Sureler Münafikun Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Münafikun Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Münafikun suresi, Kur’an-ı Kerim’in 63. suresidir. Sure toplam 11 ayetten oluşmaktadır. Münafikun suresinin Medine döneminde indirildiğine inanılır. Surede münafıkların genel karakterleri, tutum ve davranışları, özelliklerinden söz edildiği için bu ismi almıştır. Surenin ilk ayetinde münafıklar şeklinde bir ifade yer almaktadır. Mushaftaki sıralamada altmış üçüncü, iniş sırasına göre yüz dördüncü suredir.

Münafikun Suresi Okunuşu Ve Anlamı: Türkçe Tefsiri, Arapça Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Münafikun suresi, Cum’a suresinden sonra, Teğabun suresinden önce gelmektedir. Münafikun suresi, Cüz 28 de yer almaktadır. Münafikun suresinin fazileti, nifaktan korunmak ve manevi duyguları güçlendirmektir.

Haberin Devamı

Münafikun suresinde iman ettiklerini ileri süren ve Müslüman gibi davranılan fakat inanmayan kişilerin tutum ve davranışlarından söz edilmiştir. Müslümanlar, inanmayan kişilerin oyunlarına ve davranışlarına karşı bu surede uyarılmıştır. Münafıkların inançlı gibi davranmalarının sonuçlarının ağır olacağına da surede değinilmiştir. Ölüm, son pişmanlık, münafıkların düştüğü yanılgılar, münafıkların gayesi ve guru duydukları davranışları surenin genel konularıdır. Münafıkların ikiyüzlü davranmalarının sonuçlarının kötü olacağı ve geri dönüşü olmayacağına değinilmiştir. Münafıkların gayesi olarak surede açıkça Müslümanların birliğini bozma amacı söylenmiştir.

Münafikun Suresi Türkçe Okunuşu

1.İza caekelmunafikune kalu neşhedu inneke leresulullahi vallahu ya'lemu inneke leresulullahi vallahu yeşhedu innelmunafikıyne lekazibune.
2.İttehazu eymanehum cunneten fesaddu 'ansebiylillahi innehum sae ma kanu ya'melune.
3.Zalike biennehum amenu summe keferu fetubi'a 'ala kulubihim fehum la yefkahune.
4.Ve iza reeytehum tu'cibuke ecsamuhum ve in yekulu tesma' likavlihim keennehum huşubun musennedetun yahsebune kulle sayhatin 'aleyhim humul'aduvvu fahzerhum katelehumullahu enna yu'fekune.
5.Ve iza kıyle lehum te'alev yestağfir lekum resulullahi levvev ruusehum ve reeytehum yesuddune ve hum mustekbirune.
6.Sevun 'aleyhim estağferte lehum em lem testağfir lehum len yağfirallahu lehum innallahe la yehdiylkavmelfasikıyne.
7.Humulleziyne yekulune la tunfiku 'ala men 'ınde resulillahi hatta yenfaddu ve lillahi hazainussemavati vel'ardı ve lakinnelmunafikıyne la yefkahune.
8.Yekulune lein reca'na ilelmediyneti leyuhricennel'e'azzu minhel'ezelle ve lillahil'ızzetu ve liresulihi ve lilmu'miniyne ve lakinnelmunafikıyne la ya'lemune.
9.Ya eyyuhelleziyne amenu la tulhikum emvalukum ve la evladukum 'an zikrillahi ve men yef'al zalike feulaike humulhasirune.
10.Ve enfiku mimma rezaknakum min kabli en ye'tiye ehadekumulmevtu feyekule rabbi lev la ahharteniy ila ecelin kariybin feassaddeka ve ekun minessalihıyne.
11.Ve len yuahhırallahu nefsen iza cae eceluha vallahu habiyrun bima ta'melune.

Haberin Devamı


Münafikun Suresi Türkçe Anlamı

Haberin Devamı

1.(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, "Senin, elbette Allah'ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz" derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
2.Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah'ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
3.Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.
4.Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!
5.O münafıklara, "Gelin, Allah'ın Resülü sizin için bağışlama dilesin" denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün.
6.Onlara bağışlama dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.
7.Onlar, "Allah Resûlü'nün yanında bulunanlara (muhacirlere) bir şey vermeyin ki dağılıp gitsinler" diyenlerdir. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar (bunu) anlamazlar.
8.Onlar, "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır" diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.
9.Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
10.Herhangi birinize ölüm gelip de, "Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!" demeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.
11.Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Haberin Devamı


Münafikun Suresi Konusu

Haberin Devamı

Sûrede ağırlıklı olarak, iman ettiklerini söyledikleri için müslüman muamelesi gören ve onlarla iç içe yaşayan ama gerçekte inanmayan ve müminler aleyhine çalışmalar yapan münafıklar hakkında önemli bilgi ve tasvirlere yer verilmekte, onların görünüşlerine aldanmamaları ve sinsi faaliyetlerine karşı uyanık davranmaları konusunda müslümanlar uyarılmakta, münafıkların bu tutumlarına devam etmelerinin kendilerinin aleyhine olacağı yönünde dolaylı bir ikazda bulunulmakta; son âyetlerde müminlere, hiçbir gerekçenin Allah’ı unutmayı ve sahip olduğu imkânları başkalarıyla paylaşmamakta direnmeyi haklı kılmayacağı hatırlatılmaktadır.


Münafikun Suresi Tefsiri

Kur’an’da, yer yer dünyaya aşırı düşkünlük göstermenin tehlikelerine ve dünya hayatının varlık sebebi olan sınavın icaplarından olarak insana bazı şeylerin câzip gösterildiğine sık sık değinilir. 9. âyetten açıkça anlaşıldığı üzere burada kişiye yüklenen ödev, onun ailesiyle ilgilenmemesi, kazanç sağlayıcı işlerle meşgul olmaması değil, hayatın tabii akışı içinde ve insanın doğasının bir gereği olarak zaten gösterilmekte olan bu ilgi ve meşguliyetin, hayatın gerçek anlamını unutturacak ve Allah’a kul olma bilincini yitirmeye yol açacak bir sapmaya yol açmamasıdır (ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/14; Enfâl 8/28; Sebe’ 34/37; Tegåbün 64/14). İnsan kendisini dünya telâşının anaforuna kaptırırsa, âhiret için bir şeyler yapmak gerektiğine inansa bile, henüz önünde uzun bir ömür bulunduğunu düşünüp varlık amacına ilişkin görevlerini ileriye erteleme gibi yanılgılara kapılır. Değişmez gerçek olan ölümle yüz yüze geldiği zaman ise kendisine ek süre verilmesi için yalvarır. Ama sınav süresi dolmuş, artık sıra değerlendirmeye gelmiştir (bu konuda benzer bir tasvir için bk. Mü’minûn 23/99-100; “ecel” hakkında bk. En‘âm 6/2; A‘râf 7/34). 7. âyette münafıkların başkaları için ve Allah yolunda yapılan harcamalar (infak) konusundaki hasis tutumları kınanmıştı; burada ise insanı lâyık olduğu yerde tutacak olan iki temel davranışa vurgu yapılmaktadır: 1. Allah’ı anmayı yani O’nun kulu olduğunu unutmamak, 2. Sahip olduğu imkânları gönüllü olarak başkalarıyla paylaşmaya çalışmak. İnsanî değerler bakımından düşük düzeyde olan bireyler ve toplumlar, başkalarından ne koparabilecekleri, bu açıdan yüksek düzeyde olanlar ise başkalarına ne verebilecekleri üzerinde yoğunlaşırlar. İnsanlık tarihindeki çekişmelerin ve geliştirilen sosyal düzenlerin özü de bu iki noktadan bağımsız değildir (infak hakkında bk. Bakara 2/245, 254, 261).