık olur. Fakat ne bu platonik aşkı bir adım ileriye taşıyabilir ne de genel olarak varoluşuna bir anlam katabilir. Sinema tarihinin en ilginç, en trajik anti-kahramanlarından biridir. Hayatına anlam katmaya çalıştıkça dibe batar, ne yaparsa yapsın ruhsal çöküşün önüne geçemez. Kendi deyimiyle ‘ne ölü ne sağ’ sürdürdüğü hayatı tıpkı trajik bir Rus edebiyatı kahramanı gibi ‘acı’ bir şekilde sonlanır!