Mehmet Çiftçi

Mehmet Çiftçi

mehmet.ciftci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gitti gidecek derken tarihler 20 Mayıs 2013'ü gösterdiğinde Real Madrid Başkanı Florentino Perez Mourinho döneminin kapandığını resmen kamuoyuna duyurdu. Marca gazetesinin başlığı çok ilginçti. "The Special End" yani özel son başlığını kullanan gazete, Mourinho'nun gelişi kadar gidişi de çok özel oldu yorumunda bulundu.

Portekizli hoca 2010 yılında Inter'e 18 milyon euro tazminat ödenerek Real Madrid'in başına getirildi. 2016 yılına kadar takımın başında olması istenen Portekizli hoca 3 yıllık dönemde sadece 3 kupa kazanabildi. Kendi deyimi ile 'Profesyonel teknik direktörlük hayatımın en başarısız dönemini Real Madrid'de yaşadım' diyen hoca giderken de tüm kurumları birbirine düşmüş bir kulüp bırakı. Mourinho neden başarısız oldu ona bakalım. Portekizli teknik adama dünyada egosu en yüksek hoca yakıştırması yapabiliriz. Her şeyi ben daha iyi bilirim felsefesi ile yola çıkan Mourinho asla takım oyununa innamadı. Ona göre futbolda iyiler ve kötüler vardır, bunların harmanlanmasınanda bir takım yaratılsa bile iyi her zaman bir kötüde iki numaradır. Bu ayrımcı model spor yönetiminde de geçerlidir. Kulüpklerde başkanlık sistemini savunan Mourinho yönetim kurulunun içi boş kişilerden oluşturulduğuna inanırdı. Bu yüzden de muhatabının sürekli başkan olmasını isterdi. Mourinho, Barcelona gibi altyapıya da inanmazdı. Real Madrid gibi dev bütçeli külüpler piyasadaki iyi futbolcuları satın alır ve onları takıma monte eder. Mourinho futbol değerlerine ve takımın sembol isimlerine de inanmazdı. Casillas, Sergio Ramos emekli olun yoksa kovulursunuz dediği Raul ve Guti gibi takımda sembol olmuş isimler sadece profesyonel kişilerdir takımlarına hizmet etmişler ve bunun karşılığında bir para kazanmışlardır derdi. Portekizli hoca, Real Madrid'in eskilerine de selam vermezdi. Madrid'e altı kupa kazandırmış milli takım hocası Vicente Del Bosque ile üç yıl boyunca bir kahve bile içmedi. Hoca rakip teknik adamlara da pek saygı duymazdı. Barcelona'nın o zamanki yardımcı hocası Villanova'nın parmadığını gözüne sokması yetmemeiş gibi diğer hocalar hakkında da aşağılayıcı sözler ederdi. Portekizli hoca sporun olmazsa olmazı olan medyaya da hiç güvenmezdi. Bir yıldan fazla bir süredir İspanya'da hiç bir yazılı ve görsel medyaya röportaj vermeyen "Special One" gazetecileri sürekli azarlardı. Son olarak hakemler hakkında da çok asyıda dosyası olan Mourinho onlar hakkında ağır eleştiriler yapmaktan kaçınmazdı. Vee son olarak Kral Kupası'nda kürsüye çıkmayarak kralın elini sıkmayınca taraflı tarafsız halkında tepkisini almış oldu.

Görüldüğü gibi karşımızda egosu yüksek son derece arogant (kibirli) bir Mourinho tablosu var. Portekizli hoca futbolun 4-4-2 veya 3-5-2 sisteminin dışında da bazı görevleri olduğunu anlayamadı. Futbol bir spor oyunudur ve saha dışında bu oyun devam ederi. Futbolcular ve teknik adamlar toplum tarafından örnek alınan kişilerdir ve bu kişilerin sorumlulukları vardır. Mourinho'ya tenik adam olarak yüksek not verebilirsiniz ama örnek bir spor adamı olarak sınıfta kalacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Mourinho İspanya'yı bıraktı ve büyük ihtimalle İngiltere'de bir takım çalıştıracak, Arogant (kibirli) yapıyı ancak Aragont bir ülke kaldırır yakıştırması yapan İspanyollar Mourinho'nun gitmesine hiç üzülmediler. Portekizli çalıştırıcı tekrar İspanya'ya döner mi? önümüzdeki 10 sene için net bir hayır cevabı verebilirim. Portekizli hocanın İspanya'da açtığı yara öyle on yılda kapanacak cinsten değil...