Geri Dön
Lokal Ekspres 4: Pamela Spence, DEH, Can Bonomo & Nova Norda

Lokal Ekspres 4: Pamela Spence, DEH, Can Bonomo & Nova Norda

Lokal Ekspres'in 4'üncü konukları 2000'li yıllarda alternatif rock'ın önemli kadın vokallerinden biri olan Pamela Spence'in son elektronik esintili alternatif pop şarkısı 'Kalbinin Kırıkları', melankoli ve dansı bir araya getirerek 'dans ettiren hüzün' kategorisinden hayatlarımıza dahil olmaya hazırlanan DEH grubunun 'Küt Küt'ü ve alternatif sahnenin en heyecan verici isimlerinden Can Bonomo ile Nova Norda'nın güçlerini birleştirdiği 'Elalem'... 'Lokal Ekspres'te yerel yıldızları son sürat keşfetme zamanı!

Mayk Şişman
Mayk Şişman

Son yıllarda adını duymaya başladığımız çok fazla isim ve çok fazla üretim var. Bu şarkılardan birçoğu maalesef gözden kaçıyor. Ancak bir arkadaş ya da dost önerisiyle haberimiz oluyor çoğu zaman bu şarkılardan. Halbuki bir dinlemeye başladığınızda "Ben neden daha önce keşfetmemişim ya" dedirtiyor neredeyse hepsi. Lokal Ekspres tam da bu gerekli ihtiyaçtan doğdu. Bu seride Türkiye'nin müzik sahnesinden yeterince takdir görmeyen, dinlenme rakamlarında hak ettiği ilgiyi bulamayan ama aslında taş gibi olan şarkılar yer alıyor. Lokal Ekspres'in 4'üncü konukları 2000'li yıllarda alternatif rock'ın önemli kadın vokallerinden biri olan Pamela Spence'in son elektronik esintili alternatif pop şarkısı 'Kalbinin Kırıkları', melankoli ve dansı bir araya getirerek 'dans ettiren hüzün' kategorisinden hayatlarımıza dahil olmaya hazırlanan DEH grubunun 'Küt Küt'ü ve alternatif sahnenin en heyecan verici isimlerinden Can Bonomo ile Nova Norda'nın güçlerini birleştirdiği 'Elalem'... 'Lokal Ekspres'te yerel yıldızları son sürat keşfetme zamanı!

Haberin Devamı

Pamela Spence - 'Kalbinin Kırıkları'

Pe ya da pi, onun isminin baş harfi. 2003 yılında 'Eğer Dinlersen...' albümündeki synthpop tarzıyla herkese "Bu kadın kim?" dedirten, özellikle 'Ayrılamayız Biz'le ana akım pop sahne içinde kendine rahatlıkla yer bulan Pamela Spence, 2004 yılında yayınladığı 'Şehir Rehberi'yle dümeni biraz daha alternatif rock sularına kırmış ve çıkışının üzerinden neredeyse 20 yıl geçmiş olan 'İstanbul' şarkısıyla sağlam bir hit yakalamayı başarmıştı. 'Şehir Rehberi' sonrasında 'Cehennet' ile biraz daha akustik bir tonda ilerleyen Pamela Spence, 2010'lu yıllardan sonra ise elektronik ağırlıklı işlerle biraz daha dans hedefli, canının istediği yoldan yürümüştü. Onun muazzam sempatik ve karakteristik vokalini bilenler doğal olarak Pamela'nın her daim ana akımda sürekli karşımıza çıkmasını dilese de 'Yara' gibi arabeski modernize ettiği işler dışında çok da fazla bir 'İstanbul' çıkmamıştı ortaya. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan 'Kalbinin Kırıkları'na ise ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Sözü ve müziği Cem Adrian'a ait olan 'Kalbinin Kırıkları'nın aranjör koltuğunda son dönemde adını sıklıkla duyduğumuz Ufuk Kevser'i görüyoruz. Hem Pamela Spence'in yapmak istediği dans müziğini günümüze taşıyan, hem Cem Adrian melankolisini hissettiren hem de 90'lar dans sound'unu hatırlatmasıyla fazlasıyla aşina ve özlenen bir yolda karşımıza çıkan 'Kalbinin Kırıkları' özellikle de Pamela Spence kalitesiyle sağlam bir dans hit'i duymak isteyenlere adeta ilaç gibi geliyor. Pamela Spence, dans sahnesinde Ultra Nate'in unutulmaz 'Free'si gibi 'inkar edilemez' bir hit yakalayıp 'İstanbul'u geçebilir mi? Neden olmasın. Ufuk Kevser'in son dönemde başarılı ve trend işlerini hatırladığımızda yaşsızlığıyla başımızın tacı olan biricik, kıymetli Pamela Spence aslında bir 'Free' patlatabilir rahatlıkla...

Haberin Devamı

DEH - 'Küt Küt'

Duo müziği son dönemde KÖFN sayesinde bir kez daha hatırladık cümleten. Güzel oldu. İki farklı ruhun bir araya gelip ortaya bir ürün çıkartabilmesi aslında 2000'ler sonunda bir kez daha trendleşmişti. Pet Shop Boys tekelindeki bu durum 2000'ler sonunda Hurts ile daha da belirginlik kazanmıştı. Türkiye'de birçok kez denense de KÖFN kadar sağlam bir hit yakalayan bir grup olmadığı için yeterince üstünde durulmamış, üretimler çok da fazla dikkat çekmemişti. Son dönemde peş peşe yayınladıkları single'larla 'duo müziği'nde de farklı denemelere rastlamak mümkün. Bunlardan biri de DEH grubu. Bir gece ansızın kurulan, bir tarafta elektronik ve dans müziğini takip eden, diğer tarafta melankolik ve hüzünden beslenen Yektacan Özçift ve Onur Yılmazer'den oluşan grup, apayrı iki insanın bir araya gelmesiyle farklı ve enteresan bir tat yakalama hedefinde. 'Küt Küt' gibi son dönemde yurt dışında bir hayli popüler olan 'bedroom pop' tadındaki sıcak ve samimi elektronik dokunuşlu minimal dans hit'leri de üretebiliyorlar ya da son çıkardıkları 'Bazen'le karanlık ve melankolik bir tadı modernize ediyorlar. Grubun ilk aşamada tek bir 'tat' odaklı olmamalarından ötürü dinleyici nezdinde algılanmaları elbette kolay değil. Ancak 'dans ettiren hüzün' konseptiyle az biraz sofistikeleşmiş bir müzik kulağına sahip olan dinleyiciler için heyecan veriyor ve dikkat çekiyorlar. Her ne kadar 'Bazen'deki çizgi karanlık ve melankolik olması bakımından 'fazlasıyla aşina' gelse de şarkıya eklenen rap kısımlar da DEH'in aslında günümüz sound'unu bir araya getirerek bir pasta üretme gayretinde olduğunu gösteriyor ve umut veriyor. Şarkılarına ekledikleri farklı tatların her biri enteresan dokulara sahip olsa da DEH'in 'Küt Küt' dışındaki üretimlerinde 'hit potansiyeli' için gereken 'farklı sound'ların homojenliği' önemli bir eksiklik gibi duruyor şu noktada. 'Bazen' vaat itibarıyla heyecanlandırsa da ilk dinlemede kalabalık kaçabiliyor. Bu noktada 'Küt Küt', DEH'in iddiasını hüzün eksikliği nedeniyle tam olarak karşılamasa da akışkan ve homojen yapısıyla bir tık daha öne çıkıyor. DEH'in 'dans ettiren hüzün'ü şarkı içinde mi yoksa diskografi bazında mı tutturacağını ise zaman gösterecek. Bu kafa karışıklığı çözüldüğünde ortaya konacak işler, ki 'Bazen' hoş bir deneme olsa da büyük bir 'hit'in gerektirdiği akışkanlıktan uzakta, elbette DEH'i de daha iyi algılamış olacağız. Ancak umut var mı, elbette var. İki bambaşka insanın kendilerini demokratik çizgilerde eşit yansıtabilerek bir pasta oluşturabilir mi, elbette yapabilir. DEH'e bir şans vermek lazım.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Can Bonomo & Nova Norda - 'Elalem'

Haberin Devamı

Alternatif sahnede Can Bonomo'nun kıymetini bilebilen insanlar olarak onun sesimize ses olmasından ultra mutlu insanlarız. Nova Norda ise özellikle 'Beteri Yok Uslanmaktan' sayesinde ne denli şahane bir potansiyel taşıdığını daha yolun en başında herkese duyurmuştu. Son dönemde alternatif sahnenin en heyecan veren, çıkardıkları her şarkıyla kağıt üzerinde bile meraklandıran Can Bonomo ve Nova Norda güçlerini birleştirdi ve ortaya 'Elalem' çıktı. Her ne kadar 3 kilometre öteden "Ben bir Can Bonomo şarkısıyım" dese de 'Elalem'deki Nova Norda'nın varlığı ve mevcudiyeti de görece ufak ama etkili dokunuşlarla hissediliyor. Bir Can Bonomo & Nova Norda ortak sözü ve müziği olan 'Elalem'in prodüktörlüğünü Kaan Arslan üstleniyor, ortaya ilk dinlemede "Biz düet yapıyoruz arkadaşım!" dedirten, asıl gücünü ise birkaç dinleme sonrasında hissettiren keyifli bir iş çıkıyor. 'Elalem' her ne kadar Mert Demir ve Mabel Matiz ortaklığı gibi şarkının annesi ve babasını bambaşka bir noktaya götürmese de alternatif sahne içinde birbirine yakın isim ve ruhları bir arada görmeyi bile yeterli ve keyifli hale getiriyor. Ben 'Elalem'den bir 'Antidepresan' gibi 'yeni bir tat' beklemiş olduğum için sadece 'pasta' bazında hayal kırıklığı yaşasam da 'Elalem' beni son kertede gayet kesti, gayet "Tamam, tamam, gayet keyifli" dedirtti. Ama şöyle de bir gerçek var ki eğer Can Bonomo'nun karakteristikliğine Nova Norda biraz daha şöyle bir 'Beteri Yok Uslanmaktan' tadında belki bir fısıltıyla, belki bir 'zirve vokal'le dokunsaydı işte o zaman 'Elalem' daha da uçar giderdi. Şarkının 2 dakika 12 saniye olması elbette dijital bazda avantajlı ama sanki Nova Norda'nın bilhassa final kısımlarına çok yakışacak uçuruşlarıyla bu şarkı potansiyelini çok daha direkt yansıtabilirdi. Yine de 'Elalem' son dönemde çöplüğe dönen üretimler arasında ışıl ışıl parıldıyor elbette. Single kapağında bile dikkat çekiyor, Can Bonomo'yu ve Nova Norda'yı bir arada görmek bile tıpkı yıllar önce Teoman ve Şebnem Ferah'ın aslında 'yetersiz' kaçan 'İki Yabancı'sı gibi temelde umut veriyor. Haliyle mutlaka dinlenmeyi hak ediyor.

 

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler