Kültür Sanat Yalnızlar kulübü

Yalnızlar kulübü

08.03.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:

En İyi Film dahil olmak üzere beş dalda Oscar’a aday olan, Alexander Payne’in yönettiği  “The Holdovers/Geride Kalanlar” yalnızlıklarıyla birbirine ilaç olanların hikâyesini konu alıyor.

Yalnızlar kulübü

MÜJDE IŞIL- Her sezonun ‘kalpleri ısıtan’, ‘sımsıcak’ sıfatlarını taşıyan filmleri olur mutlaka. 2023’ünki “The Holdovers/Geride Kalanlar”dı kuşkusuz. Alexander Payne’in yönettiği ve senaryosunu David Hemingson’ın yazdığı film hem Oscar’lara adını yazdırdı hem de seyircinin kalbini fethetti.

Haberin Devamı

1935 yapımı “Merlusse” adlı Fransız filminden ilham alan “Geride Kalanlar” klasik bir ‘birbirine iyi gelme’ hikâyesi anlatıyor. Alexander Payne’in alıştığımız sakin dili yine insan ruhunu derinlemesine analiz etmeye devam ederken kendini unutulmaz kılmaktan ziyade unutulmaz filmleri hatırlatıyor. ‘80’ler klasikleri “The Breakfast Club/Kahvaltı Kulübü” ve “Dead Poets Society/Ölü Ozanlar Derneği” başta olmak üzere… Yalnızlığına gömülmüş ya da itilmiş karakterlerin hem kendilerini hem de kendileri gibi ‘dışarıda kalmış’ insanları tanıma ve olduğu gibi kabullenme süreci, fiziki ve mental yolculukla gerçekleşiyor. Film her bir karakterin yaralı yüzünü adım adım açarken, seyirciyi onların acısına ortak ediyor ama umutsuzluğa paye vermiyor.

Haberin Devamı

Orijinal bir yönü olmamakla birlikte film, iç ve dış yalnızlığa bakışı ve oyunculuklarının gücüyle ‘kendini iyi hisset filmi’, ‘yürekleri ısıtan yapım’, ‘noel filmi’ gibi sempatik tür sıfatlarını kazanıyor. Payne ile yıllar sonra yeniden bir araya gelen Paul Giamatti, fiziğinin doğal avantajını karakterine harika şekilde katıyor. Yakın zamana kadar Giamatti ilk Oscar’ına çok yakın gibiyken ibre Cillian Murphy’ye dönmüş durumda. Filme tek Oscar ödülü Yardımcı Kadın Oyuncu kategorisinde Da’Vine Joy Randolph ile gelecek gibi görünüyor.

Yalnızlar kulübü

Geçmiş mi, şimdi mi?

Geçen yıl Venedik Film Festivali’nde Peter Sarsgaard’a En İyi Erkek Oyuncu Ödülü getiren “Memory/Hatır” zaman ve hatırlamak üzerine etkileyici bir hikâye anlatıyor. Yazıp yönettiği filmde Michel Franco, bakım evinde çalışan Sylvia ile demans hastası Saul’un zamanla kurdukları ilişkiye odaklanıyor. Sylvia hem geçmişten kaçıp hem hesaplaşırken Saul ise sadece geçmişle mutlu oluyor. Şimdiki zaman, ikilinin birbirine sırtını dayadığı anlara dönüşüyor. Filmin ajitasyona pirim vermeden dingin anlatımı dikkat çekici. Sarsgaard’a ödül getirenin doğallığı kadar, Jessica Chastain’in göz alıcı performansı olduğunu da belirtmek gerek.