Kültür Sanat Ray Charles ile on beş dakika

Ray Charles ile on beş dakika

08.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ray Charles ile on beş dakika

Ray Charles ile on beş dakika

Ray Charles ile on beş dakika
       PARLİAMENT Caz Festivali dün akşam yapılan Ray Charles konseriyle sona erdi. Ray Charles, kuşkusuz Festival'in en flaş ismiydi. Dünyanın neresinde olursa olsun, verdiği her konser olay oluyor, zaten. İzmir'de de farklı bir şey beklenemezdi. Unutulmaz bir show, bir şölen.
       Ray Charles'la konser öncesinde İzmir Hilton'un 30. katındaki süitinde konuştuk. Konser dışında fotoğraf çektirmediğini, kendini sadece konserlerde "hazır" hissettiğini söyleyen Ray Charles, dışarıda bir de fotoğrafçı olduğunu söyleyen menajerini, sevimli bir dille haşladı da.
       Daha önce de, Türkiye'ye gelen Ray Charles, Türk seyircisini "müthiş" buluyor ve Türkiye konserlerinin çok keyifli geçtiğini söylüyor.
       Bu arada bir sigara yakıyor. "Sigara sağlığa zararlı" değil mi? Hem de bir müzisyen için:
       "Evet", diyor Ray Charles. "Zararlı, örneğin ben gençliğimde kısa mesafe koşucusuydum. Ama bunca sigaradan sonra, şimdi koşamam." Her soruya bir espriyle, bir kahkahayla yanıt veriyor ve sonra ciddileşiyor: "Ben, her şeyi kararında yapıyorum. Kararında sigaranın zararı olmaz."
       Son zamanlarda onu en çok üzen olay, Frank Sinatra'nın ölümü olmuş. "Ağladım" diyor ve onunla birlikte bir çalışma yapamamış olmanın üzüntüsünü hala içinde taşıyor. Sinatra "Düetler" albümü için Ray Charles'a da öneri götürmüş, ancak bir türlü zamanlamayı ayarlayamamışlar.
       Ray Charles, sahnede kendini bir müzisyenden çok, bir show adamı olarak hissediyor. Bu soruma da, gayet rahatlıkla, "Evet, ben bir şovmenim. Çünkü şovmenlere müzisyenlerden daha çok para veriyorlar" diye yanıt veriyor.
       Söz, müzikteki yeni eğilimlere geliyor. "Hiçbirini dinlemiyorum ve ilgilenmiyorum" diyor. Özellikle rap'i müzik olarak bile kabul etmiyor. Bir gün önce Craig Harris'in Barbaros Erköse'yle, Jamaaladeen Tacuma'nın Burhan Öçal'la birlikte hazırladıkları programları izlemiştik. Ray Charles da, bir Türk ya da Doğulu müzisyenle bir çalışma yapmayı düşünür müydü acaba? Hemen kestirip atıyor: "Ben karışımlara karşıyım. Müzik doğduğu yere aittir. Bu tür çalışmaları da dinlemiyorum bile. Caz dinleyeceksem Charlie Parker'ı dinlerim, Dizzy Gillespie'yi dinlerim. Ya da Stewie Wonder'ı, Aretha Franklin'i. Hala dinleyebileceğim çağdaşlarım var. Yenilerle, yeni demeçlerle ilgilenmiyorum."
       Kısacası Ray Charles, gerçek bir star. En sevimli, en senli benli halinde bile bunu hissettiriyor, karşısındakine. Yalnız konserlerinde değil, duruşu, görüşü, düşünceleriyle de.