Pazar “Saygı nedir?” konulu kompozisyon yazmak eğlenceli değil, çok sıkıcı!

“Saygı nedir?” konulu kompozisyon yazmak eğlenceli değil, çok sıkıcı!

22.08.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

14 yaşında yazdığı “Kösem Sultan” romanı geçtiğimiz hafta yayımlanan Aslı Eke:

“Saygı nedir” konulu kompozisyon yazmak eğlenceli değil, çok sıkıcı

Aslı Eke rahatlıkla çıtır kızların yarıştığı Elite Model Look’ta dereceye girer. Boy pos tamam, yüzü lolita kıvamında. Eke her ne kadar bir model gibi gözükse de o genç bir yazar. Henüz 16’sında. Ankara doğumlu ama İzmir’de yaşıyor. İzmir Işıkkent Lisesi son sınıf öğrencisi. Babası bankacı, annesi mimar.
14 yaşındayken yazdığı 312 sayfalık “Kösem Sultan” romanı geçtiğimiz hafta Agora Kitaplığı’ndan çıktı. Eke ilk kitabıyla bir anda ünlendi, arka arkaya canlı yayınlara çıktı. Ama o ünlü olmak istemediğini söylüyor: “Tek isteğim kitabımın ikinci baskıya geçmesi. Birinci baskıda kalırsa utanabilirim çünkü.” Defalarca yayınevlerine başvuran ama kitabı onun yazdığına inanmadıkları için reddedilen Eke ile yazarlığa başlangıcını, tarihe merakını ve romanını konuşuyoruz...

Haberin Devamı

“Saygı nedir” konulu kompozisyon yazmak eğlenceli değil, çok sıkıcı
Ansiklopedilere ve tarih kitaplarına meraklı bir çocuk muydunuz?
Tarihe ilgim 11-12 yaşlarında başladı. Okulda öğrendiğimiz tarih sıkıcı bilgilerle doluydu, ben de Osmanlı tarihi hakkında internette araştırma yapardım. “Safiye Sultan” romanını okuduktan sonra haremde dönen dolaplar merak uyandırdı bende. Daha sonra haremle ilgili romanları okumaya başladım, “Kiraze” ve “Hürrem Sultan”ı bitirdim.
Reşad Ekrem Koçu’nun “Kösem Sultan”nın son sayfasını çevirirken “Ben de bu kadınla ilgili kitap yazmalıyım” diye düşündüm.

Peki neden başka biri değil de Kösem Sultan’ı seçtiniz?
Kösem Sultan, I. Ahmed’in hasekisi yani gözde cariyesiydi. IV. Murad ile İbrahim’in annesiydi. Okuduğum kitaplarda Kösem Sultan’ın ön planda olmayı sevmediği ama Osmanlı’nın en güçlü kadınlarından biri sayıldığı bilgisi vardı. Hürrem Sultan hakkında çok doküman varken, Kösem Sultan hakkında pek bilgi yoktu. Sadece şu kesindi: Kösem Sultan iktidarı Hürrem’den daha fazla elinde tutan bir kadınmış. “Kösem Sultan” kitabının yazarı Koçu 1975’te vefat etmiş. Ondan sonra Kösem Sultan hakkında yazılmış, popüler olan ya da dikkat çeken bir kitap olmamış. Konunun bu yanı da beni romanı yazmaya itti. Harem hakkında yazarken “Konstantinopolis” ve Turan Şahin’in “Harem’in Efendileri” kitapları bana yardımcı oldu. Topkapı Sarayı’ndaki haremi gezmeye gittiğimde romanımı
yarılamıştım. Harem kapalıydı. İlber Ortaylı’nın “İlber Hoca’yla Topkapı Sarayı” kitabını okudum ben de. Kitabın içindeki üç boyutlu CD ile sarayı ve haremi gezdim. O gördüklerimden de ilham aldım.

Bilgi toplarken kütüphaneleri ve sahafları da dolaştınız mı?
Sahafları dolaştım tabii. Orada bulduğum İngilizce kitaplar bana D&R ya da Remzi Kitabevi’nden bulduklarımdan daha çok bilgi verdi. Öğrendim ki Ahmed’in ilk hasekisi olan Hatice ile Kösem Sultan arasında feci bir rekabet varmış. Ancak bunlar doğruluğu kesin bilgiler değildi, tarihi hata yapmamak için bu yüzden kurguya ağırlık verdim.

“Tarih konusunda bir iddiam olduğunu söyleyemem”
Kitabınızın ne kadarı kurgu, ne kadarı tarihi bilgilere dayalı?
Tarih konusunda iddiam yok, bu kadar az araştırma yaptıktan sonra kalkıp da “Osmanlı tarihi konusunda çok bilgiliyim” diyemem. Kitabın yüzde 90’ı kurgu. Yüzde 10’u tarihe dayalı. Hikaye daha çok haremde geçiyor, iktidar ilişkilerine girmedim. Kösem’in belirli bir dönemini yazdım çünkü. Sultan Ahmed’e bir erkek veliaht vermeden yani IV. Murad doğurmadan önceki yıllarını anlatıyorum. Kitap daha çok harem içi entrikalardan oluşuyor. Hareme gelişi, haremdeki kadınlarla ilişkileri, kıskançlıklar...
Kösem Sultan hakkında ikinci bir roman daha yazmayı planlıyorum. Onun için daha çok tarih araştırması yapıp daha az kurguya yer verebilirim.

Haberin Devamı

“Saygı nedir” konulu kompozisyon yazmak eğlenceli değil, çok sıkıcı
“Kitap yazdığımı ne öğretmenlerime ne de okul arkadaşlarıma söyledim”
İleride bir şekilde hep tarihle bağlantılı olan kitaplar mı yazmayı istiyorsunuz?
Servet-i Fünun döneminin yazarı Abdülhak Hamit Tarhan’ın hayatı üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Ay özür dilerim II. Tanzimat döneminden bir yazar. Edebiyat öğretmenim beni duymasın, öldürür!

Okulda edebiyat dersinden yüksek notlar alan bir öğrenci misiniz? Kompozisyon yazmakta başarılı mısınız mesela?
Evet, yüksek notlar alırım. Ama ders dinlemem, ödev yapmam. Bir kere okuduğumda yetiyor çünkü. Yazı yeteneğim vardır. O da çok kitap okumamdan kaynaklanıyor. Guy de Maupassant ve Edgar Allen Poe’nun öykülerini severim. Ayn Rand ise en çok takip ettiğim yazar, tüm kitaplarını okudum. Ancak kompozisyon yazmayı hiç sevmem. Okulda “Saygı nedir?” konulu kompozisyonlar yazmak eğlenceli değil, sıkıcı!

Sınıf arkadaşlarınız tarihi bir roman yazdığınızı öğrenince ne tepki verdi?
Kitap çıkmadan önce ne arkadaşlarıma ne de öğretmenlerime söyledim. Boş yere böbürlendiğimi düşünebilirlerdi. Arkadaşlarım önce kitap yazmama şaşırdılar, sonra “Kime yazdırdın?” diye espri yaptılar. Şimdiyse kitapevlerine gidip romanımı alıyorlar. Aslında arkadaşlarım tarihle ilgili bir roman yazmamı başta garipsediler. Çünkü benim yaşımda bir kızın “Gossip Girl” tarzında bir şeyler yazmasını bekliyorlardı. Ya da bir vampir aşkı kitabı. Biliyorsunuz, son yıllarda gençler arasında en çok bu tip konular popüler ve çok satıyor.

Haberin Devamı

“14’ümde yayınevlerine küstüm, kitap çıkarmayı erteledim”
14 yaşındayken yayınevine elinde kendi yazdığınız kitapla gidince sizi ciddiye aldılar mı? Yoksa başka kapıya mı yolladılar?
Benim yazdığıma inanmadılar, şaka yaptığımı düşündüler. 14 yaşımda olduğuma güvenmeyince bir yayınevine kimliğimin fotokopisini bile yollamak zorunda kaldım. Daha sonra birkaç yayınevi de beni kitap çıkarmaya küstürdü açıkçası.

Neden, ne yaptılar?
Kurgusunun çok akıcı olmadığını düşünüyorlardı. İlk bölümlerin yazı dili çok ağırdı. Uzun cümleler vardı. Ama ben böyle yazıyorum. Romanı biraz değiştirmemi istediklerini söylediklerinde şevkim kırıldı. “Beğenmedilerse uğraşmayı bırakıyorum” dedim. İki yıl sonra tekrar yayınevleri ile görüşmeye başladım. Neyse ki Agora Yayınları’ndaki editörüm çok az şeyi düzeltti, romanla oynamadı.

Aileniz romanı okuduğunda ne söyledi size? Beğendiler mi, eleştirdiler mi?
Hem annem hem babam roman basıldıktan sonra okudular. Bir yaz boyunca odamdan neredeyse hiç çıkmayıp günde
4-5 saat yazı yazdığım için kitap projemi biliyorlardı ama onlara okutmadım. Yayımlandığında görsünler istedim. Annem bana çok destek oldu, onun sayesinde basıldı diyebilirim. Ben küsmüş ve kitabı basmaktan vazgeçmişken o yayınevleri ile bağlantıya geçti. Ben pes etmiştim, o iyi ki etmedi. Annem romanı çok sürükleyici buldu, hatta okurken bana “Bazen kitabı kızımın yazdığını unutuyorum. Çok güzel olmuş” dedi.

Üniversitede tarih mi okumak istiyorsunuz, başka bir şey mi?
Hayır, politika okumak istiyorum. Amerika’da birkaç üniversiteye başvuru yapacağım. Okulu bitirince de politik yazarlık yapmak istiyorum. Bir yandan da kurgu yazarlığına devam edebilirim.