Gündem Kuran’da adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ay

Kuran’da adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ay

26.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

On bir ayın sultanı Ramazan geldi. Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay, Ramazan ayıdır. Kuran bu ayda indirildi. ‘Bin aydan daha hayırlı’ Kadir gecesi de bu ayın içindedir. Mübarek Ramazan tüm İslam âlemine hayırlı olsun

Kuran’da adı geçen  ve değerine vurgu  yapılan tek ay

Değerli Milliyet okurları, yarından itibaren on bir ayın sultanı Ramazan, bütün güzellikleriyle bizleri onurlandıracak. Rabbimiz sağlık ve afiyet içinde oruç tutmayı ve bu mübarek zaman diliminden en güzel şekilde yararlanmayı nasip etsin.

Kuran’da adı geçen  ve değerine vurgu  yapılan tek ay


Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay Ramazan ayıdır. İnsanlara doğru yolu gösteren ve hakkı
Kuran’da adı geçen  ve değerine vurgu  yapılan tek ay
bâtıldan ayıran Kuran-ı Kerîm bu ayda inmeye başlamıştır. Kuran’ın indirilmeye başladığı gece olan bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi bu ayın içindedir. Sevgili Peygamberimiz Ramazan ayını “mübarek bir ay” olarak nitelendirmiş ve bu ayın yaklaştığı bir günde şöyle buyurmuştur. “Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah Teala sizin (Ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda) birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana Allah Teala’ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.”

İlk teravih bu gece

Bu ayda yapılan mali yardımlar da öteki aylara göre daha değerlidir. Peygamberimizin cömertliği Ramazan ayında doruk noktasına ulaşırdı. Ramazan’da ödenmesi gerekli olmamakla birlikte müslümanlar zekâtlarını bu ayda ödemeyi âdet haline getirmişlerdir.

Bu akşam ilk teravih namazı kılınacak ve gece sahura kalkacağız. Peygamberimiz “Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır” diyerek bu namaza teşvik etmiştir (Buhârî, “Salâtü’t-terâvîh”, 1).

Sahura kalkın

Sahura kalkmakla hem bir şeyler yiyerek oruç için enerji toplamış, hem de peygamberimizin bir sünnetini yerine getirmiş, seher vaktinin faziletinden yararlanmış oluruz. Bu bakımdan bir yudum su ile de olsa sahur yapmak ve sahur yemeğini mümkün olduğunca, gecenin son vaktine denk getirmeye çalışmak uygun olur. Peygamberimizin sahura kalkmayı teşvik ve tavsiye eden birçok hadisi bulunmaktadır:

“Sahura kalkın, çünkü sahur yemeğinde bereket vardır” (Buhârî, “Savm”, 20). Peygamberimiz, sahuru mümkün olan son vakte denk getirmeyi teşvik ettiği gibi iftarın da vakit girer girmez yapılmasını teşvik etmiştir. Bu iki teşvikten çıkarılabilecek anlam, ibadetin mümkün olduğunca kolay hale getirilmesidir. İftar vakti girdiğinde yemeğe oturmadan namaz kılınmak isteniyorsa biraz su veya bir hurma ile orucu açıp, ondan sonra namaz kılmak yerinde olur.

Oruç yemek, içmek ve cinsel isteklerden nefsi tutmak demektir. Bunun yanında oruçlu kimsenin yalan konuşmaktan, kötü söz söylemekten, dedikodu yapmaktan, başkalarına sataşmaktan ve zarar vermekten uzak durması gerekir. Yalan, dedikodu, başkalarına kötü söz söylemek ve sövmek orucu bozmaz ancak orucun değerini ortadan kaldırır. Eğer bahsettiğimiz hususlar orucu bozacak olsaydı, kim bilir kaç kişi oruç tutmayı başarabilirdi? Peygamberimiz şöyle buyurur: “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.” Oruçlu, bir başkası kendisine kötü söyler ya da kavga etmek isterse, ona da bulaşmamalı, nazik bir şekilde “Lütfen, ben oruçluyum” diyerek onu uzaklaştırmalıdır.

Değerli okurlar.

Ramazan ayı kötü alışkanlıklara son verme, iyiden, güzelden yana yeni sayfalar açmak için büyük bir fırsattır. Gündüz tutacağımız oruçlar, geceleri kılacağımız teravih namazları ve kalkacağımız sahurlar, Kuran hatimleri ve mukabeleler, vereceğimiz zekâtlar, fitreler ve yapacağımız iyilikler, değerlendirdiğimiz takdirde bize ummadığımız bereket kapılarını açacaktır. Allah oruçlarımızı ve diğer ibadetlerimizi kabul buyursun.

Haberin Devamı

‘Yapılan işler niyete göre değerlenir’

Peygamberimiz, “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir” buyurmuştur. Sadece insanların takdir ve beğenilerini kazanmak ya da hem Allah rızasını hem de insanların takdirini kazanmak düşüncesiyle yapılan ibadetlerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Sözgelimi, “İnsanlar beni görsün ve takdir etsin” diye namaz kılmak, zekât vermek şirk derecesinde büyük bir günahtır. Aslında ibadet olmayan bazı işler, iyi niyetle yapıldığı takdirde ibadete dönüşebilir. Mesela, ticaretle ilgilenen bir kimse, işini en iyi şekilde yaparak insanlara hizmet etmeyi, onları aldatmamayı düşünürse, hem para hem de sevap kazanabilir.

Beddua etmeyiniz

Bir yolculuk sırasında Peygamberimizin yanında bulunan bir sahabi, devesini çöktürüp ona bindikten sonra hayvanın yürümeyip durakladığını görünce: “Allah sana lanet etsin” dedi. Bu sözü duyan Peygamberimiz, “Kim o devesine lanet eden?” diye sordu. Adam, “Benim, ey Allah’ın Elçisi” şeklinde cevap verince, “İn o deveden. Lanetlenmiş bir hayvanla bize eşlik etme” buyurdu.

Sonra da yanında bulunanlara şöyle tavsiyede bulundu: “Kendinize beddua etmeyiniz; çocuklarınıza beddua etmeyiniz; mallarınıza da beddua etmeyiniz. Dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir.” (Müslim, “Zühd”, 74)

Haberin Devamı

?
İftar duası
“Allahım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin.”
?
Bir hadis
“Yeryüzünde bir Müslüman Allah’tan bir şey dilerse, günah bir şeyi istemediği veya akrabası ile ilgisini kesmeyi arzu etmediği sürece Allah onun dileğini mutlaka yerine getirir veya ona vereceği şey kadar bir kötülüğü kendisinden giderir.”
(Tirmizî, “Deavât”, 115).

?

İki soru iki cevap

- Mazereti sebebiyle oruç tutamayan kimseler ne yapmalıdır?


Yolculuk esnasında tutulamayan oruçlar, Ramazan’dan sonra kaza edilir. Geceden oruç tutmaya niyetlenip gündüz yolculuğa çıkmak zorunda olan kimse yolculukta zorluk çekerse orucunu bozabilir. Ancak orucunu tamamlaması daha uygundur.

Oruç tuttuğu takdirde hastalığının artmasından endişe edilen veya hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişiler oruç tutmayabilir. İyileştikten sonra bunları kaza ederler.

Hamile veya çocuk emziren kadınlar kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi halinde, oruç tutmayabilirler. Tutmadıkları oruçları daha sonra kaza ederler.

Ağır işlerde çalışmak zorunda olan kişiler ağlıkları risk altında kalacaksa, Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını uygun bir zamanda kaza ederler.

Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç yerine fidye verebilirler. Bir fidye miktarı bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek veya bunun para olarak karşılığıdır. Oruç fidyeleri, Ramazan ayının sonunda topluca verilebileceği gibi, Ramazan ayı içinde günlük olarak veya Ramazan ayı başında da verilebilir.

- Ramazan orucuna nasıl niyet edilir?

Oruç için niyet şarttır. Niyet edilmezse sabahtan akşama kadar aç kalmak oruç tutmanın yerine geçmez. Oruca kalple niyet etmek yeterlidir. Bununla birlikte “Allah rızası için yarınki Ramazan orucumu tutmaya niyet ettim” şeklinde dille ifade etmek uygun olur. Sahura kalkıp yeme ve içme de niyet yerine geçer.

Haberin Devamı

Sultanahmet Camii (Mavi Cami)

İstanbul’un Sultanahmet semtinde bulunan cami, dünyanın en ünlü camilerinden biridir. Süslemelerde kullanılan muhteşem mavi İznik çinileri nedeniyle “Mavi Cami” olarak da bilinen bu yapı, I. Ahmet tarafından 1609 1616 yılları arasında yaptırılmıştır. Sultanahmet Camii, İstanbul’da gezilecek yerler listesinde ilk sırada yer alan büyüleyici bir yapıdır.

Haberin Devamı

Kuran’da adı geçen  ve değerine vurgu  yapılan tek ay


Dünyaca ünlü bu camide mutlaka görülmesi gereken bölüm ve eserlerin başında dekorasyonunda kullanılan İznik çinileri, 17. yüzyıldan kalma minber, göz alıcı desenlerle bezeli olan kubbe süslemeleri, altıgen şadırvan, avluda yer alan abdesthane gelmektedir.

Hem Osmanlı hem de Bizans mimarisinden izler taşıyan cami, Marmara Denizi’ne hakim bir konumdadır ve Ayasofya’nın
karşısında yer almaktadır.

Geniş avlulu cami, 43 metre yüksekliğindedir. Yapının iki yüzden fazla penceresi bulunmaktadır. Pencerelerde yer alan camlara gün ışığı vurduğunda çiniler üzerinde eşsiz bir ahenk oluşturmaktadır. Fakat zaman içerisinde kırılan camların yenilenmesi ile renk ve ışık uyumu bozulmuştur. Sultanahmet Camii dünyada kurulan en görkemli camilerden biridir.