Pazar İzlanda’nın şenlikli siyaseti

İzlanda’nın şenlikli siyaseti

09.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

İzlanda’nın başkenti Reykjavik’i eski komedyen ve punk müzisyeni Jon Gnarr yönetiyor. Başbakan dünyanın ilk lezbiyen lideri. Cumhurbaşkanlığı için hamile bir kadın gazeteci yarıştı. Ülkenin adının değiştirilmesi için internette anket yapılıyor. Daha ne olsun!

İzlanda’nın şenlikli siyaseti

Avrupa sokakları ve meydanları bir süredir kemer sıkma politikalarına karşı binlerce kişinin katıldığı protesto gösterileriyle sarsılıyor. Açgözlü finans sisteminin yarattığı ekonomik krizin faturasını ödemek istemeyen, geleneksel siyasetçilerden bıkmış Avrupa halkları için İzlanda birkaç yıldır çok değişik bir örnek sunuyor.
319 bin nüfuslu ada ülkesinde halk yapılan iki referandumda da bir zamanlar ulusal ekonominin belkemiğini oluşturan iflas etmiş üç büyük bankanın borçlarını ödemeyi reddetti. Bununla da yetinmeyip ekonomik çöküşün geldiğini görüp önlem almayan politikacılarını yargıladılar. 2006’dan 2009’a kadar ülkeyi yöneten eski başbakan Heir Gaarde “önemli konularda bakanlar kurulunu toplamadığı” için hüküm giydi. Klasik siyasetçilerden hayır gelmediğini fark eden İzlandalılar düzeni değiştirme kararı aldı. İşe siyasetçilerden başlayıp dünyanın doğrudan halk tarafından yazılan ilk anayasasını yürürlüğe koydular. Şu sıralarda da İngilizce’de Buz ülkesi anlamına gelen ülkelerinin resmi adı “Iceland”i turistleri kaçırttığı gerekçesiyle değiştirmek için internet üzerinden anket yapıyorlar.
İzlanda’nın kriz sonrasında göreve getirdiği ilk politikacı 2009’da başbakan Johanna Sigurdardottir oldu. 1990’larda parti içi bir seçimi kaybettiği zaman yumruğunu kaldırarak “Benim de zamanım gelecek!” diye bağırmasıyla İzlandalılara günlük hayatlarında sıklıkla kullandıkları bir deyim hediye etmiş olan Sigurdardottir dünyanın ilk eşcinsel hükümet lideri oldu. Bazı resmi ziyaretlerini 2002’de evlendiği kadın yazar Jonina Leonsdottir’le birlikte yapan başbakan, eşcinsel haklarını kabul etmeye yanaşmayan toplumları derinden sarsabilecek ‘farklı’ bir lider tablosu çizdi. İzlandalıların renkli siyasetçi tercihleri Sigurdardottir’le sınırlı kalmadı. 2010’da en büyük seçim vaadi “seçim vaatlerini yerine getirmemek” olan, “10 maddeli planı” 13 maddeden oluşan komedyen Jon Gnarr oyların yüzde 34.7’sini alarak başkent Reykjavik’in belediye başkanı seçildi. Kendisini “anarko-sürrealist” olarak tanımlayan Gnarr’ın partisi “En İyi Parti” bir anda şehir yönetimine ünlü şarkıcı Björk‘ün eski grup arkadaşlarını ve sanatçıları getirdi.

‘Otoriter insanlara uyuzum’
“Yaptığımız ve dediğimiz her şeyi kontrol etmek isteyen otoriter insanları gıcık etmek istiyorum” diyen Gnarr siyaseti deneme-yanılma yöntemiyle öğrenmeye koyuldu. Belediyenin harcamalarını yüzde 10 azaltması gerektiği için 70 sosyal güvenlik görevlisini işten çıkardığı bir ödül töreninde aklına geldiğinde gözyaşlarına boğuldu. Halkın ihtiyaçlarına cevap verebilecek kadar tecrübeli olmadığı eleştirileri yapıldığında da cevabı hazırdı: “Biz en iyi partiyiz. Eğer öyle olmasaydık adımızı ‘kötü parti’ ya da ‘en kötü parti’ yapardık. Öyle bir partiyle asla çalışmam. Aslında ‘The Wire’ dizisini seyretmemiş biriyle koalisyon da kurmam”. Şehirde düzenlenen geleneksel eşcinsel onur yürüyüşlerinde kadın kılığına giren Gnarr, bu yıl Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tekrar seçilmemesi için protesto düzenledikleri için hapse atılan Rus punk grubu Pussy Riot’ın sembol haline dönüşmüş rengaren kıyafetlerini giydi.

Anayasayı halk yazdı
Küçük ada ülkesinin siyaseti sıkıcı bulanlara yeni bir sürprizi 2012 yazında ortaya çıktı. İzlanda’nın 16 yıllık cumhurbaşkanına “parti politikalarına kesinlikle ilgi duymayan” ünlü gazeteci Thora Arnorsdottir meydan okudu. Beraber yaşadığı sevgilisiyle altı çocuğa annelik yapan gazeteci, adaylığını ilan ettiğinde yedi aylık hamileydi. Dünyada seçim kampanyası sırasında doğuran ilk politikacı oldu. “Cinsiyet eşitliği sadece kadınların haklarıyla ilgili değildir. Bu erkeklerin de tercihleriyle alakalıdır” diyen Arnorsdottir seçimi kazanamasa da doğumdan kısa süre sonra kampanyasına devam etmesinin imkansız olduğu iddialarını elinin tersiyle itip sonuna kadar mücadele etti.
İzlanda’daki değişimin Danimarka’dan 1944’te bağımsızlığın kazanılmasından bu yana dokunulmayan anayasayı da etkilemesi kaçınılmazdı. 2011’de başlatılan bir çalışma ile 25 sıradan vatandaşın gözetiminde, internet üzerinden halkın yoğun katılımıyla bir anayasa tasarısı hazırlandı.
Modern zamanların ilk doğrudan anayasa yazımı denemesinde Facebook ve Twitter yoğun biçimde kullanıldı. Halk referandumu sınavını geçen 114 maddeli anayasanın her satırının nasıl tartışıldığı internetten canlı yayınlanan toplantılarla seyredilebildi. İzlandalılar meclisin de onaylamasıyla bahar aylarında yürürlüğe girecek yeni anayasalarını beklerken bu kez de ülkelerinin adını değiştirmek için kolları sıvadı. İzlanda turizm ajansının başlattığı isim kampanyasında “Niceland” (Güzel Ülke), “Danceland” (Dans Ülkesi), “Catch-A-Cloud Land” (“Bir Bulut Yakala” ülkesi) öne çıkan başlıca adaylar. Artık “buz”la anılmak istemeyen ülkenin Burma-Myanmar, Rodezya-Zimbabwe, Altın Sahil-Gana örneklerindeki gibi resmen ad değiştireceği kesinleşmese de 21 Mart tarihine kadar inspiredbyiceland.com adresinden İzlanda’nın yeni adı için öneride bulunabilirsiniz.

Haberin Devamı

İzlanda’nın şenlikli siyaseti

Obi-wan Kenobi olarak Lady Gaga’yla poz veren Gnarr eşcinsel hakları yürüşünde Pussy Riot kılığına giriyor.

Yazarlar