Siyaset Kurtulmuş: Resmi değil Bulgar derin devleti olabilir

Kurtulmuş: Resmi değil Bulgar derin devleti olabilir

24.03.2017 - 19:43 | Son Güncellenme:

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş Bulgaristan'daki seçimlerde bu ülkeye gitmek isteyen çifte vatandaş Türklerine engellenmek istemesiyle ilgili olarak, "Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu, resmi bir uygulama değil ama sivil, belki de Bulgar derin devletinin destekleri olabilir, vatandaşlarımızın oraya gidip oy kullanmasına mani olmaya çalışıyorlar.  Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Demokrasiye aykırıdır, komşuluğa,  aramızdaki iyi ilişkilere aykırı olan bir şeydir."  diye konuştu.

Kurtulmuş: Resmi değil Bulgar derin devleti olabilir

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Bulgar aşırı milliyetçilerinin blokajıyla ilgili, "Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu, resmi bir uygulama değil ama sivil, belki de Bulgar derin devletinin destekleri olabilir, vatandaşlarımızın oraya gidip oy kullanmasına mani olmaya çalışıyorlar. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Demokrasiye aykırıdır, komşuluğa, aramızdaki iyi ilişkilere aykırı olan bir şeydir." dedi.



Haberin Devamı

Kurtulmuş, Habertürk TV'de canlı yayına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bulgaristan sınırındaki eylemlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, konunun ilgililerle görüşüldüğünü ve çifte vatandaş olanların oy kullanıp kullanamayacağıyla ilgili sorunun yaşandığını söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Bulgar mevkidaşıyla konuyu görüştüğünü anlatan Kurtulmuş, "Orada birtakım militan unsurlar, aşırı ırkçı Bulgar unsurlar, aşırı milliyetçi unsurlar vatandaşlarımıza engel çıkarıyor. Görünüşe baktığınız zaman Bulgaristan'ın resmi bir engeli değil bu, resmi bir uygulama değil ama sivil, belki de Bulgar derin devletinin destekleri olabilir, vatandaşlarımızın oraya gidip oy kullanmasında mani olmaya çalışıyorlar. Bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. Demokrasiye aykırıdır, komşuluğa, aramızdaki iyi ilişkilere aykırı olan bir şeydir." dedi.

Haberin Devamı

Konunun sadece Bulgaristan ile sınırlı olmadığına belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Biz zaman zaman söylediğimizde Avrupalı dostlarımız alınıyor, güceniyorlar. Hakikaten Avrupa çok zor bir sürece girdi. Yani Bulgaristan'dan başlayın Norveç'e, Hollanda ve Almanya'ya kadar. Avrupa'nın neredeyse her yerinde aşırı ırkçı eğilim var. Biz buna neofaşist dediğimiz zaman kızıyorlar ama biz bunu rencide etmek için söylemiyoruz. Akıllarını başlarına alsınlar. Avrupa'yı çok yakın bir gelecek de çok büyük bir tehlike bekliyor diye bunu söylüyoruz. Yani oradan geçen göçmenlere karşı yapılanları görüyorsunuz. Göçmen, yabancı düşmanlığı üzerinden özel olarak Müslüman düşmanlığı üzerinden çok özel olarak da Türkiye düşmanlığı üzerinden kampanya yürütüyorlar. Bu Avrupa'daki ırkçıların adım adım gelen faşizmin sesidir. Dikkatli olmaları lazım. Eğer Avrupa'daki bu yeni ırkçı dalga önlenmezse inanın birkaç sene sonra bugünün siyasetçileri Avrupa'da kendi seçimleri için siyaset yapma imkanı bulamayabilirler."

Bulgar ırkçılığı

Bulgaristan'da şu an Türklere karşı görülen ırkçılığın yaşandığını ifade eden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

"Ama Bulgar ırkçılığı, diğer Balkan devletlerine karşı da olabilir. Olmadı mı oldu, 90'ların başında yüz binlerce insan bu ırkçı zihniyet yüzünden kesilip öldürülmedi mi? Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar birbirine girmedi mi? En az 300 bin Boşnak şehit edilmedi mi? Böyle baktığınız zaman, bu şu an Türkiye düşmanlığı olabilir. Yabancı ve İslam karşıtlığı olarak gelen bu durum, maalesef Avrupa siyasetini esir almış durumda. İşte görüyorsunuz Hollanda'daki adam kalkıyor, 'Camiler yakılmalı, yıkılmalı' diyor, oylarını artırıyor. O faşist dalgadan yararlanıp oylarını artırıyor diye mutedil siyasetçiler de ırkçı bir dille hareket ediyor. Bu vahim bir durumdur, çok vahimdir. Avrupa'nın buna karşı tedbir alması lazım. Türkiye'de bulunan çok sayıda Bulgar vatandaşı var, bu vatandaşlarımızı ciddi şekilde rencide ediyor. Bulgaristan'ın derhal bu duruma son vermesi, tedbir alması ve vatandaşlarımızın rahat ve huzur içerisinde oylarını kullanmasını sağlaması lazım. Bu komşuluğun ve dostluğun gereğidir."

Haberin Devamı

Referandum süreci

Cumhurbaşkanılığı hükümet sistemiyle ilgili sahadaki izlenimlerini de aktaran Kurtulmuş, son dönemlerdeki halkın fikrinin çok değiştiğini ve evet oylarının artış gösterdiğini söyledi.

Anayasa değişikliğinin şu anda gündeme gelmediğini aktaran Kurtulmuş, "Türkiye siyasetinde bildik bileli Türkiye'de yeni bir sistem arayışı olmuştur. Adına Başkanlık sistemi denmiştir, Cumhurbaşkanlığı sistemi denmiştir. 1982 Anayasanın getirdiği sistemin, hastalıkların, bunların çıkardığı bir takım yanlışlıklar, bunlar sürekli siyaset tarafından eleştirilmiştir. Geçmiş dönemlerde birçok siyasetçi, bu sistemin değiştirilmesiyle ilgili bir takım tekliflerde bulunmuştur. Bu sistem değişikliği yeni bir mesele değildir. Mevcut 1982 Anayasası 18 kere değişmiştir. Bu 19. değişikliktir. Niye şimdi? Artık bu sistem Türkiye'yi taşımıyor. Türkiye'nin çevresindeki bu kadar tehdidi düşünün. Bu ülke, 25 günlük hükümetlerle yönetilemez. Türkiye, ekonomik krizlerle muhattap olmamalı. Çok güçlü bir yönetim modeli olmalı. Krizleri, kaosları, darbeleri, darbe teşebbüslerini arkada bırakan bir değişikliğe ihtiyaç vardır." şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Numan Kurtulmuş, "AK Parti'nin MHP ile beraber 'evet' kampanyasına destek vermesi üzerine Kürt seçmeni daha da uzaklaştı mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Özellikle son zamanlarda Doğu ve Güneydoğu'da terörle mücadelede alınan başarı, bölge halkımız tarafından takdirle izleniyor. Evlerinin önünde bombalar patlıyordu. Şehirler işgal edilmiş durumdaydı. Esnaflar işlerini doğru dürüst açamıyorlardı. Haraç vermek zorunda kalıyorlardı. Terörle mücadele sonunda vatandaşlarımız derin bir nefes aldı. Sur'da, Cizre'de, Doğu ve Güneydoğu'nun birçok bölgesinde derin bir nefes aldılar. Bu yüzden bölge halkında ciddi bir rahatlama oldu. Bu sadece parti meselesi değil, bir şahıs meselesi de değildir. Bu mesele bir memleket meselesidir. Türkiye'nin daha güçlü yönetilmesiyle ilgilidir. Daha etkin karar alabilecek bir mekanizmanın oluşmasıyla ilgili meseledir. Bir daha pazarlıkların, kirli oyunların, ayak oyunlarının olmayacağı bir şekilde temiz bir siyasetle sandık akşamı milletimizin çoğunluğunun oyunu almış olan, ülkenin yönetme yetkisine de sahip olacaktır. Bunu kim istemez?"