Geri Dön
More Than Ever: Aslında hepimiz 'Ölüm Ayırana Dek' yan yanayız

More Than Ever: Aslında hepimiz 'Ölüm Ayırana Dek' yan yanayız

2022 Cannes Film Festivali'nin 'Un Certain Regard' bölümünde yarışan ve Türkçe adı 'Ölüm Ayırana Dek' olarak belirlenen 'More Than Ever' (Plus que jamais) filmi, hayatında önemli bir karar almaya çalışan Hélène karakteri üzerinden hayat, ölüm ve bağlar üzerinde kaydadeğer bir film olmayı başarıyor...

Mayk Şişman
Mayk Şişman

2022 Cannes Film Festivali'nin 'Un Certain Regard' bölümünde yarışan 'More Than Ever' (Plus que jamais) filmi, Filmekimi 2022'de izleyicilerle buluştu. Berlin'de yaşayan Emily Atef'in yönettiği filmde başrolleri Vicky Krieps ve Gaspard Ulliel paylaşıyor. Film, son yılların en heyecan verici Avrupalı oyuncularını başrolde tutarak seyirciyi henüz afişiyle birlikte heyecanlandırmayı başarmıştı. Lüksemburglu aktris Vicky Krieps geçtiğimiz yıl 'Bergman Island'da da yine başroldeydi. Son yıllarda pek çok dizi ve filmde rol alan 1984 doğumlu Fransız aktör Gaspard Ulliel ise 19 Ocak 2022'de geçirdiği kayak kazası sonucu henüz 38 yaşında hayata veda etmişti. Bu yüzden Türkçe adı 'Ölüm Ayırana Dek' filminin Ulliel hayranları için ayrıca bir önemi var. Aktörün yer aldığı son filmlerinden biri maalesef bu film. 'More Than Ever' her ne kadar Cannes'dan eli boş dönse de tipik bir son dönem Fransa/Avrupa sineması örneği olmayı başarıyor. Avrupalı yönetmenler son yıllarda özellikle 'ölüm' temasını filmlerinde sık sık işliyor. 2021 yılında François Ozon'un Cannes'da ana yarışmada yarışan 'Everything Went Fine'ı ötanazi ve 'ölüm hakkı'nı bir kez daha tartışmaya açmıştı. Emily Atef'in yönettiği ve senaryosuna katkıda bulunduğu 'More Than Ever' da benzer sularda 'bir seçenek olarak ölüm'ü irdeliyor ve bunu yaparken oldukça dikkate değer noktalara temas ediyor.

Haberin Devamı

İskandinavya'nın korkutan beyaz gecesi ve ölümden korkmak

Filmde Vicky Krieps'in canlandırdığı 'Hélène' karakterinin sağlık problemleri yüzünden kendi hayatıyla ilgili zorlu bir karar verme sürecini izliyoruz. Ekranda belki de son kez izlediğimiz Gaspard Ulliel'in canlandırdığı 'Mathieu' karakteri ise 'Hélène'e bu zorlu süreçte eşlik eden fakat onun yalnız kalma isteğine karşı bocalayan bir adam. Hayatıyla, daha doğrusu ölümüne dair bir karar almak üzere Fransa'dan Norveç'e gitmeye karar veren 'Hélène', bir yanıyla yaşamak istese de zorlu bir mücadeleye kalkışmayı, hastalıkla kaçak dövüş yapmadan sert bir şekilde yüzleşmeyi kabul etmek istemiyor. İstediği şey belki de kan dökmeden zafer elde etmek ve huzura kavuşmak. Ama öyle bir sıkışmışlığın içinde ki İskandinavya'da güneşin batmadığı beyaz gecelerde ışıktan, mutlak huzurdan dahi korkuyor. 'Hélène' yaşamak istese de yaşamın eksi ve artılarla bir bütün olduğunu kabul etme konusunda büyük bir bocalama yaşıyor. Her geçen gün giderek yakınlaştığı ölüm ise fikir olarak ona yakın gelse de pratikte içten içe korkutuyor. "Bu filmle birlikte tek arzum izleyenlerin belki de gelecek hakkındaki fikirlerinin değişmesi. Sonun bir tabu olması gerekmiyor" diyen yönetmen Emily Atef, özellikle filmin Norveç sahneleriyle birlikte izleyiciye bırakmak istediği soru işaretini ve duyguyu oldukça minimal bir çaba ve daha da önemlisi 'beyaz gece' gibi metaforlar ve akılda kalıcı diyaloglarla izleyiciye başarılı bir şekilde aktarıyor.

Haberin Devamı

Araya mesafe koymak istesek bile muazzam bir ahengin parçasıyız

'More Than Ever', son dönem Avrupa ve özellikle de Fransız sinemasında benzerlerine sık rastladığımız evrensel konulara sıradan insan hikâyeleriyle temas edip finalde yön kırsa da izleyiciyi somut bir şekilde yönlendirmeyen, düşündüren ve hissettiren filmlerden biri. Büyük bir film olma kaygısı yok, bu da onu 'ödülsüz dönen festival filmi' çekiciliğine kavuşturuyor. 'More Than Ever' merkeze ölüm ve ölme kararını, seçeneğini alsa da bir yandan da Mathieu karakteri üzerinden ikili ilişkiler ve bağları da irdelemeyi bırakmıyor. Bütün bunları ise başarılı oyunculuk performansları, iyi işleyen bir senaryo, ses yönetiminde bazen çok da başarılı olmasa da duyguyu izleyiciye direkt bir şekilde aktaran görüntü yönetimiyle birleştiriyor. Yalnızca minimal dokunuşlarla büyük bir filme dönüşme kaygısı gütmeden izleyicinin hem kalbine hem de aklına sesleniyor. Çok daha büyük ve iddialı bir film olabilecekken azıyla yetinse bile 'More Than Ever' yılın iyi filmlerinden biri. Benzerlerini sık görsek de düşmeyen temposu, finale giden yolda dağılmadan zamanını ekonomik harcaması, düşündürürken hissettirmesi ya da hissettirirken düşündürmesi ama en çok da basit gibi gözüken fakat akılda kalan diyalogları ile mesajını izleyiciye başarılı bir şekilde aktarıyor. Filmden çıktıktan sonra ise ufak bir boğaz yutkunması eşliğinde şunu hissettiriyor: Ne kadar kopmak istesek de, ne kadar araya mesafe koymak istesek bile muazzam bir ahengin parçasıyız; aslında hepimiz 'Ölüm Ayırana Dek' mesafelerden bağımsız kalben yan yanayız...

Haberin Devamı

 

twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr

Benzer İçerikler