Oğuz Çetin

Oğuz Çetin

-

Tüm Yazıları

Bu maçtan sonra ideal 11’in dışında kalan her oyuncunun ciddi şekilde özeleştiri yapması gerekir.

Fenerbahçe sezon başı itibariyle büyük sıkıntılar yaşamış ve dün M’Gladbach’a karşı yenilmiş olsa da özellikle Aykut hocanın çok iradeli ve dik duruşunun yanında oyuncularının karakter gösterip, hedef birliği içine girmesiyle üç kupada da hedeflerine doğru yürüyor.
Fenerbahçe’nin toparlanmasının altında, Aykut hocanın oyun anlayışı doğrultusunda oluşturduğu ve istikrarla oynattığı 11’i yatıyor. Bu 11’in merkezinde Mehmet Topal, Meireles ve Cristian var. Yobo, Gökhan, Kuyt ve Sow da 11’in vazgeçilmez isimleri. Özellikle orta sahada bu üçlü bozulduğunda sarı-lacivertli takımın performansı çok düşüyor. Krasic, Stoch ve Egemen gibi tecrübeli oyuncuların maç ritimlerini yakalamaları açısından oynatılmaları ne kadar doğruysa Recep, Özgür, Serdar gibi genç oyunuların 11’de yer almaları da, gelişimleri ve güven kazanmaları açısından o kadar önemli.
İlk yarıda ideal kadrodan sadece Mehmet Topal’ın oynadığı bir maçta Fenerbahçe’nin beklenen performansı gösterememesi doğal gibi gözükse de Aykut hoca tarafından verilen bu şansı oyuncuların daha iyi kullanmaları gerekirdi. Recep Niyaz çok teknik, hareketli bir oyuncu. Ancak Süper Lig ve Avrupa arenasında oynayabilmek için fiziksel olarak daha çok güçlenip, ayakları yere daha sağlam basmalı ve daha az top kaybıyla oynayabilmeli. Çok kaliteli ve etkili bir sol ayağa sahip olan Özgür için de aynı şeyler geçerli.
Serdar’ı ise çok yakından tanıyorum. Ümit Milli ve A Milli Takım’da ona görev vermiş biri olarak gelişiminin durmasına ve özgüvenini kaybetmiş olmasına bir anlam veremiyorum.
Asıl üstünde durulması gereken konu Krasic ve Stoch. Fenerbahçe üç kupada yoluna devam ederken ideal 11’e en büyük desteği vermesi gereken Krasic’in oyunun içinde beklenen etkinlikte olmaması düşündürücü. Stoch nispeten daha hareketli olsa da o da geçen yıllardaki performansından çok uzak görünüyor. M’Gladbach sahaya çıktığı 11’le maçı daha ciddiye aldığını gösterdi. Yüksek bir konsantrasyonla oyun disiplini içinde rakibini orta sahada karşılayan Alman ekibi, Fenerbahçe’ye fazla alan bırakmadı. Bu dar alanlarda da bir final maçı oynuyormuş gibi çok agresif ikili mücadelelere girdiler. Fenerbahçe zaman zaman ciddi baskı yapsa da çok hareketli olarak ayağa pas oyununu uygulayıp başarıyla kanatlara indiler ve golleri buldular. Aykut hoca şans verdiği oyunculardan hiç memnun kalmamış olacak ki 60. dakikadan itibaren Cristian, Kuyt ve Caner’i sahaya sürdü. Böylesine başarısızlıkla neticelenen bu maçtan sonra ideal 11’in dışında kalan her oyuncunun ciddi şekilde özeleştiri yapması gerekir.
Aykut hoca tüm zorluklara rağmen Avrupa Ligi’nde takımını grup lideri yapmış ve Fenerbahçe’nin Avrupa’daki hedeflerini yükselmiştir. Türk futbolu ve Fenerbahçe adına ortaya koyduğu büyük hedeflere ulaşmasını temenni ederim.