Cem Özkök

Cem Özkök

cem.ozkoktr@gmail.com

Tüm Yazıları

Haftada bir, araştırdığım kaynaklarım ile gelişim konularını işlediğim için, instagram anket ve bana gelen mesajlar doğrultusunda 'öfke' konusunu yazmam çok talep edilmiş. Beslenme, hayat şartları, kişisel problemler ve daha bir çok sorun, öfkeli bir yaşam sürmemize sebep. Bu öfke sorunu hayatımızın her anında yüzümüze çarpan bir tokat gibidir adeta. Ben de bu konuya istinaden Norman Vincent Peale 'Olumlu Düşünmenin Gücü ' adlı kitabından bu konuyla alakalı uzun bir kısmı sizler için özetledim.

"Bir çok insan öfkelenip , kızarak, kuvvet ve enerjiyi boşa harcayıp hayatı kendileri için gereksiz yere zorlaştırırlar. Hiç "öfkelendiniz mi? " Öfke duyduğunuz da şöyle bir tablo çözersiniz: 'öfke' kelimesi ; hiddetlenmek, parlamak, burnundan solumak, galeyana gelmek, köpürmek anlamlarına gelir. Hırçın, hasta bir çocuğun yarı ağlamaklı, yarı inleyen gece halini andırır. Sadece tekrar başlamak üzere diner, rahatsız edici, asap bozucu, can sıkıcı etkili bir niteliği vardır.

Haberin Devamı

Verimli bir yaşam için gereken güce sahip olabilmek için öfkelenmeyi bırakıp huzurlu olmalıyız.

Peki bunu nasıl başaracağız?

Birinci aşama, adımlarınızı küçültmek ya da en azından yürüyüşümüzün temposunu düşünmektir. Hayatımızın hızının ne kadar arttığını ya da kendimizi içine çektiğimiz hızı fark etmiyoruz. Bir çok insan bu hızla bedenlerini mahvediyorlar, daha da trajik olanı akıllarını ve ruhlarını parçalara ayırıyorlar.

Bir insan için fiziksel olarak sakin bir hayat sürerken, duygusal olarak tempolu yaşamak olasıdır. Düşüncelerimizin karakteri adımlarımızı belirler. Zihin bir kargaşa ve patırtının ortasında, telaşla bir şeyden öbürüne koşturduğunda asabileşir ve sonuç huysuzluğun sınırına gelmiştir.

Modern hayatın hızı düşürülmelidir. Bu aşırı uyarılma, vücutta toksik zehirler üretir ve duygusal hastalığa yol açar. Bitkinlik ve gerginlik hissi ile kişisel sorunlarımızdan, devlet kurumlarına ve dünyaya kadar her şeye öfkeleniriz.

Bu konularda konuştuğum yaşlı bir hanımın şu sözü çok hoşuma gitmişti. "Hayat o kadar günlük ki" Baskı, sorumluluklar ve günlük yaşamın gerilimini oldukça iyi ifade eden bir söz. Hayatın üzerimizdeki inatçı ısrarlı talepleri baskı yaratıyor.

Haberin Devamı

Baskı sonucu istirahate çekilmek zorunda kalan bir arkadaşım bir mektubunda bana şöyle yazmıştı: " Bu zoraki inzivada bir çok ders aldım. Seslilikte Allah'ın mevcudiyetinin daha iyi kavranabildiğini eskisinden daha iyi biliyorum. Hayat karmaşıklaşabiliyor ama dalgalı sulara dokunmasanız durgunlaşabiliyor."

Yarım saat mezarlık ziyareti

Bir doktor becerikli bir iş adamı olan agresif bir hastasına garip bir öğüt verdi. Hasta, doktora heyecanlı bir şekilde, ne kadar çok yapması gereken iş olduğunu ve bunların çok hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini anlatıyordu.
"Her akşam eve iş çantamla geliyorum ve çanta yapılacak bir sürü işle dolu oluyor." dedi sinirli bir ses tonuyla.
Doktor, "geceleri niçin evine iş götürüyorsun?"diye sordu. Bitirmem gerekiyor diye öfkelendi. "Başka biri yapamaz mı ya da sana yardımcı olamaz mı? " diye sordu doktor. Hayır diye çıkıştı adam. Bunu yapabilecek tek kişi benim, tamamen doğru yapılmalı ve ben tek başıma yapılması gerektiği gibi yapıyorum. Ayrıca hızlı yapılması gerekiyor, her şey bana bağlı. Doktor, "eğer sana bir reçete yazarsam buna uyar mısın?" diye sordu. Hasta her gün işe 2 saat ara verip yürüyüşe çıkacaktı, sonra her hafta yarım gününü mezarlıkta geçirecekti. Hasta şaşkınlıkla "yarım günümü niçin mezarlıkta geçireyim?" diye sordu. "çünkü" diye yanıtladı doktor, senin etrafta yürüyüp sürekli orada olan adamların mezar taşlarına bakmanı istiyorum, bir çoğunun senin gibi tüm dünyanın kendi omuzlarında olduklarını düşündükleri için orada olduklarını anlamanı istiyorum. Sen de oraya sonsuza dek gittiğin zaman, dünyanın tıpkı sana önemli geldiği şekliyle devam edeceğini, diğerlerinin şu an senin yaptığın işi yapabileceklerini kavramalısın. Bu mezar taşlarından birinin yanına oturmanı ve şu cümleyi tekrar etmeni istiyorum. "senin gözünde bin yıl, geçmiş bir gün, dün gibi, bir gece nöbeti gibidir.

Haberin Devamı

Hasta mantığını anlamıştı, hızını düşürdü, yetkilerini başlığına devretmeyi öğrendi, kendini gereğinden fazla önemsemeyi öğrendi, öfkelenmeyi bıraktı, huzura erdi ve daha iyi çalıştığı da eklenebilir. İşlerinde daha uzmanlaşmış bir organizasyon geliştirdi ve şimdi işinin daha iyi durumda olduğunu kabul ediyor.

Hayatını yavaşlat!

Yavaş olun, eğer strese giremezseniz, zorlamazsanız gittiğiniz yönde ne olmasını istiyorsanız orada olacaktır. Eğer Allah'ın kılavuzluğu ile ilerlerseniz ve istediğiniz şey orada olmazsa, demekki orada olmaması gerekiyormuş meğer. Onu elinizden kaçırırsanız demekki kaçırılması gerekiyormuş. Akıl sakinliğini edinin ve muhafaza edin. Öfke patlamasından kurtulma sanatının her türlüsünü öğrenin. Bunu yapmak için aralıklı olarak durun ve "ben şu anda her türlü sinir öfke patlamasından arınıyorum, benden dışarı akıyor, ben huzurluyum." diye telkin edin, öfkelenmeyin, kızmayın, huzurlu olmayı alışkanlık edinin. Bu etkili yaşam durumunu elde etmek için huzurlu düşünceleri düşünmeyi alışkanlık haline getirmenizi tavsiye ederim. Her gün vücudumuza uygun şekilde bakmak için tasarlanmış bir dizi şey yaparız. Banyo yaparız, dişlerimizi fırçalarız, egzersiz yaparız aynı şekilde aklımızı sağlıklı bir durumda tutabilmek için zaman ayırmalı ve planlanmış bir çaba sarf etmeliyiz. Bunu yapmanın bir yolu sessizce oturmak ve akıldan bir dizi huzurlu düşünceler geçirmektir.
Hatta ağırkanlı , kayıtsız, hatta umursamaz olmaya çalışmak iyi bir uygulamadır. Hatta belli bir dereceye kadar miskin olmak. İyi organize olan bir şeyler bu reaksiyonları en azından bir dereceye kadar ilerletme de iyidirler.

Sayısız insana tavsiye edilen, öfke eğilimini azaltacak teknikler

Rahat bir şekilde iskemleye oturun, kendinizi tamamen iskemleye bırakın. Ayakucunuzdan başlayıp, başınızın üstüne kadar ve bedeninizin her noktasının rahatladığını düşünün. Rahatladığınızı," ayak parmaklarım, parmaklarım, yüz kaslarım rahatladı" diyerek yüksek sesle dile getirin.

Aklınızı fırtınadaki dalgalarla çalkalanan kargaşa içinde bir gölün yüzeyi olarak düşünün ama şimdi dalgalar azalıyor ve gölün yüzeyi sakin ve düzgün.

İki üç dakika kadar şimdiye kadar gördüğünüz en güzel ve en huzurlu manzarayı düşünün. Örneğin; gün batımındaki dağ, sabahın sakinliği ile dolu derin bir vadi, öğle vakti bir orman veya suyun üstünde dalgalanan ay ışığı. Bu manzaraları hafızanıza tekrar getirin.

Sakinlik ve huzur ifade eden bir dizi kelimeyi her birinin melodisini hissederek yavaşça ve sessizce tekrar edin. " huzur, sakinlik, sessizlik ve buna benzer başka kelimeler.

Beslenme ve Öfke

Beslenmeden daha önemli bir şey varsa ki o da ruhsal sistemdir.

Kaynak olarak "Sağlıklı Yaşıyoruz" kurucusu sevgili Nurçin Çağlar'ın öfke ve beslenmenin birbiri ile ne kadar bağlantılı olduğuna dair bir yazısını sizlere aktarıyorum.

"Öfke patlamalarının altında da beslenme hataları, vücuttaki mikro besinler de eksilme veya dengesizlik, bağırsak bakteri dengesinin bozulması öfkeyi harekete geçirebilir.
Öncelikle tahılsız ve şekersiz , sağlıklı yağlardan zengin, karbonhidratı düşük beslenmeliyiz. Ruh sağlığı üzerinde etkili olan mikro besinler arasında D vitamini , B12 vitamini, magnezyum, omega-3 yağ asitlerine sayabiliriz . Ayrıca ruh sağlığımız için önemli nörotransmitterlerin üretildiği ikinci beyin olarak adlandırılan nağırsaklarımızda doğal probiyotikler ve pirebiyotiklerle desteklemeliyiz."

Öfkelendiğimiz de neler yapmalıyız?

Mutlu hissedebileceğiniz bir yer aklınıza getirin.
Gerinin.
Soğuk bir şey için.
Bir balon şişirin.
10 kere zıplama hareketi yapın.
Sesinizi kimsenin duymayacağını bir yerde bağırın.
Sessiz çığlık atın, ağzınız tam açıkken bağırıyormuş gibi yapın.
Duyguyu anlamaya çalışın.
Öfkenizi kağıda dökün.
100'den geriye doğru sayın.
Derin nefes alın.
Dışarı bakın. Hayal kurun.
Klasik müzik dinleyin.