Milliyet Rekabet Liman sektöründe yeni bir atılım: Kuru liman

Liman sektöründe yeni bir atılım: Kuru liman

19.07.2023 - 08:54 | Son Güncellenme:

Ticaretin küreselleşmesiyle deniz ticaretinin önemi giderek artmış denizcilik sektörü dünya ticareti için stratejik sektör konumuna gelmiştir. Dünyadaki toplam ticaret hacminin yaklaşık yüzde 80’i güvenli ve düşük maliyetli olduğu için deniz yoluyla gerçekleşmektedir. Bu bağlamda verimlilik ve maliyet tasarrufu odaklı konteyner taşımacılığı; yükleri birimleştirmesi ve standartlaştırması sayesinde diğer taşıma zincirleriyle bütünleşme kolaylığı sağlamış, günümüzde küresel deniz taşımacılığının yaklaşık yüzde 60'ını oluşturur hale gelmiştir.

Liman sektöründe yeni bir atılım: Kuru liman

Ferit Ceylan, Rekabet Uzman Yardımcısı

Haberin Devamı

Batuhan Demir, Rekabet Uzman Yardımcısı

Yüklerin limanlardan iç bölgelere dağıtılmasında diğer taşımacılık modlarıyla (intermodal) bütünleşmesi kolaylığı göz önünde bulundurulduğunda, limanların art alan (hinterland) bağlantıları sağlama kabiliyeti konteyner taşımacılığının rekabet gücünü artıran kilit faktörlerden biridir. Birçok liman idaresi hem art alan bağlantılarını sağlamak hem de konteyner limanları için aktarma merkezi olarak hizmet vermek üzere düzenlemeler yapmıştır. Ancak, konteyner limanları için sınırlı istifleme alanı, özellikle coğrafi kısıtlamalar nedeniyle, her zaman önemli darboğazlardan biri olmuştur. Özellikle talebin karşılanamadığı dönemlerde bu durum, gemilerin bekleme sürelerinin uzamasına ve liman kapılarında sıkışıklığa yol açarken, istifleme alanlarındaki operasyonel aksaklıklar müşteri kaybına neden olabilmektedir.

Haberin Devamı

Artan talebi karşılamak için limanlar genellikle ilave istifleme alanı yaratmak amacıyla ek kara alanlarına veya denize doğru genişlemeyi hedeflemektedir. Bu imkânı olmayan limanlar için ise kapasite artırımı açısından yakın mesafede bir depo alanına sahip olmak veya bir kara terminali ile bağlantılı olarak çalışmak ihtimalleri söz konusu olabilmektedir. Konteyner taşımacılığını desteklemek üzere yaygınlaşan ve intermodal özelliğe sahip olan kara terminalleri literatürde genellikle iç liman/terminal (inland port/terminal), kuru liman (dry port) ve lojistik merkez şeklinde anılmaktadır.

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP) tarafından kuru limanlar; temel olarak uluslararası ticarette taşınan malların yürürlükteki kurallar dâhilinde denetimi, elleçlenmesi, depolanması ve gümrük kontrolüne tabi tutulması için bir veya daha fazla ulaşım modu ile bağlantının sağlandığı iç bölgede yer alan lojistik merkez olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası anlaşma

Türkiye’nin de kuru limanlara ilişkin attığı somut adımlar çerçevesinde TBMM Dışişleri Komisyonu’nda kabul edilen Kuru Limanlara İlişkin Uluslararası Anlaşma ile Türkiye, Asya-Pasifik bölgesindeki kuru limanların geliştirilmesinde iş birliğini teşvik etmek için tasarlanan anlaşmaya taraf olmuştur. Anlaşma kapsamında, Türkiye’de yer alan 19 lojistik merkezi kuru liman olarak tanımlanmıştır.

Haberin Devamı

Bu anlaşma, özellikle Asya çapında bu tip lojistik merkezlerle, ilgili taraf ülkelerin kuru limanlara ilişkin ulusal programları çerçevesinde ve ulusal düzenlemeleri doğrultusunda lojistik merkezlerin geliştirilmesi taahhüdüne girmeleri ve bunları listelemeleri, birbirlerine tanıtmaları anlamını taşımaktadır. Daha açık ifadeyle anlaşmanın özünde kıyı liman genişletmesinin çok mümkün olmadığı yerlerde, yoğun nüfuslu, sanayileşmiş, demografik ve ekolojik açıdan tehlikede olan bölgelerde istifleme alanını bir diğer ifadeyle kapasite problemini çözüme kavuşturmak, bunun yanı sıra yüklerin limandan intermodal taşıma avantajıyla diğer taşıma modlarına aktarılmasını, hızlı bir şekilde, gümrükleme birleştirme ve dağıtımı gibi işlemlerin yapılarak, hazır hâle getirilmesini mümkün kılmak için kurulan lojistik merkezler yer almaktadır.

Haberin Devamı

Türkiye için ise lojistik merkezler, ülkemiz tarafından önerilen 19 adet lojistik merkezi, anlaşmanın ekinde kuru liman (dry port) olarak tanımlanmıştır. Anlaşma ve projenin Türkiye ekonomisi ve liman sektörüne olası katkıları değerlendirildiğinde; öncelikle anlaşmanın ekinde belirtilen lojistik merkezler uluslararası tanınırlığa kavuşacak ve ticari merkez halini alacaklardır. İkinci olarak, kuru liman olarak belirtilen alanların standartlarının yükseltilmesi adına anlaşma önemli bir fırsat olmakla birlikte proje kapsamında bu lojistik merkezlerin gelişimi ve yeterliliğinin sağlanması gereklilik olacaktır. Nitekim bu sözleşme kapsamında kurulacak çalışma grubunun yılda 2 kez toplanarak bu lojistik merkezlerinin durumlarını değerlendirileceği ve bu konuda iyileştirmeler yapacağı, anlaşmada yer bulan bir diğer önemli hükümdür.

Anlaşma, Kasım 2016 itibarıyla 17 devlet tarafından imzalanmış ve şimdiye kadar Afganistan, Bangladeş, Çin, Hindistan, Kazakistan, Moğolistan, Rusya, Güney Kore, Tacikistan, Tayland, Türkmenistan ve Vietnam tarafından onaylanmıştır. Anlaşma kapsamındaki kuru limanlar; denize ulaşımı bulunmayan ülke veya yerel yönetim başkentlerinde, Asya Karayolları Ağı ve Trans-Asya Demiryolu Ağı dâhil olmak üzere karayolu veya demiryollarına bağlantısı bulunan mevcut ya da potansiyel üretim ve tüketim merkezlerinde konumlanmıştır.

Haberin Devamı

Anlaşmada tarafların kuru limanların geliştirilmesi ve sorunsuz işletilmesi için, tarafları ilgilendiren ülkenin yasaları ve düzenlemeleri çerçevesinde, uygulanabilir, kontrollü, kurumsal, idari ve düzenleyici yapılar oluşturabileceği belirtilmiştir.

Yatırım bakımından

Bir kuru liman yatırımı, konteyner depolaması, aktarılması, elleçlenmesi ve diğer hizmetlerin giriş ve sabit maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle özel sektör tarafından deniz limanına oranla daha uygun maliyetlerle sağlanabilmesi ve ortak olacak firmaların bulunması halinde gerçekleşebilir. Nitekim anlaşmanın ekinde bağlayıcı olmasa da tavsiye niteliğindeki son hükmünde kuru limanların, tarafların takdirinde ve bağlı oldukları ülkenin yasaları, düzenlemeleri ve yöntemlerine bağlı olarak, var olan ve beklenen yük hacmine orantılı altyapı, ekipman ve insan gücü yeterliliğine sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda lojistik merkezlerin anlaşmada belirtildiği üzere yeterli düzeyde kaynağa sahip olması maliyeti artırmaktadır. Bu duruma paralel olarak anlaşmada kuru limanların mülkiyet yapısının kamu, özel sektör veya kamu-özel sektör ortaklıkları olabileceği ifade edilmiştir.

Uygulamaya başlanmasıyla kuru liman sisteminin tam anlamıyla faal hale gelmesine kadar geçen sürede kısa dönemde artan maliyetler gözlemlense de uzun vadede yeni art alanların (hinterland) ortaya çıkması, müşteri kapasitesindeki artış, nakliye maliyetlerinde azalma, liman ile pazar arası faaliyetlerde artış, yerel ve bölgesel pazarın uluslararası pazarlara açılması gibi çok çeşitli ekonomik ve sosyal avantajları bulunmaktadır.

Lojistik, ekonomi, altyapı, ulaşım ve çevre gibi alanlarda pek çok avantaj sağlayan kuru limanlar, gelişen küresel ticaret hacmi ile birlikte gün geçtikçe dünyada ve ülkemizde önem kazanmaya devam etmektedir. Kuru limanların hem yüksek kapasiteli taşıma moduna, karayolu ve demiryolu bağlantısıyla sahip olması hem de hava yoluna mümkünse doğrudan bağlantılı ya da yakın bir noktada olması temel özellikleri olarak sayılabilir. Bir diğer nokta ise kuru limanların, depolama, birleştirme ve dağıtım gibi deniz limanında yürütülen ana fonksiyonları yerine getirebilecek yani bir limanda bulunabilecek tesislerin benzerini sunması gerektiğidir.

Lojistik sektörü, bir bölgenin sosyoekonomik kalkınması için büyük önem taşımaktadır dolayısıyla bir zenginlik ve sosyal refah üreticisidir. Bu açıdan kuru limanlar; liman içi ve kapılarda yoğunluğun ve bekleme sürelerinin azaltılması, gelişmiş liman erişimi, CO2 emisyonunun düşürülmesi, daha az çevresel zarara yol açması ve iç bölgeler için yaratılan geniş istihdam olanakları gibi faydalar sağlayacaktır.

Bu doğrultuda geniş istif alanın sağladığı pozitif ölçek ekonomisi ve intermodal taşımacılığın getirdiği maliyet avantajlarına sahip kuru limanlarla entegrasyonu bulunan kıyı limanlarının, rakip limanlara karşı pazarda daha avantajlı konumda olacağı söylenebilecektir. Nitekim yeniden oluşacak pazarda rekabet hukukunun söz sahibi olabileceği düşünülmektedir.