Geri Dön
2022 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Annie Ernaux'nun kazanması neden önemli?

2022 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Annie Ernaux'nun kazanması neden önemli?

İçindeki edebiyat aşkı bambaşka olanların her yıl ilgiyle takip ettiği Nobel Edebiyat Ödülü'nü bu yıl kazanan Fransız yazar Annie Ernaux oldu. Özellikle 'Seneler' romanıyla son dönemde Türkiye'deki nitelikli okurların kalbini fetheden Annie Ernaux'nun Nobel kazanması hem önemli hem de umut verici...

Mayk Şişman
Mayk Şişman

Nobel Edebiyat Ödülü, içindeki edebiyat aşkı bambaşka olanların, gün içinde tek satır okumadığında kendini huzursuz ve kaygılı hissedenlerin kesişim kümelerinden biri. Hatta belki de ilk sırada. Son dönemde çeşitli taciz skandallarıyla anılan bu prestijli edebiyat ödülü bugüne kadar çoğunlukla erkek edebiyatçılara verilmişti. İsveç Akademisi'ndeki karışıklık sonrası 'toparlanma' sürecinde ise romanlarıyla Avrupalı okurların gözdesi olan Polonyalı edebiyatçı Olga Tokarczuk gibi çağın en dikkate değer yazarlarından biri ile külliyatına Türkiye'de ne yazık ki hâlâ pek hakim olamadığımız ABD'li şair Louise Glück gibi isimler ödülle buluşmuştu. 2021 yılında Nobel Edebiyat Ödülü, Türkiye'de Kazuo Ishiguro kadar olmasa da yine de hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi yakalayan Tanzanyalı romancı Abdulrazak Gurnah'a gitmişti. 2022 yılında ödülün bir kadın yazara, özellikle de bir romancıya gitmesi olası bir sonuçtu. Nobel bahislerinde Anne Carson ve Annie Ernaux dikkat çeken bir yükseliş içindeydi son dönemde. Bu isimlere ek olarak ezelden beri tartışmalı bir isim olan Michel Houellebecq, yaz aylarında korkunç bir saldırıya uğrayan Salman Rushdie ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sebebiyle daha da çok akıllara gelen Lyudmila Ulitskaya da ödüle kavuşması muhtemel edebiyatçılar arasında gösteriliyordu. İsveç Akademisi bizi bu yıl pozitif anlamda şaşırtarak ödülün Annie Ernaux'ya gittiğini duyurdu. Kişisel hafızanın kökleri, kolektif baskılanması ve yabancılaşması konusunda gösterdiği cesaret ve klinik duyarlılık konusundaki çalışmaları sebebiyle yazarın ödüle layık görüldüğü açıklandı.

Haberin Devamı

Annie Ernaux Türkiye'de son yıllarda önemli bir okuyucu kitlesi yakalamıştı

Annie Ernaux, Türkiye'de özellikle son yıllarda tekrar hatırlanan önemli bir edebiyatçı. 2000'li yılların başında 'Kürtaj'la ilk kez Türkiye'deki okuyucularla buluşan Ernaux, özellikle Can Yayınları sayesinde ülkemizde tekrar hatırlandı ve keşfedildi. 'Seneler' romanıyla oldukça dikkat çeken Ernaux, bu romanıyla hem kişisel hem de çağı yakalayan önemli bir esere imza atmıştı. Otobiyografik öğeleriyle dikkat çeken 'Seneler' romanıyla nitelikli okurun kalbini kazanan ve adeta fetheden Ernaux'nun Türkçeye çevrilen diğer kitapları 'Babamın Yeri', 'Yalın Tutku' ve 'Boş Dolaplar' novella aşıklarını mest etmeyi başarmıştı. Eserlerinde kişisel hikâyeleri içinde bulunduğumuz çağın olaylarıyla birleştiren, sınıf atlama ve sınıfsal çatışmaları irdeleyen yazar 'Seneler'de kişisel tarihi ile toplumsal tarihi birleştirme konusunda ne kadar hünerli olduğunu kanıtlamıştı okuyucuya. Bana göre en iyi işlerinden biri olan 'Babamın Yeri'nde ise aile bağları ve toplumsal sınıf ayrımını muazzam bir dengeyle aktarmıştı bizlere. Edebi anlamda okuyucu tatmin eden Annie Ernaux'nun tüm bunlara ek olarak yazarlık serüvenindeki idealist ve güçlü tutumu ise adının sık sık Nobel'le anılmasını sağlamıştı. Çağın en güçlü kadın edebiyatçılarından biri olan Annie Ernaux'nun, toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çeken, önem veren, pratikte de hayata geçirmeye başlayan yeni dünya düzeninde ödüle kavuşması tam da bu yüzden önemli. Ernaux iyi bir edebiyatçı olmasının haricinde kişi ve toplum arasında kurduğu köprüyle ve bireysel yazarlık mücadelesiyle Nobel Edebiyat Ödülü'nün en hayati kriterlerinden biri olan 'idealizm'in doğru bir karşılığı ve bu karşılığa son dönemde bizi şaşırtmaya ant içmiş İsveç Akademisi tarafından daha fazla kayıtsız kalınamaması gayet sevindirici bir gelişme.

Haberin Devamı

İsveç Akademisi 'iyi edebiyat'ı unutmadığını hatırlattı

Nobel Edebiyat Ödülü'nü bu yıl Annie Ernaux'nun kazanmasıyla birlikte İsveç Akademisi'nin son yıllardaki tercihlerini şaşkınlıkla karşılayan okuyucular da rahat bir nefes almış oldu diyebiliriz. Avrupalı edebiyatçıların ödüldeki ağırlığı devam etse de son yıllarda erkek yazarlar kadar kadın edebiyatçıların da ödülle buluşması oldukça güzel bir gelişme. 2019'da Peter Handke gibi provokatif bir yazarın ödüllendirilmesi birçok kesim için şoke edici bir gelişmeydi. Kazuo Ishiguro'nun fazlasıyla popüler bir edebiyatçı olması, Bob Dylan'ın ise edebiyat kimliğinden daha çok müzisyenliğiyle kabul gören bir isim olması, Nobel'in yakın dönemindeki en tartışmalı seçimleri arasındaydı. Ancak bu seçimler -özellikle de Handke- gerçekten de fazlasıyla şaşırtıcı olsa da hiçbiri 'idealizm' ilkesiyle ters düşmüyordu. Handke özelinde konuşursak, iyi bir edebiyatçı olan Handke her zaman Batı'da tartışmalı bir isimdi ancak kopan fırtına da 'idealizm'e dahildi. Çağın en büyük yazarlarından İspanyol romancı Javier Marias'ın Eylül 2022'de hayatını kaybetmesi bana göre Annie Ernaux'nun Nobel'e kavuşmasını da bir yıl öne çekmiş oldu. Ödülü er ya da geç kazanmasına kesin gözüyle bakılan Marias da tıpkı Ernaux gibi adı Nobel'le sık sık anılan bir isimdi ve romanlarıyla Türkiye'de de oldukça geniş bir kitle tarafından sevilen bir edebiyatçıydı. İsveç Akademisi, Ernaux'nun Nobel'lenmesiyle birlikte 'iyi edebiyat'ı da unutmadığını hatırlatmış oldu. Gelecek yıllarda Salman Rushdie ya da Lyudmila Ulitskaya gibi 'iyi edebiyat'larının haricinde güncel meseleler yüzünden biraz da medyatik isimlere dönüşen yazarlar ödüllendirilmeye devam edilebilir. Sonuçta seçimleriyle her zaman bizi heyecanlandıran ve bol bol ters köşe yapan bir ödülden bahsediyoruz. Ama arada gerçekten yalnızca edebiyat konuşmaya, 'iyi edebiyat'ın da ödüllendirildiğine tanıklık etmeyi biz nitelikli okuyucular hak ediyoruz bence. Annie Ernaux sayesinde bence en çok da bu yüzden rahat bir nefes almış olduk. Yurt dışındaki makale ve analizlerde Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle birlikte İkinci Soğuk Savaş Dönemi'nin de resmi olarak başladığının konuşulduğu bir dönemde sanata, edebiyata, tiyatroya, sinemaya, resime ve müziğe daha çok sarılmaya ihtiyacımız var. Ernaux'nun Nobel kazanması bu yüzden sadece önemli değil aynı zamanda umut verici...

Haberin Devamı

 

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler