Uyuyamadığını hissettim birden.
Yanımda değildin oysa ki.
Rüyana girmeye çalışmıştım, bu doğru, ama uyandırmak için değil,yalnızca hatırlanma maksadıyla.
Uyandın madem, anlatayım.
Bilesin ki; en büyük aşkları anlamamazlığa gelen, ondan korkup kaçan kadınların uykuları sıkıntılıdır..
Olur olmaz yerde gelir kafana takılır o sözler, o anlar..
Asla renk vermezsin, huyundur bilirim.
Renk vermek teslimiyettir sana göre.
Teslimiyet ise yenilgi, paylaşımın başlangıcı.
Paylaşmaksa korkuya ve bilinmezliğe açılan bir esrarengiz kapı..
Sonsuz karanlığın dipsiz kuyusuna fırlatılmış bir aşk..
Taşıyamazsın kaosu, mecburiyetlerin bilinen güvenli sokaklarının doyurduğu ruhundaki açlığında..
Oysa..
Ancak yalnızca aşklar açabilir insan ruhunun volkanlarını..
Orada başlar hayat.
Fırtınaların, dev dalgaların, sert rüzgarların, yakıcı güneşlerin etkisidir onu yaratan.
Gerisi lafügüzaf.
Aşkı koklamak ciğerlerinde doğurmaktır hayatı.
Anlamamazlığa gelmişsen bunları korkunun egemenliğinde ..
Aşksızlığı göze almışın demektir.
Ona da hayat demezler.
“Yaşamamışsın” derler.
Oysa benim ellerine alel acele tutuşturduğum artık herhalde çoktan solmuş bir çiçeğin hüzünlü boyun eğişiydi, aşkın rüzgarı karşısında..Görebilseydin..
Ama inan bana,
O boyun eğiş en büyük isyanın feryadıydı aslında.
Anlamamazlığa gelsen bile..
İnadına biliyordun o korkutucu ama
Ne yazık ki
Haykıran büyük hikayeler yalnızca karanlık ve ürkütücü şatonun görkemli surlarında yazılabiliyor..
Yalnızca oradakiler yüzyıllarca sürecek bir aşkın kahramanları olarak sonsuza kadar varolmaya devam ediyorlar, edecekler..
Sen ne dersen de..
ister istemez
Orada varettim seni..
Uykundan apansız uyanman bu yüzden..
Hatırlamayacaksın rüyanı belki ama… Ben biliyorum ne gördüğünü..

Haberin Devamı