Pazar Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

17.12.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:

Günümüzde devasa bir endüstriye dönüşen futbolda şiddet çeşitli şekillerde varolmaya devam ediyor. Prof. Dr. Turgay Biçer, “Sporcular her açıdan gelişiyor ve değişiyor ama en az yatırım yapılan alan ise sporcuların psikolojik, ruhsal ve sosyal gelişimleri” diyor.

Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

SEYHAN AKINCI- Sporda şiddet ya da ölçeğimizi daraltırsak futbolda şiddet yeni bir şey değil. Tüm dünya on yıllardır bununla mücadele ediyor. Futbolun sadece futbol olmaktan çıkması endüstrileşen futbolun çehresini ve kahramanlarını epey değiştirdi. Tartışılan sayısız unsur var. Süper Lig’de hakem Halil Umut Meler’e yönelik saldırı meselenin özüne inip sporla kurduğumuz ilişkiyi sorgulamamız gerektiği gerçeğini kaçınılmaz kıldı. Biz de gazeteci ve “Ultralar Arasında” kitabının yazarı James Montague ve Egzersiz ve Spor Psikolojisi Derneği Başkanı, A Milli Takımlar eski mentoru ve Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi, Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgay Biçer ile konuştuk. 

Haberin Devamı

*Belki de en baştan, toplum olarak sporla nasıl bir ilişkimiz olduğundan başlamak gerek?

Turgay Biçer: Sporla halkımızın ilişkisi en alt düzeyde, hani derler ya ‘spor olsun’ öyle işte. Küçük bir azınlık dışında spor; halkın sahip çıktığı, zaman ayırarak yapması gereken ciddi bir uğraşı olmalı ama ne yazık ki mecbur kalmadıkça yapmadığı, sadece futbolla özdeşleşen ama bir o kadar da seyredilen bir iş sanılıyor. Oysa spor öncelikle toplum sağlığı içindir. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal yönden sağlıklı olmanın birinci kuralı hareketli bir yaşam tarzıdır. Spor, yani egzersiz ise küçük yaşta kazandırılması gereken bir alışkanlıktır ve öyle olmalıdır. Spor sadece sporculara özgü bir unsur değildir. Onlar işi mesleki yaparlar ama sporu herkes yapmalı ve hayatının en önemli alışkanlığı hâline getirmeli.

Haberin Devamı

Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

*Dünyanın farklı yerlerinde ve farklı dönemlerinde fanatik futbolseverlerin arasında pek çok şey deneyimlemiş ve gözlemlemiş bir gazeteci olarak şiddet ve futbolu bu kadar yakın kılan unsurlar neler sizce?

James Montague: Dünyada ve siyasette siyasal popülizm ve kutuplaşmadan çokça söz ediliyor ama futbol kutuplaşmanın nihai hâli. ‘Onlara karşı biz, dünyaya karşı biz.’ Bu arada mükemmel bir kaleci olan Papa II. John Paul, bir keresinde dünyadaki tüm önemsiz şeyler arasında en önemlisinin futbol olduğunu söylemişti. Yani, risklerin inanılmaz derecede yüksek olduğu, kutuplaşmış taraftarların olduğu bu devasa oyun var elimizde. Bunu söylerken futbolun mutlaka şiddete yatkın olduğunu düşünmüyorum. Futbol taraftarlarının diğer alt kültürlerden hiçbir farkı yok. Heavy metal hayranları, motorcular, her kim olursa olsun sadece etraflarındaki toplumu yansıtırlar. Dünya şiddete maruz kaldığında, toplum şiddete maruz kaldığında, futbol da şiddete başvurur.

*Sporda şiddeti önlemek konusunda çokça çaba sarf ediliyor ve zaman zaman bu çabalar yetersiz kalıyor. Bunun önüne geçmek mümkün mü?

James M.: Geçenlerde Hollandalı bir gazeteciden de aynı soruyu aldım. Ajax’ta oynanan bir maçın sahaya işaret fişeği atılması nedeniyle iptal edilmesinin ardından Hollanda’da  ultralar konusunda ahlaki bir panik yaşandı. Ve başka rahatsızlıklar da vardı. Gazeteci bunu önlemek için ne tür bir kısıtlayıcı sistemin en iyi şekilde çalışacağını bilmek istedi. Ona cevabım sana vereceğim cevapla aynı. Hollanda’nın yüzeyin altında köpüren pek çok sorunu var. İşçi sınıfı arasında, futbol da dahil olmak üzere pek çok farklı alanda patlak veren derin bir mutsuzluk var. Ultraları yasaklayarak bu sorunu çözemezsiniz. Önce sosyal sorunları çözmeniz gerekiyor, tersi değil. Türk futbolunda gördüğümüz şiddet de -ki bu şiddetin yüzünün taraftar değil kulüp başkanı olduğunu da unutmayalım- burada var olan gerilimin ve mutsuzluğun bir yansımasıdır.

Haberin Devamı

*Sporda şiddetle başka nasıl mücadele edilebilir? Yöntemde bir hata yapıyor olduğumuzu düşünebilir miyiz?

Turgay B.: Spor kuralları olan bir oyundur ve herkes kurallara uymak zorundadır. Ayrıca cezalar ve yaptırımlar caydırıcı olmaktan uzak ama ceza vermek de tek çare değil. Kuralları ihlal eden kim olursa olsun önce davranış bilim uzmanları tarafından rehabiliteden geçmeli ve daha sonra caydırıcı hukuki yaptırımlar getirilmeli. Ama kurallar istisnasız herkese uygulanmalı ve bu konuda yetkililer ‘sıfır hoşgörü’ göstermeli ki zaman içinde tutum ve davranışlar değişsin.

Haberin Devamı

*Alt yaş gruplarında çocukların maçlarında küfreden, taşkın davranışlar sergileyen ebeveynler çok tanıdık. Sporla olan ilişkimizde rekabet ve mücadeleyi doğru aktarabiliyor muyuz yetiştirdiğimiz sporculara?

Turgay B.: Spor kültürü öğrenilmeden sporun kendisini yapmak eksikliktir. Spor kişiyi özgürleştiren, sınırlarını keşfettiren, ilgi ve yeteneklerini geliştiren, odaklanma, özgüven, öz saygı ve değer odaklı bir yaşam sunan, içinde erdem ve değerlerle donatılmış olan bir olgudur. Spor tüketilecek, başkalarını düşmanlaştıracak bir unsur, meta değildir. Bedeni, ruhu, duyguyu, estetiği, sanatı, çabayı, kendini aşmayı, kendine ve başkalarına saygıyı; kabulü, değer odaklı yaşamayı, sonuç ve kazanımlardan uzak düşünmeyi, davranmayı, daha bilinçli ve aşkın bir tutum geliştirmeyi, yaşam boyu öğrenmeyi, kişinin kendisi, başkaları ve yapılan iş yani sporla bağ kurmayı, bağımlı olmadan özgürleşmeyi, her türlü hata ve yanlışlarda; hatta yenilgilerde yeniden başlamayı, zorluklara direnmeyi, zor durumlara meydan okumayı, zaferlerde tevazuyu, gerekli kılar. Bu yüzdendir ki spor bir üst kültürdür. Rekabet varmış gibi görülse de iş birliğine dayanır; zira rakibiniz yoksa siz de yoksunuz. Kültür olmadan spor olmaz. Bu nedenle; anne, baba ve seyircilerin olumsuz tutumları sporu bir türlü bilemedikleri veya anlayamadıklarından. Bu hipnozdan kurtulmazsak daha çok olaylara gebe olacaktır spor alanları.

Haberin Devamı

Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

*Futbolun bir endüstri hâline gelmiş olmasının futbola yansımaları neler oldu? Müşteri profilli taraftar futbolun ya da sporun geleceğine nasıl etki eder?

James M.: Bu konuda her zaman biraz çelişki yaşadım. İngiltere’yi ele alalım. 1980’lerdeki oyun tam bir karmaşaydı. Holiganlık çok yaygındı. Reformu tetiklemek için hükümetin yalan söylediği ve polisin yetersizliklerini örtbas ettiği Hillsborough trajedisi gerekti. Ancak bunu yapmak için oyunun karakterini söküp attılar ve işçi sınıfından insanları oyundan çıkardılar. Sonunda daha iyi bir eğlence ürünü elde edebilirsiniz ancak futbol kitlelere ses sunarak son derece politik olmuştur ve her zaman öyle kalacaktır. Bu nedenle dünya çapında ultra kültür patlamasına tanık oluyoruz. Bu, oyunun kontrolünü taraftarlara geri verme girişimi. Futbolun kalbindeki gerçek savaş bu.

Sporda en az yatırım psikolojik gelişime

“Psikolojik beceri çalışmaları yapılmalı”

*Spor özellikle de futbol ciddi bir endüstri artık. Sporcu psikolojisi de oldukça önemli bir yer tutuyor. A Milli Futbol Takımı’da ve futbol kulüplerinde bu alana ne kadar yatırım yapılıyor?

Turgay B.: Futbol dünyada at başı giden spor dalı. Sporcular her açıdan gelişiyor ve değişiyor ama en az yatırım yapılan alan ise sporcuların psikolojik, ruhsal ve sosyal gelişimleri. Oysa endüstriyel sporda futbolcunun; psikolojik dayanaklığı yüksek, her şart altında yüksek performans göstermesi gereken, öz saygısı ve özgüveni yüksek, strese dayanıklı, daha ileri iletişim becerilerine sahip, duygusal zekâsı gelişmiş yani duygularını ve davranışlarını kontrol edebilen bir düzeyde olması gerekir. Ama sporcular, antrenörler ve kulüpler bunun yeterince farkında değiller. Yeni yeni uyanışlar var ama istenilen düzeyde değil. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, birçok yetenek kısa zamanda yok olup gidiyor ve sporculuk sonrası dibi görüyorlar. Büyük bir çoğunluk yeteneklerinin, hayatlarının ve potansiyellerinin farkında olmadan yaşıyorlar. Oysa psikolojik beceri antrenmanlarıyla sporcu olabileceğinin en iyisi olmak için çalışmalı. Antrenörler de antrenman planlarına psikolojik beceri geliştirme çalışmalarını eklemeli. Bu sadece, “aslanım, koçum sen yaparsın”la geçiştirilemez. Uzmanlık isteyen önemli, bir o kadar da zorunlu bir çalışma. Federasyon sporculara kendi mentorlarını bulma veya kulüplere spor psikologları, mentorları veya zihinsel performans danışmanlarıyla çalışmalarını şart koşmalı.