Galatasaray olağanüstü bir dönemden geçiyor. Evet, sıkıntılar üst üste geldi. Bunun detaylarına girmeyeceğim. Her şeye rağmen 30 milyon taraftarıyla beraber kulübün bu sıkıntıların altından rahatlıkla kalkabileceğini düşünüyorum.
Fatih Terim çıldırıyor. Bunu görüyoruz. Devre arasına kadar yapacak pek bir şeyi yok. Bu futbolcularla ilk yarıyı tamamlamak zorunda. Ben yine üstüne basa basa söylüyorum, şampiyonluğun en büyük adayı Galatasaray... Bu takımın kadrosu kesinlikle değişecek, değişmeli de. Sorumluluk almayan, kazandığı parayı hak etmeyen futbolcularla ne kadar iyi hoca olursan ol bir yere gelemezsin. Takımın en büyük ihtiyacı; Ozan Kabak, Ömer Bayram, Nagatomo, Muslera ve Linnes gibi futbolcuların sayısının daha da artması. Başka türlü başarıyı yakalaması zor.
Transferleri hocalar yapsa bu sıkıntılar yaşanmaz. Bütün olay bu. Fatih Terim, geçen sezon transfer döneminde kulübün başında olsaydı eminim şu anda farklı bir takım seyrederdik ve o dönem yapılacak transferler Galatasaray’a on sene hizmet ederdi. Kulübün kasasında da 50 milyon euro para olurdu. Öyle ya da böyle Belhanda, Feghouli, Eren, Maicon ve Fernando inşallah iyi fiyatlara satılır, devre arası Terim istediği futbolcuları alabilir.
Her şeye rağmen kaybedilen hiçbir şey yok. Bu hafta Beşiktaş derbisi var. Israrla söylüyorum, Galatasaray derbiyi kaybetmeyecek. Lokomotiv Moskova maçını kimse ölçü almasın. O mücadele oynandı ve bitti. Takım, daha farklı bir futbol ortaya koyacaktır. Bundan eminim. Şampiyonlar Ligi’nde Rus ekibini yenmek Porto’yu devirmekten daha kolaydı. Futbolcular ise zoru seçti. 11 Aralık’ta oynanacak Porto maçını kazanmak futbolcuların boyunlarının borcu. Neden? Grubu ikinci bitiren Schalke, Lokomotiv karşısında kaybedebilir. Beraberlik bile Galatasaray’a yetmeyebilir. Avrupa Ligi’ne Galatasaray devam etmek zorunda. Ufak bir silkelenme her şeyi olumlu yönde değiştirecektir.
Zirvenin prensleri
Başakşehir ve Kasımpaşa’yı yakından takip ediyorum. İnanın zirve için dört büyüklerden daha iyi plan, program yapıyorlar. Ve futbol olarak da ligin ilk iki sırasını hak ediyorlar.
Abdullah Avcı gerçekten yeni neslin en başarılı hocası. Başakşehir’in yediği gol sayısı her şeyi gösteriyor. Ve ben sezonun son haftasına kadar Başakşehir’i favori görmeye devam edeceğim.
Mustafa Denizli’nin Kasımpaşası... Şu anda Türkiye’nin en çok gol pozisyonuna giren takımı. Gerçekten seyrederken o kadar keyif alıyorsunuz ki, maçlarının çoğunu farklı kazanıyorlar. Kasımpaşa, Süper Lig’in en çok gol atan ekibi. Tek eksileri kadrolarının dar olması. Abdullah Avcı bu konuda daha şanslı. Mustafa Denizli’nin yedek kulübesinde oyunun gidişatını değiştirecek kaliteli isimleri yok. Hepsi genç oyuncular. Ve bu hafta bu gençler de dahil Malatya karşısında resmen resital yaptılar.
Bu nasıl bir deklarasyon!
Kulüpler Birliği Vakfı, 17 takımın imzasıyla Hüseyin Göçek ve Halis Özkahya’nın ceza almamasını istedi. Şayet ceza verilmesi halinde de Türkiye Futbol Federasyonu’nu tehdit etti.
Hayatımda ilk defa böyle bir şey gördüm. Ne kadar çok seviliyormuş Göçek ve Özkahya... Çok değil 15 gün önce o deklarasyonun altına imza atan bazı başkanlar, hakemler, VAR ve MHK hakkında bir sürü açıklama yaptılar. Şimdi ise o deklarasyonu kabul ediyorlar. İnanın hiç hoş değil. İnsanlar her şeyi görüyorlar. Bu yüzden de açıklamaya büyük tepkiler var.
Evet, Galatasaray sıkıntı yaşıyor. Ne olacak yani, 30 milyon taraftarı olan bir kulüp o gemiden dışarı mı atılacak. Yarın, öbür gün bu tür terslikler başka bir kulübün başına gelmeyecek diye garanti mi var. Galatasaray’ı dışlamak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Bu futbol ailesini bölmek demektir. Ayrıca MHK, Halis Özkahya ve Hüseyin Göçek’e maç vermeme kararını iyi düşünerek aldı. Bu hakemler şayet görevlendirilmiş olsaydı daha çok yıpranacaklardı. Bu kararın hakemleri koruma amaçlı verildiğini düşünüyorum. Her neyse, böyle bir deklarasyona hiç gerek yoktu.
