Zina, Boşanma ve Ortaklık: Karışık Yollar

Sevgili Okurlar,

Bugün sizlere Türk Medeni Kanunu çerçevesinde ele alınabilecek karmaşık bir boşanma davası ve ortaklığın geleceğini anlatacağım. Bu ve benzer durumlar, Türk hukuk sisteminde sıklıkla karşılaşılan senaryolar arasında yer almaktadır.

Haydi, kahvenizi alın ve bu hikâyede birlikte yolculuk yapalım.

Bir sabah avukat olarak güne başlarken, telefonunuz çalıyor. Arayan kişi bir kadın. Sesi kontrollü olmaya çalışıyor ama titremeleri fark ediyorsunuz. İncinmiş, kararlı ve buruk bir kadın. Eşinin kendisini aldattığını ve artık bu durumun kendisi için katlanılmaz boyuta ulaştığını söylüyor.

Haberin Devamı

Zina, Boşanma ve Ortaklık: Karışık Yollar

Sakince dinliyorsunuz. Elinizde kapsamlı bir dosya vardır. Çünkü taraflar, bir anonim şirketin ortakları ve ortak birçok mal ve şirketleri var…

Gelin burada ne yapılması gerekiyor ana hatlarıyla bakalım. Hem genç meslektaşlarımız hem de benzer olayları yaşayanlar için küçük bilgiler verelim.

Boşanmak isteyen kişinin haklarını korumak ve adil bir çözüm bulmak için hukuki adımları her zaman doğru atmak gerekir.

İlk olarak, Türk Medeni Kanunu kapsamında ilgili maddeleri incelemek önemlidir. Evlilik sözleşmesi veya ortaklık anlaşması gibi belgeler, boşanma durumunda nasıl bir yol izleneceği konusunda ipuçları verebilir. Şirketin kuruluş belgeleri ve ortaklık sözleşmesi de bu süreçte dikkate alınması gereken belgelerdir.

Müvekkilinizin taleplerini dinleyerek, ona boşanma süreci ve mülklerin bölüşümü hakkında yasal seçenekleri anlatmalısınız. Türk Medeni Kanunu'nda belirtilen hükümler doğrultusunda müvekkilinizin mal varlığını ve şirket hisselerini nasıl koruyabileceğini, adil bir tazminat talebinde bulunabileceğini veya varsa alternatif çözüm yollarını tartışmalısınız.

Bu noktada, eşin sadakatsizliğine ve zinaya dair kanıtlar veya eşin şirket üzerindeki olumsuz etkileri gibi faktörler müvekkilinizin durumunu güçlendirebilir. Bu nedenle, delilleri toplamak için araştırmalar yapmak gerekir.

Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talebinin kabul edilebileceğini belirtir. Bu durumda, müvekkilinizin eşinin aldattığına dair yeterli kanıtları sunmak önemlidir. Diğer yandan, ortada gerçek bir zina durumu olması ve bu zinanın kanıtlanabilir olması halinde kazanılacak maddi menfaat artabilecektir. Bu noktada, boşanma davasının (madde 166 yerine) Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi kapsamında açılabileceği de ayrıca değerlendirilmelidir.

Haberin Devamı

İlaveten, Türk Medeni Kanunu'nun 203. maddesi ve devamı mal rejimi ve mal paylaşımı konularını düzenlemektedir. Bu hükümlere göre, ortak mülklerin, mal rejimine ilişkin sözleşme varsa sözleşmeye uygun bir şekilde; yoksa kanuni düzenlemelere uygun ve adil bir şekilde bölüşülmesi amaçlanmalıdır.

Kanuni düzenlemelerde genel olarak mal paylaşımının yarı yarıya yapılması kararlaştırılmışsa da bu konuyu araştırmaya başladığınızda aslında mal paylaşımının her zaman için %50- %50 oranında olmayabileceğini fark ediyorsunuz. Çoğu müvekkilimiz için bu durum şaşırtıcı bir gerçeklik olarak görülüyor, zira her zaman duymaya alıştığımız, bildiğimizi sandığımız bir durumun farklılaşabiliyor olması çoğu okurumda ya da müvekkilimde şaşkınlık etkisi yaratıyor.

Haberin Devamı

Evet, bahsettiğim gibi mal paylaşımında kadının ya da erkeğin daha fazla hak elde etmesi mümkün. Ancak bu durumun gerçekleşmesi  kanuni düzenlemelerde özel bir şarta bağlı. Kanunda öngörülen şart ise boşanma davasının açılırken “zina” ya da “hayata kast” sebebiyle açılmış olması. Dolayısıyla eğer boşanma davası bu iki sebeple açılmışsa, zinaya ya da hayata kast ile karşı karşıya kalan taraf evlilik içinde edinilmiş mallardan daha fazla oranda hak elde edebilir.

Bir hukukçu olarak, hayatına kastedilerek ya da aldatılarak boşanma davası açan; zaten evlilik sürecinde mağdur edilmiş bir tarafın kanuni düzenlemelerle de bu şekilde korunmasının hakkaniyete ve adalet duygusuna uygun olduğu kanaatindeyim.

Özellikle ülkemizde maalesef evli kadınların evli kaldıkları süre içinde aldatılma, şiddet, hayata kast gibi insanı yıpratan travmalar yaşaması sonrası boşanmaya karar verdiklerinde, başlangıçta kendi ayakları üzerinde durabilecek bir maddi hakka -imkana- sahip olması kadınların da elini güçlendiren, cesaretlendiren ve bir parça olsun yeni hayatlarında onları destekleyen bir durum. Bu haliyle de bu düzenlemenin sevindirici ve umut verici olduğunu düşünüyorum.

Gördüğünüz gibi mal paylaşımında çok önemli, nüans noktalar mevcut. Şimdi sizinle paylaşmak istediğim bir diğer önemli nüans ise özellikle dikkat edilmesi gereken tarihlerdir. Türk Medeni Kanunu'nun 220. maddesi, 01.01.2002 tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan Eski Medeni Kanun'un 204. maddesini kapsamaktadır. Bu madde, mal rejiminin sona ermesi durumunda mal paylaşımının nasıl gerçekleştirileceğini düzenlemektedir. Ancak, 01.01.2002 tarihinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, mal rejimi ve mal paylaşımı konularında farklı hükümler getirilmiştir. Yani, Türk Medeni Kanunu'nun 220. maddesi, 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemlerde elde edilen malların paylaşımı konularında geçerli olacaktır. Önceki dönemler için önceki yasal düzenleme kapsamında paylaşım yapılacaktır.

Şirketin geleceğiyle ilgili olarak, Türk Ticaret Kanunu, hissedarlık yapısı, pay defteri, temettü dağıtımı, şirket sözleşmeleri ve şirketin diğer defter ve belgeleri önemli bir rol oynar. Şirketin ortakları arasında bir anlaşmazlık yaşanması durumunda, Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili hükümleri, defterler, yazılı belgeler, sözleşmeler, genel kurul kararları dikkate alınmalıdır. Bu süreçte, müvekkilinizin şirketteki haklarını ve hisselerini korumasını sağlamak önemlidir.

Dikkat edilecek diğer bir nokta ise mal kaçırma durumudur. Bu noktada titizlikle malların listesi ve envanteri çıkarılmalı ve deliller hızlı bir şekilde toplanmalıdır. İhtiyati tedbir talepli davalarla gayrimenkul, motorlu araçlar, şirket hisseleri gibi değerlerin dava süresince elden çıkarılması önlenebilecektir.

Son aşamada, müvekkilinizin çıkarlarını temsil etmek ve hakkaniyetin sağlandığı bir anlaşmaya ulaşmak için eşin avukatı ile müzakereler yapmanız gerekebilir. Türk Medeni Kanunu'nun boşanma ve mülkiyet hükümleri doğrultusunda, taraflar arasında uzlaşmaya varılması ve adil bir çözümün sağlanması hedeflenmelidir. Bu süreçte, boşanma, mal paylaşımı ve şirketin geleceği gibi konuları ele alarak, müvekkilinizin çıkarlarını en iyi şekilde korumanız önemlidir.

Sonuç olarak, karmaşık bir boşanma davasında, müvekkilinizin çıkarlarını korumak ve adil bir çözüm bulmak için Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'ndaki ilgili hükümleri dikkate almanız gerekmektedir. Uzmanlık ve deneyim gerektiren bu süreçte, müvekkilinizin haklarını en iyi şekilde temsil etmek için gerekli adımları atmanız önemlidir. Hukuki sürecin yanı sıra, müvekkilinizin duygusal ihtiyaçlarına da destek olmanız ve onları bu noktada uzman kişilere yönlendirmeniz gerekebilir.

Unutmayın, her boşanma davası benzersizdir ve ayrıntılı bir inceleme gerektirir.

Umarım bu yazı, karmaşık bir boşanma davası ve ortaklığın geleceği hakkında size bir fikir vermiştir. İyi günler dilerim.

 

Oğuz Kara

(kara@oguzkara.av.tr)