Mehmet Çağan

Mehmet Çağan

mehmet@mehmetcagan.com

Tüm Yazıları

Hayatına tanıklık eden bu insan seni seviyor mu yoksa dövüyor mu? Sana yardım ederken her hareketini, her yaptığını eleştiriyor mu? Seni seviyorum derken beden diliyle veya ses tonuyla sana küfrediyor mu? Eğer yanıtın evetse, bu kişi maske takıyor olabilir. Yani sana A’yı verirken sen farkında olmadan senden C’yi alabilir... 

Boşanmanın eşiğine gelen danışanımın iyi niyetli kocası onu işe daha kolay gitmesi için araba almaya, kredi çektirtmeye ikna etmiş. “Ben bunu ödeyemem” derken, kocası, “Rahat ol, ben varım, sen bu arabaya layıksın!” diyerek o olmadan ödeyemeyeceği kadar yüksek borca girmesini sağlamış.  “O benim iyiliğimi düşünürken bana nasıl zarar verebilir?” diye başladığımız seansın sonunda, kocasının ona kredi çektirerek hem ayrılığı geciktirmiş hem de kendi bilinçaltından gelen “El alem ne der” baskısını hafifletmiş olduğunu gördük. Burada kocasının sekonder yani ikinci bir kazancı da vardı; kendisi için değil, komşularının “Adama bak bir kadını yönetemedi" düşüncesini önemsediği için ilişkisine devam etmek istiyordu. 

Haberin Devamı

Sekonder kazançlar bilinçaltını besler ve maske taktırır. O insanı net göremeyebilirsin ama ona konduramasan da bir şeyler hissedersin. Bir gün öyle, bir gün böyle davranır yani tutarsızdır. Böyle bir durumu bir ilişkide hiç istemeyiz çünkü denge yitimine neden olur. Sen, “Bana asla bir şey olmaz, biz ne insanlar gördük” diye düşünürken, asla, asla denmeyeceğini kendinden uzaklaştığında fark edersin. Ne de olsa üzüm üzüme baka baka kararır, uyum bizim doğamızda var. 20 gün, 40 gün, 6 ay ya da bir yıl sonra bilinçaltın sen farkında olmadan, kendiliğinden değişir. Bir bakarsın ki tutarsızlık artık sana doğal gelmeye başlar. Lütfen hep hatırla; uyum bizim doğamızda var. Kötülüğe de güzelliğe de adım adım, damla damla yaklaşırız, bu olumsuz gidişi fark etmezsen bir yıl sonra artık değişmişsindir. Birdenbire “Ne pisliği efendim, burası mis gibi gül bahçesi!” demeye başlarsın. İşte ben buna geçmişin hipnozu, uyku diyorum. 

Şiir terapi için hazırladığım Aşığın Arsız Nefesi kitabımda şöyle yazmıştım:

Haberin Devamı

"Tavadaki balığa 

Deniz senin yerin denir mi?

Sence 

Balık buna inanır mı? "

Tavadaki balık ile uykudaki, kör olan insanı anlatmaya çalıştım. Bu granit tavayı tutanlarda tutarsız, sinsi, asıl niyetini gizleyen insanlardır. Mantıklı, şık, Türkçeyi doğru konuşan, anlayışlı ve eğitimli bir insanın sana böyle yapacağı genelde düşünülmez. Bir gün pahalı bir lacivert takım elbiseli, güzel sesli adam yeni gelen kadına “Size bir şey ikram edebilir miyim?” diye sormuş. Kadın, “Ne kadar nazik bir beyefendisiniz” demiş ve devam etmiş: “Herkes sizin gibi olmuyor. Bazı insanlar var ya…” Adam merakla, “Bazı insanlar derken kimi kastettiniz?” demiş. Kadın, “Hani, şöyle boynuzları olan, kuyruklu, kırmızı renkli, anlasanıza işte, şeytan, tutarsız, sinsi erkekler. Onlardan nefret ediyorum!” Adam, “Hanımefendi yoksa siz de mi o dedikodulara inanıyorsunuz? Ben öyle birisi değilim!” demiş. Bu söylediğim herkes için böyle olacak anlamına gelmiyor. Fakat bir yerde bir tutarsızlık varsa gizli saldırı, manipülasyon olabilir. Bu kesin değildir ama olma ihtimali yüksektir.

Haberin Devamı

Uyursan körsündür, körsen uyursun. Geçmişin hipnozundan çıkmak ister misin? Tutarsız kişinin söylediğiyle yaptığına odaklanmalısın. Sana bütün imkanları verip bir yandan da senin yeşeren özgüven dallarını mı kırıyor? O “Bir daha seni üzmeyeceğim” derken ve bu yemini devamlı edip bozarken ona inanıyor musun? Önce bunları sorgulamalısın. Yani bunları fark edip olumlu bir adım atmıyorsan, at-mış gibi davranıyorsan veya “Senden nefret ediyorum ama beni terk etme” diyorsan, bil ki artık onu sorgulamana gerek kalmadı. Acıdan besleniyor olabilirsin. Aslında kendi mutluluğunun önündeki engel sensin.

Bir danışanım onunla ilgilenen, ona hoşgörülü davranan insanları seçmek yerine ona şiddet uygulayan, oyuncu, hilebaz kişileri sevdiğini söylüyor, bir yandan da mutlu olmak istiyor, dayak yemek istemiyordu. Buradaki tutarsızlığı sen de fark ettin değil mi? Söylediği ile yaptığı uyuşmayan, tutarsız insanın koynuna giren de tutarsızdır ama o bunun farkında bile değildir. Suçlamak sadece çaresizliği büyüteceğinden gerçek çözüme yönelmek işimizi kolaylaştırır.

Çözüm: Geçmişin hipnozundan çıkmak için kendi bilinçaltını keşfet çünkü bulanık suda yüzüyorsan, bu senin seçimin.